Pazartesi, Aralık 24, 2012

Tuttu


Saygın okurlarım,
Bizler adam olmayacağız…
Bana kızmayın bu yazdığım doğru, yaklaşık 12 aydır…
Maya tutacak mı?
Maya Tutamayacak mı?
Gibi yorumlarla dünya ve bizim ulusumuz oyalandı…
Suluda olsa maya tuttu dostlar…
Şimdi düşünüyorum fakat bu düşünme tarzım tuttu mu, tutmadı mı?
İşte bu haftaki yazımda bunu sizlerle paylaşacağım…
Beraberce beyin fırtınası yaratıp bir düşünelim…
İlk mayanın olduğu zaman ben, medya grubumda şöyle yazmıştım…
Bizim dinimiz din ise, bilime teknolojiye inanan insanlar var ise...
Bir baktık Müslümanız...
Bir baktık bilim adamıyız...
En Mühimi Medyacıyız...
Birde baktık Takvime...
Aaa 21 Aralık 2012...
Nasıl Haber buluruz...
Nasıl bu halkı oyalarız..
Bir maya katalım ne olacak ki sanki dedim, ya tutarsa...
Ya tutarsa diye haber yapanlara baktım, sulu maya turmuşlar artık sonu ne olur..
İşte Maya tuttu halk oyalandı kapalı kapılar ardında olanlar duyulmadı, yazdığım gibi sulu maya tuttu…
O zaman zarfında olan olgular sulu mayanın altıda kaldı…
Görünen olgular görünmez oldu…
Kısaca üzerinde ince bir kaymak tabakası kaldı…
Herkes bu kaymak tabaksını afiyetle yedi…
Biliyorsunuz maya zararsız mikroplardan oluşur…
Sulu maya olunca ben şüphelendim, herkes yedi fakat  ben yemedim...
Maya mayalığını yaptı, onu yiyenlere helâl osun, sana da maya helâl, herhalde suluda olsa tatlı idi yalanların...
Benzerini İlk tepki ile yazmıştım…
Etki tepkiyi getirir…
Ben yıllardır sizleri elimden geldiğince uyardım ve uyaracağım fakat devamı ne olacak onu da biliyorum ama düşüncelerim içinde oluşan düşünceleri uyutmamak, kötü şeyler ummak bile istemiyorum…
Umudum kaybolsa da ben umutlu olarak umut dağıtacağım, inanmak inanmamakla aynı doğrultuda gider…
Önlem alıp almamaksa insana ve insan onuruna kalmıştır…
Şeref ve şerefsizlikte ön plana alınınca işte böyle yazı ortaya çıkıyor…
Birde bu onur ve onursuzluk olgusunda tartışılırsa, o zaman ortalık karışır…
Bu yazımda birde sizlere eski yazılarımda yazdığım uyarılarımı bir kere daha yapacağım anlayan anlasın…
Anlamayan Türkiye’nin batmasını seyretsin…
Yukarıdaki ve aşağıdaki yazdıklarımdan başka bir Türk Yazarı olarak küfür etmeden yazmaktan başka elimden bir şey gelmez çünkü yazarlığın şerefini ve haysiyetini korumak zorundayım…
13 Mayıs 2010 tarihinde yazdığım yazı…
12 Mayıs 20010 tarihinde yazdığım gibi tepki etkiden gelir, etki ne kadar etik olmasa da ben tepkimi etik olarak vermeği tercih ediyorum, çünkü aldığım devlet ve en önemlisi aile terbiyem fazlasına müsaade etmez…
Etik olmayan bir türde davranamama demek, halkı hiçe saymadır…
Bağımsız olmanın bir avantajı olarak beni kabulde edebilirsiniz…
Ben yalnız şunu biliyorum…
Evet,
Ben Türkiye için yazıyorum…
01-12-2009 tarihinde ben bir yazı yazmıştım…
Yine sanal senaryolarla ülkemiz gündemi değiştiriliyordu…
Bu gündem Domuz gribi altında oynan oyunları göstermemek için yapılmış…
Sanal bir gündemdi bu…
Bu ama ben bunu da yutmadım:
İdeolojiler Mutasyona mı uğruyorlar?
Eyer mutasyona uğruyorsa, bende size bir virüs formülü vereceğim…
Çıkış yeri ABD…
Mutasyona uğradığı yer AB…

( ( ( FGM + RTEM + AGM ) * ( EEM + HGM ) + TPVM ) + MGUY ) * ( ( ABDVS + ABVS ) + (ABDEL + ABPKKS ) ) * ( ( SAOVS + PKKVS ) * ( DTPVS + APVS ) ) ) = ( BOPVS + EKVS ) / TCUOVS

