Pazartesi, Kasım 26, 2012

NELER OLDUĞUNUN FARKINDAMISINIZ


Satranç da ve savaşta zaferin anahtarı rakibin hamlesini daha önceden kestirmektir...
Üç hamle ilerisini düşünmektir…
Evet,
Üç hamle 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, sonuç 10 Kasım bu tarihlerde ne oldu…
Bunları düşünelim lütfen…
Terörizm konusuna da biraz bakalım…
Asimetrik psikolojik harekât diye bir şey birkaç sene önce söylenmişti ve bunu söyleyen şu anda tutuklu bunu da hatırlayın…
Asimetrik savaş sanatı;  zarar vermekten çok mesaj vermek niteliği dedir, terörizm tiyatroya benzer ve her tiyatro seyirci için oynanır, bazen senarist değişse de senaryo aynıdır.
Bu senaryoda oyuncular değişse bile tema ölüm, öldürme, Kaos yaratmak, uygun ortam yaratmak, bölme, bölünme olgusunu halka yaymak, Üniter devlet yapısını yok ederek ülkeyi bölmek…
Kısaca tiyatronu final kısmında ülkenin tümünde tek bir devletin egemen olduğu olguyu ve kuvvetler ayrılığı olan devlet ülkenin tümünde tek bir devletin egemen olduğu olguyu ve de kuvvetler ayrılığı olan devleti yok edip yerine dış ülkelerin istekleri doğrultusunda ülkeyi yönetmek ve halkı köle etmenin finalini sunmaktır.
Ülkemizde işte tüm senaryolar bu final üzerine inşa edilir...
Şimdiki sahnenin soru şu; Türk ulusunun hiç bir yeri güvenli olmadığını nasıl senarist veya senaristler tarafından ikna edebilirler, bu oyunu nasıl ve ne şekilde sergileye bilirler…
İşte siyasette ve terörizm konusunda çalışma yapanların üç hamle ötesini düşünmesi gereken olgu budur, bu senaryoyu teröristlerin nerede ve nasıl oynayacaklarını istihbarat ile uğraşan kişiler ve kurumlar bu olgu çerçevesinde bulmalıdır...
Ne yazık ki, bu hamleleri düşünmeyen siyasi ortamlar bu olgu çerçevesinde yurdumuzda oluşmuştur…
Güvenliğimiz tehlike altındadır, ekonomimiz önümüzdeki altı ayda batacaktır ve biz savaşa hazırlanıyoruz…
Bunlar geçekler saygın okuyucular, kimse kendinin devekuşu gibi görmesin önümüzde engel olmazsak çok vahim durumlar biz Türk Ulusunu bekliyor…
Güvenen biz düşünen insanlar sayesinde birkaç siyasi ortam bu olguda ortaya çıkmıştır ve oluşturduğu kamu ve kurumları at gözlüğü takmadan görmemiz gerekir…
İşte bizi şimdiki günümüzde gördüğümüz ve engel olunmaz ise göreceğimiz olumsuz olgulara bizleri ve sizleri bu kurum ve kuruluşlar siyasi yönden hazırlamışlardır…
Basit bir örneğini size vereyim isterseniz…
Siyasi partiler yani T.B.M.M ‘de bulunan tüm partiler nasıl halkı bir oyun içine soktularsa, olan şeyleri göstermiyorlarsa, işte ters ve yüz siyaset ve olguları reklamlarımıza kadar girmiştir…
Örneğin mobil kullanıcılara yapılan reklamlar buna örnek olarak gösterile bilinir, sözde Amerika ile Türkiye’deki mobil uygulama oranları televizyonlarda veriliyor…
Bazı bölgelerde bu oranlar doğru olarak çıksa da Türkiye’nin her yerinde bu oranlar aynı olmamakla birlikte hiç iyi değildir…
Yine kısaca söyleyeyim inanmayın ben denedim her iki şirketinde Ankara’da beli bölgelerde çekim gücü çok zayıf bu Ankara’da böyle iken diğer il ve ilçe köy ve mezralarda çekim nasıldır siz tahmin edin…
Pekiyi niye bu reklamlar yapılıyor; çünkü Amerika ile Türkiye arasında olan olaylardan nemalanmak isteyen biri İngiliz menşeli biri hatırladığım kadarı ile %30 Türk işletmecilerin elinde bulunan birde Arabistan elinde bulunan bu üç firmanın ortaya çıkan mobil hatlarımız var ya işte onlardan bahsediyorum…
Kısaca hiçbir kurumumuz artık elimizde değil hepsi ya satıldı ya azı sözde Türk olan kişilerin elinde inşaat firmaları siyasetin emrinde,
İşte Türkiye…
İşte Ulusumuz…
İşte %50 değil %100 ülkenin fotoğrafı…
Bu yazı dizimde sizden biraz düşünmenizi istiyorum, onun için de fazla yazmıyorum, sene bitiyor…
Lütfen aynaya bakın sonra çın dışarıya halkımıza insanlarımıza bakın…
Bir şehre…
Bir köye..
Bir doğuya..
Bir batıya…
Bir kuzeye..
Bir güneye..
Bakın sizlere söz veriyorum, bu sözüm şöyle ki son on senede ne gördünüz veya bırakın on seneyi şu anda ne göreceksiniz tüm halkımız mutlu ise bırakın tüm halkı %30 mutlu ise ben bu günden sonra yazı yazmayacağım bana bunu ispat eden biri varsa inanın ayaklarını öpeceğim…
Mutluluk ve mutsuzluk…
Fakat bir %70 kişi demiyorum çünkü sizler % lerle uğraşırken birde bakmışsınız ki bu oranlar %100 olmuş bana %60 halkın mutlu olduğunun ispat bile edemezsiniz, çünkü sizin verdiğiniz oranlar aynı yaptığınız icraatlar gibi hani tüm halk senin halkındı diye sormayacağım, çünkü sen değil tüm siyasetçilere sormam gerek…
Şimdi bana söyleyin bakalım, tüm siyasi partiler:
%70 olsa mutsuzsa yönettiğiniz halkınız…
Sizler siyaseti yapanlar, bu olguyu yapamadığınız,  elinize yüzünüze bulaştırdığınız, politika işini bırakacak kadar namuslu ve şereflimi siniz?
Tüm siyasi parti üyeleri ve bakanları herkese soruyorum dürüst siyasetçi var mı aranızda?
Ey Halkım…
Biraz düşüşünün nereye gidiyoruz,  “NELER OLDUĞUNUN FARKINDAMISINIZ”
Cessur Demirali GÜRSU

Pazartesi, Kasım 12, 2012

Siyah Beyaz Çile


Saygın Okurlarım,
10 Kasım 2012 Mustafa Kemal Atatürk’ ü bu sene siyah beyaz olarak andık, şimdi size çok mükemmel oldu işte şöyle veya böyle oldu diye tozpembe bir tablo çizmeyeceğim…
Evet, Siyah Beyaz çile dolu bir anma gördüm, ben 30 seneye dayana hayatımı Anıttepe Gençlik caddesinde gençliğim ve ota yaşımı geçirdim, çocuklarım bu bölgede doğmuştu şimdi 15 yaşındalar adları benim için çok önemli doğumları 1997 yılında 30 Eylül de doğmuşlardı…
O zamanlarda Atatürk karşıtı düşünceler yoğun olarak ortaya çıkıyordu, bende ikiz oldukları için adlarını “Ata” ve  “Türk” koydum, fakat Türk koymak yasak dediler, o zaman adları “Atamert” “Türkyiğit” koydum…
Nüfus müdürlüğüne gittiğimde işlemi yapan memur hanımlar aralarında konuşurken duydum “bak bu baba MHP li inanmazsan soralım” dedi diğer memur arkadaşına…
Bilselerdi benim siyasi görüşümü her halde bana nüfus kâğıdını vermek için sıraya girerlerdi, her neyse ben onların “görüş açısı gibi biri olmadığım” ı söyleyip, nüfus kâğıdını aldım…
Ben hayatım boyunca hiçbir siyasi oluşumun içinde olmadım, o nedenle rahat rahat yazı yazabiliyorum dostlarım…
Bunun yanında tarafsız olmak taraf tutmaktır, benim tarafım ise her zaman halkımın yanıdır ve de Atatürkçüyüm, işte tarafım bu ve de bununla övünüyorum…
Yukarıda da belirttiğim gibi 30 senede bu züllümü bu çileyi hiç görmedim, hele terörist muamelesi yapılan bir halkın üzerine bu kadar gelen bir hükümet ben görmedim, 08:00 dan itibaren vatandaş kimliğimle çektiğim fotoğrafları gelin beraberce irdeleyelim…
Saat 8 sularında halka yollar kapatıldı halk saki PKK terör örgütünün anarşistleri gibi ablukaya alındı…
Saat 9 suları resmi tören başlamak üzerekken bile halka baskı ve çilesi bitmedi, yağmurun altında bu çile ile halk olarak 9:05 saygı duruşu gösterdi, fakat siyasi ve devlet terbiyesi olmayan sayın denilen Recep Tayip Erdoğan bu devlet törenine katılmak yerine halkın parası ile dış temaslarına devam etti…
Zaten bu zat ve çevresindekiler bu törenlerde ya hasta olurlar yada neyse yazmak bana yakışmaz çünkü belli bir aile ve devlet terbiyesi aldığım için bu yazmadıklarımı sizlerin taktirine bırakıyorum…
Saat 10:30 da şehit haberlerimiz dalga dalga yayıldı herkes zaten üzüntülü idi daha fazla çile çekmeye başladı bir taraftan devrim şehitlerimizin adı bir taraftan şehit haberleri geliyordu ve herkes Anıtkabir’e yürüyordu…
Saat 11:00 da yağmur yağmasına rağmen herkes kurtarıcısına büyük bir coşku ile gidiyor ve kimse yağmura aldırmıyordu…
Saatler ilerledikçe Tandoğan meydanından Anıtkabir'e doğru olan yol kırmızı beyaza boyanmış gibi görünüyordu…
Anıtkabir'e yaklaştıkça renkler aynı ve siyah beyaz olmaya başladı halkın içine iğne atsan düşmezdi..
Aslanlı yoldan ilerlemenin zorluğunu yaşlısı genci hiç umursamadan gözleri yaşlı ve buğulu olarak mozoleye doru gidiyor ve kızgınlıkları bir kere daha artıyordu çünkü daha mozole halka açılmamıştı orada halk çiseleyen yağmur altında bekledi ve sonunda mozoleye ulaştı ve Atasına saygılarını sundu…





Böylelikle tarihe geçecek zulüm ve çile dolu bir on Kasım ve sayın denilen birinin söylediği gibi, kendisi sanki adammış gibi davranıp halkın parası ile zengin olan ve halkla eylenip, halkı geri zekalı olarak gören, halbuki kendisi geri zekalı olan  kurtarıcısına gelmeyen zevki sefada dış memlekette dönerken gazetecilere gülerek  söylediği gibi  "anayasal suç mu işledik".
Evet, 
Biz halkız, beyler ve bayanlar.
Saygı için Anıtkabir'deki halkın gidişi böyle sona erdi, bilen bilmeyene anlatsın, henüz daha halk köle olmadı…
Saygılar.. 
Cessur Demirali GÜRSU


Pazartesi, Kasım 05, 2012

Anakara’da bomba patladı


Anakara’da bomba patladı

Cessur GÜRSU

Cessur GÜRSU

E-Posta : roggnok@gmail.com
Saygın okurlarım,
Evet,
Sonunda buda oldu…
Muz cumhuriyetindeki Anakara aynı Türkiye Cumhuriyetinde ki Ankara’da kutlanacak Cumhuriyet bayramı gibi hazırlıklara başladı, ve orda kutladı…
Bende oradayım, Türkiye Cumhuriyetinde Cumhuriyet bayramını terörist eylemler dolayısıyla ve Baş ketini ANKARA’ yı bile koruyamayacağını bildiren bir vali yüzünden kutlamaların yapılmayacağını halka duyurmuştu…
Bende mecburen Anakara’ya  gittim ve orada gördüklerim şunlar oldu, hem de belgeledim çünkü burası Anakara idi…
Gördüklerim ancak Muz Cumhuriyetinde olacağını da önceden tahmin ediyordum…
Önce size bu projenin sonunda patlayan bombanın ne olduğunu kısaca anlatayım…  
Bu büyük projenin adı “Yenilikçi Anakaraya Laik Akp Nabzı kot adı ile patlatıldı…
Ama vatandaş bu duyarak da olsa yine bu Muz cumhuriyetinde olan cumhuriyet bayramına halk olarak katıldı…
Öncüleri kim olursa olsun Muz cumhuriyeti Başbakanı ve Anakara valisi ve Belediye başkanı önceden bu vatandaşları potansiyel terörist olarak ilan etmişti…
Elinde muz Cumhuriyetini bayrağı bile olsa o vatandaş Potansiyel Terörist olduğu Muz Cumhuriyeti polisine empoze edildi…
Bu durumda muz cumhuriyeti  polisi ve vatandaşı karşı karşıya senarist sayesinde getirildi…
Bu projenin baş harflerini incelersek Y.A.L.A.N. bombası Anakara’da patladı…
Düşünüyorum da adım niye R.T.E veya İ.M.G veya da A. Y. değil de C. D. G…
Yazımı dikkatle okuyan bunu cevabını bulur…
Anakara’da Cumhuriyet bayramı 29 Ekim 2012 tarihinde kutlandı bakın benim kameramdan görüntülerle ne idi..
Bu tarihe geçecek Cumhuriyet bayramını sizlere anlatacağım ama herkesin anlattığı gibi olmayacak çünkü diyorum ya beni bilen bilir adım C. D. G. dur…
Anakara’da saat 06:45 ADD o Ulus meydanında hazırlıklara başladı…
Hâlbuki Anakara’nın valisi A.Y istihbarat var diye Cumhuriyet bayramını iptal etmiş R.T.E de onu desteklemişti  İ. M. G ise olgudan sora yapacaklarını planlamıştı…
Evet,
SORUŞTURMA…
Y.A.L.A.N  projesinin bombası o meydanda patladı…
30 Eylül 2012 tarihinde Yardakçı olan A. S. Anakaranın belediye başkanı İ.M.G yi  yanına alarak cumhuriyet bayramı kutlamalarında promosyon yüzünde cumhuriyet bayramının ertesi günü yine bu muz Cumhuriyeti cumhuriyet savcısına söyleyerek  soruşturma açtırdı…
Çünkü orası muz cumhuriyetiydi ve soruşturma açtırabilirdi, yasak yasaktır bu muz cumhuriyetinin cumhuriyet bayramı olsa bile bu bu ülkede böyledir…
Anakara muz Cumhuriyet Başsavcılığı, muz Cumhuriyet yürüyüşü sırasında çıkan olaylara ilişkin soruşturma başlattı.
Muz cumhuriyeti önceden terör eylemleri için çıkardığı bir kanuna dayanarak halkın tepkileri bile olsa,
Emniyet ekipleri, 2 bin 911 sayılı ’Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Muhalefet Etmek’ suçundan ötürü yürütülen soruşturma kapsamında mitinge ilişkin görüntü kayıtlarını incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından suç işlediği tespit edilen göstericilerin ’Şüpheli’ sıfatıyla ifadelerinin alınması o muz cumhuriyetinde bu günlerde gündemde.
Tarih 29.10.2012 Yer MUZ CUMHURİYETİ BAŞKENTİ ANAKARA
SAAT  08:12 KAMERAMDAN…
O muz cumhuriyetinin gençleri güle oynaya sıhhiye yönünden ulusa doru gidiyorlar…
 Anakara muz Cumhuriyet Başsavcılığı, muz Cumhuriyet yürüyüşü sırasında çektiğim fotoğrafları da incelerse şaşma çünkü aynı gün ben 24 saat uyumadan 8050 fotoğrafta çekimleri inceledim ama suç bulamadım, fakat bu muz Cumhuriyetin kanunu da var mı yok mu bileme, tahrik suçu ve psikolojik savaş suçları kanunu da var mı, onların okuduğu kanunun nasıl, yoksa kanunu bir müzik aleti olarak mı görüyorlar?..   
Niye bir kişi bildiği kanun iki kişinin bildiği Medya  olur diyelim veya kuruma Muhalefet etmeyelim?..
Bu cumhuriyette Muhalefet etmeyi Anakara muz Cumhuriyet Başsavcılığımı belirler diyelim, yoksa etik olarak bu kanunlarda yazmazda kafalarına göre suçlumu çıkarırlar diye sakın düşünmeyin, bunu o büyük sayınlar bilirler ben saygın vatandaş olarak bunları bilemem taktir edersiniz bekliyorum, buda benim taktirim…
Zaten Muz cumhuriyetinde sayın ile saygınlar ayrı tutulduğu için bu duruma gelmeler mi…
Meraktan kendime soruyorum, bu muz milletinde saygı ve sevgi ,muz cumhuriyeti kanunda yok mu?..
Zaten biz araştırma yapan köşe yazarların başına ne geldi ise meraktan gelmiştir…
Burası Türkiye Cumhuriyeti ve Ankara olduğundan ve o muz cumhuriyetinde çektiğim fotoğraflardan etkilendiğimden ben bunları soruyorum haksız mıyım saygın okurlarım?
Belirttiğim saat itibarı ile bu gençlerin hiçbir provokatör eylem hazırlığı içinde görünmüyorlardı…
SAAT 08:25 FLAMALAR DAĞITILIYOR…
Flamalar dağıtılırken plastik ince borular vardı ama tam bunun karşına  bakarsak Jop olanları görebiliriz bular da ordaydı…
Vardı evet, kısaca gencecik kuzular kurtlar bakıyordu hem de yiyecek gibi bakıyorlardı, emir verilsin de yiyelim der gibi bakıyorlardı…






SAAT 08:27 ADD’NİN PANKARTI ULUS HEYKELİNDE…
Pankart heykele asılırken muz cumhuriyetin polisi hazırlıklarını hızlandırdı yavaş yavaş sıhhiye yönünde kurtlar çoğaldı, dişlerini biliyorlardı…
Muz cumhuriyeti polislerinin bakış açısına göre sol tarafta ADD vardı, heykelden bakış yönüne göre ise muz cumhuriyetini polisleri sağ tarafta yoğunluk ile fazlalaşıyordu…





SAAT 08:30 YÖN TABELALARIN ÖNÜNDE BARİKAT…
Muz cumhuriyetinin polisleri heykeli karşında bulunan virajda da önlem  olarak Anıtkabir’e giden yolu kapatmak için barikatları yoğunlaştırıyordu, o zaman diliminde muz cumhuriyetin baş şehrinde buluna Opera, Sıhhiye, Kızılay, Çankaya semtlerinin gidiş ve geliş yönü  açıktı.
Fark ettiğiyseniz ne kadar Türkiye Cumhuriyeti Baş şehrine benziyordu fakat olgular Türkiye Cumhuriyetinde olmazdı, daha dorusu bizlere yıllardır böyle gösterildi veya böyle avutulduk, her şey tozpembe olarak gördük…
Orası o zaman diliminde sanki bir filim setti gibi orası hazırlandı, oyuncular kedi setlerinde hazırlanıyordu…
Yönetmende MOTOR EKŞIN emrini bekler gibi muz cumhuriyeti oyuncuları bekliyordu, o zama diliminde kendime ve herkes birbirine bakarak şu soruyu soruyordu “bakalım MOTOR EŞIN emri ne zaman verilecek” diyorduk…
1980 öncesi olan olgular gibi Muz cumhuriyeti polisleri ve Halkı, daha çok gençleri ile karşı karşıya getirilecekti…
Ben bunları yaşadığım için hiç şaşmadan tek üzülüyordum çünkü yine dış istihbarat örgütlerinin elemanları orda idi, herkes birbirini tanıyordu yalnız tanımazlıktan geliyordu…
Turist kılığında dolaşıyorlardı…
İnanın ben bu filimin geçmiş versiyonunu görmüştüm kare kare aklımdaydı, şimdi yaş icabı bunları kamerama kayıt ediyorum çünkü ilerde yine buna benzer olaylar olacağını biliyorum ve ben belki buralarda olmam Çünkü Türkiye Cumhuriyetinde Yaşıyorum, bizim ülkemizde böyle şeyler olmaz diye yukarıda da belirtiğim gibi bize yılarca böyle öğrettiler, her haldebizlere öğrettikleri gibi önlemlerini de büyüklerimiz almıştır diye düşünüyorum…
Önlem almak bize olmaz demek değildir saygın okuyucularım…
Bakın muz cumhuriyetinde yaşarken dikkatimi şu çekti…
BOP ve KOP projeleri için Çevremizde neler yapılıyor ve yapılacak…
Bunları at gözlüğü takmadan görenler olmuş mudur?
Bize, bize olmaz diye öretilen öğretiler ne kadar doğru, at gözlü ile gösterilen şeyler göründüğü gibi mi?
Dilerim ilerde olumsuz olarak gösterilen olaylar bu muz cumhuriyetinde olmaz, yine dilerim nede Türkiye Cumhuriyetinde olmaz çünkü bu her iki Cumhuriyeti de kuranlar ve yöneten bezer kişiler gibi görünüyor…
SAAT 08:31 HEYKELİN KARŞISINDA KUDURMAK ÜZERE OLAN VAHŞİ KURT KÖPEKLERİ…
Biz insanlar düşünen hayvanız, birbirimize “sen aslansın” desek kızmayız ama “sen eşeksin” dersek kızarız bunlar birer benzetme olarak kabul etmeyiz…
İşte muz cumhuriyetinde de olgu böyle gelişti heykel tarafı karşıdakileri kudurmuş köpeğe benzetiyor, karşıdaki gurup ise heykel gurubunu Potansiyel suçlu ve maymuna benzetiyordu…
Aralarında konuşulanlar ilik zamanlarda bu idi…
Hâlbuki köpek denilen kişilerin arkasında ve göğüsün de de muz cumhuriyeti bayrağı vardı…
Maymun dedikleri heykel grubunu elinde de muz cumhuriyeti bayrağı vardı…
Bir halk biri onları korumak ile görevli polisti, bunlar şimdi düşman olmuşlardı…
Bu iki gurubu birbirine sokmaya hazırlana senarist uydu ve telefonda bekliyor, olgunun oluşmasını ardından bu emri verecekti…
Bu saat itibarı ile ringde iki boksör gibi birbirlerini test ve kontrol ediyorlardı, bu ringde hakem yine senaristti güç gösteri yapmak için hazırlıkları tamamlıyordu…
 SAAT 08:42 HEYKEL ÇEVRESİNDE HALK TOPLANIYORDU…
İşte bu saat itibarı ile halk toplanıyor ve telefonlar ile orada olmayanlara olguları anlatıyordu, sanki muz cumhuriyetinin eski kurtarıcısı olan  asker heykelden onları izliyor ve içi kan alıyordu, çünkü akşam olduğunda şimdiki komutanları Türbanlı olan ve kurtarıcı komutanın evine yerleşen birinin evine 29 ekim resepsiyonuna gideceklerdi, canlı olsa idi herhalde onları kendi anlayacağı dilde uyarır ve buna engel olurdu, çünkü böyle olsun diye muz cumhuriyetini kurtarmamıştı…


SAAT 08:55 TOMA 6…
Evet, bu saat itibarı ile dikkatinizi ÇEVİK KUVVETİN TOMA 6  içinde oturan polise dikkat edin, o zaman diliminde o polis ne düşünüyordu, be şunu tahmin ediyorum; bir ara kendini muz cumhuriyetinin halkı yerine koydu, ve düşündü” ben burada ne yapıyorum, kimi engelliyorum” diye düşünebilir çünkü 3 Kasım 2012 Diyarbakır’da yapılan eylem ile şimdiki yapılan eylem arasındaki görüntüler az sonra göstereceğim benzerliklere dikkatinizi verin, aynı o zamanlarda güç aynı zamanlarda yapıldı arasındaki farkı siz düşünün benim artık bir şey diyemem taktir edersiniz...  







SAAT 09.00 KARTAL GÖZLÜ KADIN…
Muz cumhuriyetinde şimdi anlatacağım zaman diliminde kimsenin görmediği veya görüp de önemsemediği birini sizlere anlatacağım oda bir vatandaş…
İki taraf olarak görülen ulus meydanında resim çekerken önümden başında yemeni bağlı genç bir hanım geçiyordu…
Sırtında yük ile şahin gibi bakışları vardı. Kim bilir oda bu muz cumhuriyetinin Cumhuriyeti kutlamak ister mi? Yoksa evine beş on kuruş daha götürme savaşımı veriyordu. Bu bayramdan bayram kutlamaktan ziyade para kazanmak  daha mantıklı mı geliyor o hanıma? Asıl bunları düşünmemiz gerekir bu CUMHURİYET bayramlarında ve diye resmi bayramlarda düşünmenizi istiyorum; muz cumhuriyetinde bulunan vatandaşlar. Şimdiki zamanda orada bulunan biz bu durma nasıl geldik. Şimdi bizi resmi bayramlar zaptı rapta alınıyor. Daha sonra neler elimizden alınacak çünkü o kızdığımız muz cumhuriyetinde yaşayan ve dini yoldan halkı birbirine düşüren genelde muz cumhuriyetini içine sızan ve sızdıklarını ajan olarak kullanan F. Gülen insan evladı ve şimdiki hükümet böyle çalışarak muz cumhuriyetini bu duruma geldi. Bunu da unutmamamız gerekir.
Türkiye’de ve dünyada bir Atatürk vardır fakat bu muz cumhuriyetinde de bir Atatürk varmış…
Oda bu şimdiki muz cumhuriyetini eskiden kurtardı diyorlar sonrada “bize bu cumhuriyeti her şeyi ile bıraktı, tek bir konu içi bırakmadı” diyor bazı mantıklı düşünürler… Bende o kişilerden biriyim fakat gündemdeki o konu tabii ki mühim olsa da,  eğer bizler at gözlüğü takarsak ve tek bir olguda yoğunlaşırsak, korkarım daha çok uğraşırız…
Bu bayramlarda muz cumhuriyeti halkı nasıl ve ne şartlarda yönlendirdiğini düşünüp kedimize bu konuları irdeleyenler ve de ben öz eleştir yapmamız gerekir…
Kendimize aynada bir bakalım ne görüyoruz, sonrada eleştirdiğimiz olgulara bakalım ne görüyorsunuz, acaba olguları doğru değerlendire biliyor muyuz yoksa tek bir konu yorum yapmaya yeterlimi görüyoruz, gündemi biz mi yaratıyoruz yoksa gündem mi bizi yaratıyor?
 SAAT 09:08 GÖZLER ANITKABİR YOLUNDA…
Muz Cumhuriyetinin vatandaşları sabırsızlanarak ve psikolojik yapılan baskılar karşısında artık herkes gelmeye başladı ve gözleri Anıtkabir’e gidecek yolda idi o zaman dilimide…
İnanın durum o zaman bana vahim olarak göründü…
İçimden bakalım ilk kıvılcımı kim atacak diye düşünmeye başladım çünkü her iki tarafta büyük bir baskı içinde kendilerini tutuyordu, bu tutuş daha ne kadar sürecekti…
Aslını isteseniz kim fitili ateşlerse ateşlesin sonunda bir patlayacak bombanın üzerinde oturuyor ve bekliyorduk…
Bu tezgahı hazırlayan hükümet ve yandaş medya sayesinde yine kazıklanan muz cumhuriyeti halkı olacaktı…
Önceden ve sonradan geniş açıdan bakarsanız ters yüz politikalar bizim Türkiye’mizde olan ama bunları yapmayan aynı adda iki parti vardı, bu iki parti bir iktidar, biri muhalefet partisi idi..
Bular görünüşte muhalefet ediyorlardı, aslında iktidar ile bunlar ters yüz politikalar üreterek halkı asıl konudan uzaklaştırmak için anlaşma sağlamış gibi görünüyordu, 03 Kasım 2012 cumartesi günü haberlerde D. B’nin muz cumhuriyetine bağlı Mili istihbarat Teşkilatı ile hiçbir ilişkisi olmadığı açıklandı…
Şimdi size sorum şu kim ben istihbaratta çalıştım der veya hangi istihbarat teşkilatı bu insan evladı bizim ile çalıştı der?
Olaylar ve olgular on sene en az saklanmalıdır…
Tezgâh öyle güzel kurulmuştu ki 03.11.2012 tarihinde AKP’nin 10. Kuruş yıldönümü oldu, 4.11.2012 tarihinde de MHP’nin kurultayı olup başkanlık seçimleri yapılacaktı…
Bir yanda 29 Ekim kutlamaları tartışması, bir yanda bu iki partinin tezgahları…  
Politikalar üretilirken Muz bayrağı üzerinden politikalar yapılırken hem de genel merkezlerinin önünde bulunan bayrakların muz bayrağı en yüksekte olması gerekirken parti bayraklarının altında asılı dururken, buna benzer nice yanlış politikalar üreten AKP ve bayrağını çok seven MHP muz cumhuriyet bayramında ortalarda yoktu…
Demek ki olacakları biliyor ve aynı tezgâhtan yemleniyorlardı…
SAAT 9:21 FAZLA ORTADA GÖRÜNMEDEN İZLEYEN ÇEVİK KUVVET POLİSLERİ…
Muz cumhuriyetinin ulus meydanındaki İş Bankası’nın önünde konuşlanmış çevik kuvvet elemanları mevcut herhalde bekliyorlardı…
Sayın denilen A.Y.  muz cumhuriyetin baş şehrini valisinin parsı bu bankada zannederim, tabii ki bu bir şaka idi, ama merak ediyorum, bu terör olayı olacak diye istihbaratı kim vali beye verdi…
Hadi diyelim bu doğru bir istihbarat koca muz ülkesinin valisi nasıl bir vali ki sorumluluğu altında bulunan bir başkenti nasıl koruyamadığından halkı evlerine kapama kararını verdi ve muz cumhuriyet bayram şenliklerini engelledi…
Bu sayın denilen A.Y adlı valisi istihbarat olgusunu nasıl çözecek veya elindeki emniyet güçleri bu istihbarat olgusunu çözmeye yetmiyor da halkın üzerindeki baskıyı arttırmak için yalan ile şişirip sonrada bir balon mu uçurdu.
Bu balonun içinde hangi “hocanın nefesi var”, diye sayın denilen o muz cumhuriyeti baş şehrin valisine sorarım…
Allahtan Türkiye’de böyle bir vali yok olsa halimiz ne olurdu düşünmek bile istemiyorum, çünkü Türkiye’de olmasa bile muz cumhuriyetinde bu tür düşünce “düşünce suçuna” girer siz, siz olun muz cumhuriyetinde düşünmeyin, yanlışlıkla düşüncenizi hele birde bu düşüncenizi yazı ile yazarak belirtirseniz, işte o zaman haliniz perişan…
SAAT 09:35 KARA FATMALAR MİTİNG MEYDANINDA…
Yukarıda yazdım gibi Sayın denilen A.Y Anakara valisi kaos yaratmayı başaramayınca, ona yardım eden dış istihbarat ve iç Muz cumhuriyetine sözde bağlı istihbarat teşkilatları devre girdi…
Provokasyon yapmanın en güzel zamanı polisler ile halkın eşit olduğu zamandır, bu provokasyonun sonucu olumlu veya olumsuz çıkabilir, bu olgunun sonucu istihbarat teşkilatlarına kurulacak senaryo için malzeme olma olasılığı o zaman diliminde görünmekteydi…
1.       Halkın nabzını tutmak…
2.       Halkın tepkisini ölçmek
3.       Yazılı ve görsel medyanın tepkisini ölçmek
4.       Provokasyon zamanında polisin ve halkın ne kadar zamanda bu olguya müdahil olacağını ölçmek…
Yazıyorum ya, bu miting  alanında oyun içinde oyun oynandı ve bizim yerel ve ulusal medya kurumları tek çıkan veya çıkacak olayları yazdı ve yazıyor, tabii ki bu olgular üniversite sıralarında gazeteci olanlara öğretilmez, hep olay olunca onu en hızlı şekilde görsel veya yazılı basında manşet yapmak en öncelikli görevi olarak öğretilir, haber bulmak, hele Muz cumhuriyetinde haber bulmak ve bu haberleri patronların siyasi görüşlerine göre yazmak çok kolaydır…
Zor olan olayları anında tahlil ederek doğu yorumlar ile halka bildirmektir…
İşte bu olguda öyle bir olgu olarak Muz cumhuriyeti Cumhuriyet bayramı içinde olmuştu…
Ve de hiçbir medya kurumu buna eğilmedi…
Yine muz cumhuriyetinde bir televizyon kanalında bir sanatçı, “bu kişilerden korkuyorum”, deyince bunu manşet halinde diğer medya kurumlarının haberleri arasına 03.11.2012 tarihinde girmişti…
Yukarıda da belirttiğim gibi o tarih muz cumhuriyetinde kurulan ve dini yorumlar ile şimdiki iktidar sahibi olan ve o muz cumhuriyetini cumhurbaşkanı eşi türbanlı olarak cumhurbaşkanlığı köşküne sokan AKP’nin 10. Kuruluş yıl dönümüydü…
Şimdi sizi düşünün ve ayaklarınızı yere basın diye muz cumhuriyetinden biraz uzaklaşarak hafızalarınızı zorlamanızı istiyorum…
Türkiye’de Fazla değil 30 yıl öncesine gidelim…
Sene 1982, 2 yıl öce askeri darbe olmuştu, sene 2012 bu darbe masaya oturtuldu ve yasal süreç işledi, Ergenekon, Balyoz davaları açıldı, bir çok yazar bu davalar sonucu habise atıldı, daha önceleri Metin Göktepe, Çetin Emeç, Musa Anter, Uğur Mumcu ve Prof. Ahmet Taner Kışlalı gibi üst düzey yazarlarımız son 30 yıl ve daha öncesinde, suikast sonucu öldürülmüştü…
Çoğunu katilleri henüz bulunamadı, şerefimiz diyenler oldu siyasi ortamda ama şeref şefsizlerden çıkar…
1.       RTE o zamanlar nerde idi şimdi nerde?
2.       A.G o zamanlar nede iş bitiriyordu şimdi nerde iş bitiriyor?
3.       Yukarıda belirttiğim kişiler gündemde olan kişiler fakat bu kişilerin yanında ve çevresinde olan kişiler 1982 yılında nede ve nasıl yaşıyorlardı, şimdi nasıl yaşıyorlar?
4.       1982 yılında nasıl haberler veriliyordu şimdi nasıl haberler veriliyor?
5.       1982 yılında terör olaylarında kaç güvenlik elemanı ölüyordu şimdi günde kaç güvenlik personelimiz kaybediyoruz?
6.       1982 yılında Cumhuriyet Bayramımız nasıl kutlanıyordu, 2012 yılında nasıl kutlandı?
7.       1982 yılında türban veya baş örtü sorunu Türkiye gündeminde miydi?
8.       1982 yılında 2012 yılındaki gibi bir mitinge Kara Fatmalar gelebilir miydi?
9.    1982 yıllarında çalışan baş yazar veya televizyon sunucuları nerde ve ne şartlarda yaşıyor…  
Bu sorulardan sonra şunu düşünebiliriz, yukarıdaki anlattığım Kara Fatmalar kocaları ve çocukları ile sözde cumhuriyeti kutlarken başı açık birkaç kadın oraya gelse idi bu kara Fatmaların tepkisi ne olurdu, ondan ziyada kocalarının davranışı ne olurdu…
Vurun Kahbe’ye derler miydi?
Muhtemelen ilerde bunlarda olacak ama din için veya başörtüsü için olmayıp halkı bir kaosun içine sokup arka planda şimdiki gibi BOP ve KOP projelerini gündeme rahat rahat sokmak olacaktır…
Asıl amaç sözde Türkiye’yi Orta doğunun lider ülkesi yapmak daha sonra çevresinde bulunan petrol ve doğal enerji kaynaklarını sözde Türkiye üzerinden kontrol etmek, işleri bitince ek proje olan bölünme projesini gündeme getirip Türkiye’yi yok etme proje işlemi ve işlevi asıl amaçtır…
Bu amaç doğrultusunda yapılan her işlev Türkiye’yi bira daha batağa sokmak için yapılır ve yapılıyordur, önlem alınmaz ise bu işlevler hızlandırılacaktır…
Önce mili bayramlarımız daha sonra milli duygularımız bu 29 Ekim 2012 tarihinde yapılan sözde istihbarat oyunları içinde yok edilecektir…
SAAT 11:26 CHP GRUBU ULUS MEYDANINA GELDİ…
CHP gurubu alana geldikten sonra sinirli, psikolojisi yıpranmış muz cumhuriyeti halkı yolların kapatılmasını görünce sinirlendi, ve Anakara’ya gelen otobüslerin durdurulmasını öğrenince muz cumhuriyetini baş kentinde buluna Anıtkabir’e yürümek istedi…
İşte o zaman senarist senaryoyu uygulamaya soktu, en kolay yol tahrik yolu olarak planlanmıştı bir iki polis bunun için görevlendirildi, bu birkaç polis halkı tahrik edip kargaşa ortamı yaratması gerekliydi ve buda yapıldı, zaten gergin olan halk için ilk kıvılcım atıldı…
Önce biber gazı sonra evet sonrası malum, fakat önce görsel ve yazılı medyada ve görsel medyada boy gösterecek Milletvekilleri ve üst düzey bürokratları o kargaşa ortamından almak gerekliydi onların dokunulmazlıkları vardı.
Bir iki hatadan sonra muz cumhuriyetinde faaliyet gösteren CHP başkan yardımcısı kurulan banketi aşarak karşıya geçti sonra kendine kürsü gibi bir yer seçerek, tabii ki bu TOMA 6 üzeri olacaktı…
Evet,
Üzerine çıkarak bir müddet ne yapacağını düşündü…
Sonra teker teker milletvekillerini ve bürokratları çağırdı..
O kişiler banketi aşarken,  TGB den bir yönetici genç yanına gelerek  “siz CHP yetkilisi misiniz?” diye sordu…
Karşı taraftaki kişi “Evet başkan yardımcısıyım” dedi…
Yine TGB den gelen yetkili genç “CHP gurubunu engel olamıyoruz lütfen sizden bir gelip konuşabilir mi vahim olaylar olacak” dedi…
SAAT 11:39 TAHRİK VE KARGAŞA…
Fakat kimse bu genci dinlemedi, tüm bakan ve bürokratlar banketi aşıp geçmişti, sayınlar polis engelin geçmiş saygın halk orada kalmıştı, arada bir gaz sıkılıyordu tahrik armış ve hiçbir bürokrat orada yoktu geçtikleri yerin yüz metre uzağında durup gözleyip düşünüyorlardı…
Muz cumhuriyeti polislerinin barikat kurduğu yolun aşasında yine saygın halk toplamış heykele yardıma gelmek istiyorlardı ama polis orada da barikat kurmuş iki gurubun birleşmesine engel oluyordu, tahrik orda da çalışıyordu… 
Muz cumhuriyeti halkı orada sıkışmış ve tahrik ediliyordu…







SAAT 11:40 GAZ YOĞUN HALDE SIKILIYORDU…
Biber gazı  o adi gaz hakkın yüzüne sıkılıyordu…
“Sanki karşısındaki halk değil terörist grubuydu…”
“Aynı şekilde 03.11.2012 Diyarbakır’da yapılan organizasyon gibi sanki Pkk eylem grubuymuşuz da  bizim yüzümüze Muz cumhuriyeti halkına gaz sıkılıyordu, işte bizleri üzen nokta bu idi..”
“Bizler şimdinin muz cumhuriyeti vatandaşları, halk olarak cumhuriyet bayramını coşku ile kutlamak isterken bize yapılan bu işleve kızıyorduk…”
“Elimizde ay yıldızlı bayrak ile gazdan korunmayı kendimize yediremiyorduk”
Bunları diyordu muz cumhuriyeti başkent halkı…
























SAAT 11:41 BAŞ SAVCIM HALİMİZE BAKIN…
Muz cumhuriyeti cumhuriyet bayramını kutlamak için genci yaşlısı özürlüsü, sakatı hepsi bu meydana gelmişti ve üzerlerine gaz sıkılıyordu, sonra birkaç polis insafa geldi ve özürlü bir muz cumhuriyeti vatandaşını kurulan utanç banketinden geçirerek aşağıdaki gurubun olduğu yere gönderdi, demek ki müdahale daha yoğun olacaktı…
Bu zaman diliminde, suçu kapatmak içinde bu iği olgu yapılmış olabilirdi…
Hani o muz Cumhuriyeti Başsavcısı vardı ya o kişi bunlara da dikkat eder umarım…












SAAT 11:53 YAŞLILAR YALVARIYORLAR…
“Oğlum biz muz cumhuriyeti vatandaşıyız, sizlerde muz cumhuriyeti polislerisiniz niye bize gaz sıkıyorsunuz yaşımız 89 üzerinde”








SAAT 12:07 İSTEKLERİ OLDU…
Halkın sabrı taştı artık önünde kimse duramazdı utanç banketi yıkıldı Muz cumhuriyeti vatandaşları ile polis arasında ufak çapta söz düellosu olduktan sonra polis gaz bombası attı, daha sonra terörist gurubunu püskürtür gibi basınçlı su sıkmaya başladı, halk terörist polis ise halkı koruyordu görünüşte, halbuki iki düşman grup karşı karşıya gelmişti, senaristin istediği gibi oyuncular oynuyordu, ama bu gerçek bir filim setti değil geçek hattı, işte hayatımız, bu filimi kaç kere daha göreceğiz saygın okurlarım…




SAAT 12:08 TAM BİR DAKİKA SONRA…
Anakara halkı ulus meydanına hakim olmaya başladı polislere gelen emir daha sertleşti fakat vatandaşlar kararlıydı, “ne olursa olsun biz bu cumhuriyet bayramını kutlayacağız engelleri kaldırıp atamızın huzuruna gideceğiz” diyorlardı…











SAAT 12:09 SENARİSTTİN AKSİYON SAHNESİ SONA ERİYORDU…
Senaristin en can alıcı noktayı vurgulaması gerekiyordu, bunu için ne kadar gücü olursa olsun halkı daha fazla tahrik etmesi gerekiyordu, çünkü burada suçlu yine gençler ve halk olacaktı tezgah son derece senaristin istediği gibi gidiyordu…









SAAT 12:30 AKSİYON SAHNESİNİ BAŞLADIĞI ZAMANDAN BU YANA….
Birden bire olaylar durdu polis geri çekildi polise emin kim tarafından verildiği, şimdiki zamda bile tam olarak bilinmiyor fakat aradan yaklaşık yarım saat geçtikten sonra ulus meydanından Anıtkabir’e doğru bir insan seli gelmeye başladı…











SAAT 12:32 İNSANLAR ÇOŞKULU…
İnsan seli o kadar büyüktü ki saymanın veya tahmin etmenin imkânı yoktu…
















SAAT 12:33 MUTLULUK…
O demi ki kavgalı yokuş, hüzün ve mutluluk bir arada kırmızı beyaza boyanmış gibi idi...










SAAT 12:34 ULUS ULUS OLALI…
Evet, Ulus Ulus olalı bu kadar kalabalık bir halk topluluğunu ağırlamamıştı ve bu topluluk terörist değil Muz cumhuriyeti halkı idi…













SAAT 12:51 YOLAR BİZİMDİR…
“Yollar bizimdir” diyen Muz cumhuriyeti halkı idi, ne olurdu bizim ülkemizde  bu muz cumhuriyetinin yaptığını Türk Halkıda yapsaydı ama yasalar engel oldu Ankara valisi korkmuş, Başkenti koruyamadığı için herkesi evine göndermişti ve Başkentteki bulunan Anıtkabir’e kimse gelmemişti.
Yazıyorum ya muz cumhuriyeti kadar bile olamadık, bakın etrafta hiçbir resmi güvenlik gücü olmadığı halde ve başlarında çoban olmadığı halde kendi güçlerini kullanarak yürüdüler, inanın bu muz cumhuriyeti halkına “helal olsun” yazmaktan başka bir şey yazılamaz…




SAAT 13:06 BERABER YÜRÜDÜK…
Muz cumhuriyeti başkentinde bileler bilir Hipodromdan geldiğinizde Tandoğan meydanına çıkarken bir köprü vardır tam orada bir vatandaş yanıma yaklaştı ve “Hangi medya organı için çekim yapıyorsun bu çektiklerini yayınlaya bilecek misin? “ diye sordu bende “SON KALE MEDYA için çekim yapıyorum tabii ki yayınlarız” dedim, oda “Bak sana bir şarkı okuyacağım onu yaz bazı şeref yoksunu kişiler bu şarkıyı okuyor asıl şerefli olan biziz biz halkız arkadaşı” dedi ve okudu, bende aynen yazıyorum…
Beraber yürüdük biz bu yollarda…
Beraber ıslandık polis sularında…
Şimdi tüm şarkılarda atam seni anıyoruz…
Beraber yürüdük biz bu yollarda…
Beraber jop yedik suların altında…
Şimdi tüm umudumuz yarınlarda…
Biz beraber yürürüz bu yollarda…
Beraber oluruz tüm ulusumuzla...
Şimdi tüm siyaset meydanlarında…
Tek  biz varız…
Şimdi biz halkız…      




SAAT 13:37 SON DURAK…
Saat 6:30 dan bu yana neler olduğunu sizlere kameram eşliğine yazdım, bir Cumhuriyet Bayramı işte böyle geçti dikkatli olmaz isek bunun gibi ve buna bezer olaylar yalancı istihbarat olguları veya doğru ise korkan valilerimiz ile Türkiye batağa gidiyor…









Saygılar…
ROGG & NOK Genel Yayın Yönetmeni..
Cessur Demirali GÜRSU
Kamera çekimi  SON KALE MEDYA Adına : Cessur Demirali GÜRSU ve ROGG & NOK Haber…
Bu makale 1122 defa okundu.