Yukarıdaki denklemi çözebilmek için yetenek gerek…
Halkımız ile geç kalsak bile bu denkleme karşı olan ilaç ve türevini, ( bu ilaç doğal yollardan yurdumuzda mevcut ortaya çıkarmamızı bekliyor ) bunu bilinçli olarak enjekte etmemiz gerek…
İlacın adı ve türevi MKAA + İDEBE laboratuvar ortamında bu yukarıdaki mikrobik virüs mutasyona uğratılıp halkımıza son olarak DAPVS + KSVS olarak enjekte ediliyor…
Bilgilerinize…
Saygıyla arz ederim…
Deyip devam ettim yazıma…
Bakın neler yazmışım o zamanlar ve şimdi 10-13 Mayıs 2010 tarihlerinde neler oldu karar sizlerin…
Antibiyotikler bir ölçüye kadar bu mikroba dayandı yılbaşından önce veya sonra eğer ki antibiyotikler mikro organizmalar laboratuvar ortamında birleştirilerek MKAA + İDEBE ile güçlendirilip mutasyona uğratmaz isek…
Karşı taraftaki bulunan bu laboratuvar ortamında üretilen DAPVS + KSVS virüsü bu yıl bitmeden en geç yeni yılın ilk yarısında çok canlar yakacak…
İşte bu aşamada…
Tüm Türk halkının yeteneğine, ön görüşüne ve de bunun üzerinde çalışan bilim adamlarımıza destek vermek Türk halkı olarak görevimizdir…
Bakarsınız hukuku kullanarak bu ve bu işle uğraşan kişileri yok edebilirler,  olguları görerek ve bunu gereğini tüm halkımızın yapacağından eminim…
Bu laboratuvarlarda kurtuluş için herkesin yeteneğine ihtiyaç vardır ve bu bir nevi kurtuluşun çağrısı olarak kabulde edebilirsiniz…
Mikrobun bir kolu olan RTEM mikrobu geçmişte BDMD oldum demişti…
O zamanlar bu olamaz diyen yazarlar ve bilim adamlarını yok etmek için yardımcı virüs olan bir olgu halkımıza enjekte edildi onun adı ise ( ( ERK + TCKG ) * MDG ) ) bu formülün TCKG mutasyonlarmış yolu ile herkesi izole edildiler, destek güç ise önceden TCEM olan zaman içinde sızmalarla KMUEM olan kesimden gelecekti…
Şimdi uğraşları TSKG’ü sızma yolu ile KMUTSKG yapmaktır…
Beden duymuş gibi olmayın ama bu ( ( ERK + TCKG ) * MDG ) virüsü tekraren mutasyona uğratılacakmış ve daha güçlü bir mutasyon geçirmiş bir virüs türü Türkiye’ye yayılacakmış, adını saklı tutuyorlar ama içinde yine TCKG oluşumu tamladığı için sabit kalacakmış ve destek gücünün de oluşumu tamamlanmış oda sabit olarak KMUEM ve MDG kalacakmış..
10-12-2009 tarihinde de sanal senaryolar hızlanmış ve gelecek günler hiç iyi görünmediği için yine bir uyarı yazısı yazdım…
“Devam ederek ve asılsız olduğuna inanarak domuz gribinin dünya ve Türkiye üzerinde oynanan ekonomik politik senaryoları biraz daha açığa çıkarmak amacıyla bir araştırma yaptım bunun bazı bölümlerin önceki yazılarımda alıntı yaparak bir kere daha yazacağım…
Beni takip eden dost ve düşmanlarım bu yazıları okumuşlardır bir kere daha okumanızı rica ediyorum...”
O düşen hayvan insanlar boyunlarına tasma taktılar, İlerlemenin yolunda kullandıkları piyonlar o insanlara için çalıştı ve o yolları açtı beraber yürüdüler o yollarda…
Fakat şimdiki zamanda…
İşte baskı ile susan o piyonlar isyan edecekler sessiz ve derinden gelen bu isyan kokusu gerçekleşmesine çok az bir vakit kaldı…
O zaman “ at ”, “ fil ” ileri gidemeyecek.
Karşımızdaki dış ülkeler bu tezgâhı da hazırladılar şu ada “ bekle ve gör “ politikası izliyorlar dış ülke istihbarat takımı Türkiye’ye durmadan saldıracak, yakında bir gün gelecek “vezir” alınacak “şah” ortada kalacak…
“şah mat” olacak o zaman ne olacak biliyor musunuz?
Dur denmez isek Türkiye batacak…
İşte kurgu veya Komplo teorisi değil, gerçek bunu görmezsek veya görmemezlikten gelirsek olacakları ben bile tahmin edemiyorum…
O tür insan dediğimiz hayvanlar bu tür fikirleri ve düşünceleri olanları dışlıyor ya da susturuyorlar çünkü oyun sahibi onlar değil oyun sahibi dış ülkeler…

Bu bir satranç oyunu ise; İstihbaratla uğraşan kişiler, hatta sözde yeni oluşum içinde olan istihbaratımız şunu bilin bu işler göstermelik olarak yapılmaz. Hele tek bir yerden Türkiye’nin istihbarat işlemleri yönetilmez. Ne kadar uzaman olursanız olunuz yüzde yüz kaçak olacaktır ve bu kaçak sonucu ülkenin ve sizlerin hayatınızla oynana bilir. Son derece dikkatli olmanız gerek. Türkiye ABD gibi yapısal istihbarat olguları ile yönetmek demek istihbarat olgusunu yok etmek demektir. Bunun yanında organizasyon etmek demek önce insan olmak demektir, istihbarata insan olmak ölümü getirir. Bizim jeopolitik çevremizde bu organizasyona sızmak ve bu organizasyonu politik çıkarları için kullanacak kişi, gruplar ve de dış güçler şimdiden faaliyete geçmiştir. Bu jeopolitik çevrede tek bir olgudan istihbaratı yönetmek zor olacak bir olgudur…
Bu emri size veren kişi ve gurupların amaçlarını öncelikle tahlil ve teşhis etmeniz yararlı olacaktır…
Emir demiri keser derler, sizlere başarılar, ilerde mazeret uydurmayın bu yeter çünkü “Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz” Mustafa Kemal Atatürk
Bir kişinin bildiği sır, iki kişinin bildiği Medyadır…
Saygılar…
24-12-2012
Rogg & Nok Genel Yayın Yönetmeni
Cessur Demirali Gürsu

Hiç yorum yok: