Salı, Şubat 19, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -7-


Saygın okurlarım,
Sizlere bu hafta olgularda bahsetmek istemiyorum çünkü bu olguları okumak kadar yazmakta olguları takip etmekten zor olduğunu biliyorum, reklam yapmak istemiyorum, hele göreceli kavramlardaki sanatçıların reklamını yapmak istemiyorum, bildiğiniz gibi reklamın her türü mubah denir ama bu ölüm tacirlerinin reklamını yapmak ne kadar doğrudur…
Bu hafta bazı toparladığım bilgileri yazacağım, çünkü bu bilgileri bilmeyen ilerde vereceğim bilgileri anlamakta zorlanacaktır…
Halifenin Gizli Ordusu adında yazdığım bu yazı dizisi hakkında tepkiler geliyor, “halife Dediniz Sayın Erdoğan Bunları Yapmaz”, “siz taraflı düşünüyorsunuz” gibi düşünce eleştirileri yanında küfürlü mesajlarda aldım, bu mesajların çoğunda son cümleleri beni ve ailemi tehditler savurarak bitiyordu…
Tabii ki bu küfür ve tehditlere kulak asmayacağımı beni okuyanlar bilirler, ben yazılarımı bir kişi için yazarım, eyer o kişi bunu beğenirse diğer okuyucular gönderir…
Evet,
Halifenin Narko-terör olgusu ile olan ilişkisi oldu mu neler oldu?
Bakınız şimdi,
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Uyuşturucu maddelerin Bağımlılık  Etkisi :
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Uyuşturucu maddelerin kişide oluşturduğu bağımlılık genel olarak iki türdür. Bunlar;
 - Psikolojik bağımlılık,
 - Fiziksel bağımlılıktır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Psikolojik Bağımlılık:
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Zararlı etkileri bilindiği ve görüldüğü halde bir maddeye karşı ileri bir istek gereksinim duyulması olarak göze çarpmaktadır. Fakat direnç artımı ve yoksunluk belirtileri gelişmemesi ön plandadır. Bu durum, kişinin uyuşturucu madde kullanarak; baskılardan kurtulmak, dünyayı tozpembe görmek istemesi şeklinde sanla bir olgu olarak ortaya çıkar.
Bağımlılık sonrasında da Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Türkiye’de uyuşturucu bulamadığı zaman kişi, hayatın kendisine zindan olacağı, mahvolacağı duygusuna kapılmaktadır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Uyuşturucu kullandıktan sonra her sorunun üzerinden geleceğini sanır. Kullanılan Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan uyuşturucuların türüne bağlı olarak psikolojik bağımlılık yapma etkisi değişir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Fiziksel  Bağımlılık :  
Genelde Hücrelerin normal fonksiyonlarını sürdürebilmeleri için Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan o maddeye ihtiyaç duyulması, madde kullanıldığında ortaya psişik ve fizik belirtilerden oluşan karmaşık bir klinik tablo çıkması görünmektedir. Vücudun artık uyuşturucu maddeyi istemesi olarak da görülür. Yine Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Uyuşturucu kullanılmadığında fiziksel tepkiler bu madde sayesinde başlar. Bunlar kullanılan Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan uyuşturucunun türüne bağlı olarak değişmekle birlikte, genel olarak; uykusuzluk, esneme, burun ve gözlerin akması, terleme, ürperme, titreme, adalelerde kasılma, sırtta ve bacaklarda şiddetli adale ağrıları, kusma, ishal, nefes alma hızının artması, tansiyon ve hararette artış gibi belirtilerdir…
Bu belirtileri gören saygın okuyucularım dikkatli olmaları gerekir çünkü yurdumuzda Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan halifenin gizli ordusunun eline geçmiş geç neslimizi veya düşüne kişileri bu uyuşturucu madde ile yok etmemek için yapılan gizli operasyonlardır.
Psişik bağımlılık, bağımlılık durumu psişik alana kısıtlı olgusu görülmektedir…
Kişide keyif almak ve ilaç yokluğunda yapacağı psişik huzursuzluğu önlemek için, engellenmesi zor bir ilaç arama ve onu tekrar kullanma davranışı Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan gizli öldürücü operasyon olarak oluşturulur…
Bazı ilaçlar sadece psişik tipte bağımlılık oluşturdukları görülmektedir…
Fiziksel bağımlılık olgusu içinde, ilacın etkilediği nöron sisteminde veya sistemlerinde ilaca karşı adaptasyon gelişmesi sonucu ortaya çıkan yeni bir homeostaz (denge) veya nörohimorel (sinirsel) denge durumu gözlenmektedir.
Fiziksel bağımlılık yapan ilaçlar genellikle SSS'ni eksite eden (uyaran) ve iştahı kesen ilaçların kesilmesi ise SSS depresyonu belirtileri (uzun sureli uyuma, uyuşukluk ve yorgunluk gibi) ve hiperfalji (aşırı yemek yeme) ile karakterize bir yoksunluk sendromu oluşturduğu da gözlenir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan İlaç kullanmaya başlama ile fiziksel bağımlılığın gelişmesi arasında geçen süre ilaç gruplarına göre değişir. Örneğin narkotik analjeziklere karşı çabuk fiziksel bağımlılık oluştuğu halde, alkole karşı geç oluştuğu gözlenen klinik tablolarda görünmektedir...
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan Uyuşturucu  Maddelerin  Sınıflandırılması..
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan uyuşturucu maddeler elde ediliş şekillerine göre; doğal, yarı sentetik ve sentetik olarak sınıflandırılabildikleri gibi; daha çok kullanıldığında oluşturdukları etkilere göre de sınıflandırılırlar. Buna göre başlıca dört ana grupta bu maddeleri görebiliriz…
 - Depresanlar (uyuşturucular),
 - Stimulanlar (uyarıcılar),
 - Narkotikler,
 - Halisunojenler (hayal gördürücüler).
Bunların dışında, Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan merkezi sinir sistemini etkileyerek bağımlılık yapabilme özelliği olan ve bu amaçlarla kullanımları da söz konusu olan tolüen, ksilen, gibi bazı kimyasal maddeler de ayrı bir gurup olarak gözlenmektedir.
Ancak yukarıda belirtilen gruplar çerçevesinde üretim amaçları Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan farklı ve kullanımları fazla yoğun olmadığından burada ayrı bir gurup olarak dikkate alınan olgular arasındadır.
1. Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Depresanlar (Uyuşturucular) :
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan bu guruptaki maddeler merkezi sinir sistemini etkileyerek genel olarak kişide uykululuk ve uyuşukluk hali oluşturdukları gözlenmektedir. Halifenin Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Depresanlar da iki alt grup da gözlenmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Sedatifler (yatıştırıcılar): Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan çoğunlukla canlı bombalarda kullanılan heyecan giderici ve sakinlik verici özellikleri olan maddelerdir. Vücutta bir gevşeme oluşturur, dinlenmeyi sağlarlar. Uykuya sebep olmadıklarıda bazı klinik deneyler görülmüştür.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Hipnotikler (uyutucular): Yine Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan gizli operasyonlarda bu tür maddeler kullanılır, Uykusuzluğu gidermek, uyumayı sağlamak amacıyla çoğu zaman öğrenci ve gizli operasyonlara katılan seçme kişilerde kullanıldığı gözlenmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Depresanlar gurubunda sentetik yoldan  üretilen çok sayıda madde . Halifenin Narko-terör siyasi olgusu ile olan ve gizli ordusu ile piyasaya sürülmektedir. Bunlar arasında suç bilimcisiyle ilgili olanlar:
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Barbituratlar (Barbital, fenobarbital...)
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Benzodiazepinler (Diazepam...)
-Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Disübstutiye kuinizalonlar (Metakualon...)
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Piperidinedion türevleri (glutethimide, methylpyralon)
-Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Alkol ve glikollerin karbamik asit esterleri (Ethinamate, meprobamte...) dir.
Bu maddelerin uzun süreli yüksek dozlarda kullanımları alışkanlık oluşturmakta ve bağımlılığa yol açmaktadır, zaten Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan ve gizli ordusu ile piyasaya sürülen bu tür yasa dışı maddelerin ana teması budur…
Oluşturdukları etkiler açısından bu guruptaki maddelere benzeyen ve ağrı kesici olarak kullanılan afyon kökenli maddeler ve diğer bazı ağrı kesiciler de bu guruda görülmektedir, bir çok literatürde narkotikler olarak ayrı gurupta incelenmekte olduğu da bilinmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Barbituratlar :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimler = Tabansızlar, sarı kabuklar, kızıllar, pembeler, kırmızı kuşlar, kırmızı şeytanlar, pembe karılar, maviler, mavi kuşlar, mavi şeytanlar, mavi gökler, mavi cennet, kırmızı ve maviler, çifte bela, noel ağaçları, dikenler, kabahat topları, sarı ceketler olarak bilinir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Barbiturat bağımlılığı barbiturat ve diğer uyku ilaçlarının kullanılması sonucu meydana gelebildiği gibi trankilizan ilaçlar ile de oluşabildikleri gözlenmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Barbituratlardan bağımlılık yapma potansiyeli olanlar, kısa süreli etkili olanlardır. Uzun süre etkili olanlar (Fenobarbital gibi) bağımlılık yapma potansiyeli düşüktür. 2500 den fazla barbiturik asit türevi sentezlenmiştir. Bunlardan yaklaşık 15 tanesinin tıbbi kullanımı vardır. Küçük dozlarda sinirleri teskin edici ve daha büyük dozlarda ağız yoluyla alındığında 20 - 60 dakika uyutma etkisi olduğu ve bunların ırza geçme veya bir yeden bir yere transfer edilen kişilerde kullanıldığı bilinmektedir….
Eğer bunlar bilinçsiz eler de veya bilinçli olarak dozaj arttırılırsa uyuma ve koma ve karmaşık kardiovasküler komplikasyonlar sonucu ölüm de meydana getirdikleri bilinmektedir. Diğer yandan da bu tür maddeler Veterinerler fenobarbital'ı anestezi ve acısız öldürme amaçlarıyla kullandıkları da gözlenmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Barbiturat tipi bağımlılığın başlıca özellikleri şunlardır.
a- Psişik bağımlılık ilacın türüne göre değişen derecelerde olur, ekseriya belirgin derecededir.
b- Güçlü fiziksel bağımlılık gelişir.
c- Tolerans gelişir, alkole olan toleranstan daha fazla, fakat morfine olan toleranstan daha az derecededir.
Bindiği gibi yılbaşlarında ve bayram sonlarında veya büyük maçların ve de toplantıların sonlarında yurdumuzda Alkol tüketimi çoğalır ve halife sözde dindar olduğu için bu işe de el atmış veya bundan gelir eden gizli ordusu ile bu olguyu denetlemektedir, Alkol (Etil Alkol, Etanol) :
Şimdileri TYH kurumunda Alkolü sözde yasaklama yoluna giden halife diğer yandan bu tür maddeleri kullanımı için plan ve projeler hazırlamaktadır çünkü yasaklı olan bir olgu daha çok kullanılır…
Kısaca yasaklamak yerine eğitim verilmesi uygun olur, ama halife ve onun kafasındaki kişiler yasak koymayı kesin çözüm olarak halka adapte etmeyi daha uygun buluyorlar…
Çünkü bundan gelirleri vardır, eğitim verilen bir toplumda bu tür yan gelir elde edilemez, işte bu tüm uyuşturucu maddelerde aynı şekilde işler, alkolde keyif verici olarak kullanılır…
Saf halde renksiz, kokusuz ve uçucudur. 78 0C'de kaynar. Alkol meyve ve tahılda mevcut karbonhidratların fermantasyonu esnasında meydana gelir.
İçki olarak fermantasyon sıvılarının destilasyonu ile elde edilen alkol kullanılır.
Birada genelde % 1 - 6, şaraplarda, yine genelde % 7 - 12, konyak, viski, rom, rakı, votkada, ve de genelde  % 45 - 50 oranında alkol bulunur. Şimdi bizleri yönetimi altında bulunduğunu zanneden halifenin yönetimdeki ülkemizde alkol tüketimi kişi başına yarım litre, Fransa'da 7, İtalya'da 11,23, Belçika'da 9, İngiltere'de 4, Norveç'te 1 litredir, yasaklar cazip geldiği için ve geliri %100 artış göstereceği için yasaklar ile eğitimsiz olarak halife ve kafaları basmayan tarafından yasaklar ülke gündemine gelmiştir…
Alkol bünyesel ve sosyal bir zehir olark kabul edilir. Birçok ülkede eğitim verildiği halde cinayetlerin % 50'sinde, alkol rol oynamaktadır. Suçlu çocukların veya suça meyili olan çocukların  % 86'sının ana veya babalarının alkolik oldukları tespit edilmiştir. Trafik kazaları % 35 - 65 oranında alkol tesiri altında meydana gelmektedir. Ülkemizde görüldüğü gibi Zührevi hastalıkların yayılmasında, din yolu ile fuhuş ve ırza geçme suçlarında alkol mühim rol oynar.
Kanunlarımıza göre alkol alınması, otomobil kullananlara ve görev sırasında seçim zamanı yasaktır. Evet, yine yasaklar, fakat niye yasak olduğu hakkında bilgi ve eğitim verilmeyen Türkiye, azı karar çoğu zarardır, ama uyuşturucunun ana teması eğitimsiz bir toplu ve yasaklar ile alkolü özendirici bir toplum olarak yasaklar gündeme getiriliyor…
Alkol alan kişi diğer kişilerin rahatını bozacak olursa eğitim ve tıbbi yardım verilmeden ülkemizde cezalandırılır.
İki defa alkol sebebiyle suç işleyen kanunen alkole itiyat edinmiş sayılır. 6 aydan az olmamak üzere sanki çözümmüş gibi hapsedilir. İtiyadı İptila, bağımlılık derecesine vardıranlar hemen akıl hastanelerinde sözde tedavi edilir dense de bu çoğu zaman yapılmaz ve bu kişiler dışlanır, daha sonra bu kişiler halifenin gizli ordusu içine girerek istenen terör olgusun da daha üst düzeyde uyuşturucu kullandırılarak bu seçilmiş kişiler kullanılır. Bunun yanında Sarhoşluk nedeniyle suç işleyenlerin eğitimsiz ceza sorumluluğu tamdır. Ancak sarhoşluk, tedavi amacıyla veya şahsın kendi iradesi, istemi dışında meydana gelmişse eğitimsiz ceza sorumluluğu yoktur.
Ağız, solunum ve damar yoluyla alkol alınabileceği de göz önüne bulundurulmalıdır…
Alkol, organlarda bir kısım olmak üzere alkol yakılır. Akciğer ve böbreklerden % 1 - 5 alkol yanmadan dışarıya atılır. Kandaki alkol miktarı, alınışından itibaren yarım ile bir saat sonra en yüksek oranı bulur. Öldürücü doz 150 - 200 gram alkol veya buna uygun eden miktarda içki (örneğin 300 - 400 cc. rakı) bir defada veya çok kısa bir sürede alınırsa insanı öldürdüğü de gözlenmektedir...
Alkol bağımlılığı birçok bakımdan Barbiturat tipi bağımlılığa benzer; bu nedenle, bazı kaynaklarda alkol-Barbiturat tipi bağımlılık diye tek bir tip ayırt edilebilir. Alkol, Barbituratlar ve diğer uyku ilaçları ve trankilizan ilaçlar arasında çapraz bağımlılık ve çapraz tolerans ilişkisi vardır. Alkol batı kültüründe çeşitli vesilelerle sık kullanılan bir maddedir. Bu kullanış şekillerinde genellikle bağımlılık söz konusu değildir. Topluca kabul edilen alkol kullanılışı ile bağımlılık arasındaki sınır oldukça göreceli bağlı bir kavramdır.
Başlangıç döneminden sonra bağımlı diğer bazı dönemlerden geçerek sonunda, içme özlemini kontrol edemez hale gelir, kısır döngüye girer ve obsesif şekilde insan içmeye başlar.
Psişik bağımlılık değişik derecede olduğu görünmektedir. Orta derecede bir özlemden önüne geçilmeyen bir özleme kadar değişebileceği insanın ruh ve direnci bakımından gözlenmektedir. Fiziksel bağımlılık geç olarak ve alınan miktar bir hayli fazlalaştıktan sonra ruhsal olarak ortaya çıktığı da görülmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen fakat fazla rağbet görmeyen  Kloral  Hidrat :
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile olan ve gizli ordusu ile piyasaya sürülen fakat fazla rağbet görmeyen  en eski uyuşturuculardan olan kloral hidrat ilk defa 1862' de sentezlenmiştir. Barbituratlardan sonra en çok kullanılan depresanlardandır. Girişken, hafif buruk kokulu, tereyağı tadındadır. Depresan etkisi bağımlılık ve toleransa neden olur ve alkolünki ile mukayese edilebilir. Yan etkileri delirium tremens'e (davranış bozuklukları) benzer. Kloral hidrat sıvıdır. Şurup ve yumuşak jelatin kapsüller halinde piyasaya sürülmüştür. Kloral hidrat'ın alkollü içkilerle karıştırılması zehir etkisi gösterir. Bir sokak uyuşturucusu (street drug) değildir. Başlıca suiistimal edenler yaşlı yetişkinlerdir.
2. Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Stimulanlar (uyarıcılar) :
Bu tür Uyarıcılar ise kullanan kişiye zindelik verir, Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen bu türdeki maddeler öğrenciler ve gizli operasyon tapan teröristler tarafından uykuyu önlemesi olgusu içinde kullanıldığı gözlenmektedir... Başlıca örnekleri amfetaminler ve kokaindir. Amfetaminler uyku önleyici etkileri yanında, iştah kesici olmaları nedeniyle yasa dışı veya bilinçsiz veya bilinçli olduğunu zannederek kullanımı sonucunda da zayıflama amacıyla kullanıldığı da gözlenmektedir. Açlık giderici ilaçları kullananların belli bir zaman sonra dozu arttırmalarının nedeni açlık hissini giderici amfetaminlerin stimulan etkisi ve gelişen bağımlılıktır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain (benzometilekgonin) :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimler = Yaprak, kar, kakakola, dinamit, kırıntı, sürüt topu, kız, neşeli toz, neşe pudrası, cennet tozu, pirinç unu, beyaz, beyaz kız, altın toz, cin, şans tozu, gök tozu, cennet isimlerim olarak söylenir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı Kokain tıpta yüzeysel lokal anestezik olarak kullanılan bir ilaçtır. Sistematik (parenteral) uygulandığında sempatik sinir sistemini etkiler. Kokain tipi bağımlılık ile amfetamin tipi bağımlılık birbirine bir çok yönden benzer.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain bir alkaloittir ve Güney Amerika'nın And dağları bölgesinde yetişen Erythroxylon coca bitkisinin yapraklarından elde edilir. Halk tarafından sönmüş kireçle karıştırılıp çiğnemek suretiyle kullanılır. Psikostimulan etkisiyle ofori (aşırı neşe) yapar, yorgunluğa, efora, soğuğa, açlığa ve uykusuzluğa dayanıklılığı arttırır. Bu kullanış şekli ile vücuda kokain girişi sınırlı olduğundan, sosyal ve kişisel zarara yol açmaz. Söz konusu Halifenin Narko-terör olgusu ile olan ve gizli ordusuna mensup kişiler kokaini sigara şeklinde kullanırlar.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain elde edilmesi pahalı olduğu için bunu daha çok halifenin gizli ordusu zengin olan üst düzet tabir edilen genç kesime yönelik piyasa sundukları yılardır bilinen bir gerçek gelir kaynağıdır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen kokainin Ofori etkisi diğer psikoaktif ilaçlardan (eroin dahil) daha kuvvetlidir.
Saf kokain enfiye şeklinde buruna çekilip alındığında belirgin ve kısa süreli ofori (aşırı neşe) hali meydana getirdiği yıllardır gözlenmektedir…
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain lokal anesteziklerin özelliklerini taşıdığı da bilinmelidir. Sinir liflerinde impulsların iletimini ve dağılımını bloke eder. Canlılık, huzursuzluk, fiziksel ve ruhsal gücü arttırıcı, yorgunluk hissini azaltıcı etkisi olduğu da biliniyor. Kokain bağımlılığında, amfetamin bağımlılığında olduğu gibi paranoid nitelikte psikotik belirtiler, agresif (düşmanca, saldırgan) ve antisosyal davranış yapan kişiler çoğunlukta büyük şehirlerde gözlenmektedir. Kuvvetli psişik bağımlılık yaptığı bilinir. Tolerans ve fiziksel bağımlılık görülmez. Yoksunluk sendromu söz konusu değildir. Enjeksiyon yolu ile kullanıldığında şiddetli seksüel zevk verdiği için kullanımda zorlama olduğu da bilinmektedir. Yüksek dozlarda felç olanlar gözlemler olarak görülmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen ve de bu yolla  Bağımlılık kazanmamış kişilerde genel araştırmalara göre 1-2 gramı öldürücü etki gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain Akut (ani) zehirlenme belirtileri çok kısa zamanda ortaya çıkar…
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen sonunda Ölüm olgusu 2-3 dakika içinde genelde vücudun direnci olgusunda oluşabilir…
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen bu tüt kokain maddesi Huzursuzluk, sinirlilik, aşırı konuşkanlık, depresyon, konfüzyon (şuur bulanıklığı), boğazda kuruma, baş dönmesi, halusinasyon başlıca görülen  belirtilerdir…
Aşırı refleks, kendinden geçme, kan basıncında yükselme, düzensiz solunumdan sonra depresyon olgusuna geçiş görülür...
MSS (Merkezi Sinir Sistemi) depresyonu adale felci, solunum ve dolaşım yetersizliği ve bilinç kaybına yol açar. Huzursuzluk, paranoya (şüpheci), şiddet hareketleri, halusinasyonlar sıklıkla görülür.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain bağımlılığı olan kişi, bu şiddet hareketlerini yatıştırmak için eroin veya trankilizan kullanma gereksinimi duyar, buda başlangıcın sonu olarak görülür.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Krak ise kokain hidroklorür'ün sodyum bikarbonat(NaHCO3) ile muamele edilerek baz haline getirilmiş şeklidir. Madde bağımlıları ucuz bulunabildiği için kullanımı son zamanlarda özellikle ABD'nde süratle yayılma ve üçüncü dünya ülkelerinde Narko-terör olgusunda gelir getirici bir biçimde kullanım yaygınlaşmıştır. Özellikle siyah kadınlar arasında yaygınlaştığı ve bağımlılarını fuhşa sürüklediği bildirmektedir. Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kokain gibi kullanılır. Bağımlılığın anneden çocuklarına da geçtiği bazı deneklerde iddia edilmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Amfetaminler :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimler= Kuvvet hapları, yassı haplar, dirilticiler, göz açıcı, göz kapağı çıkarıcıları, ortak pilotlar, kamyon şoförleri, şeftaliler, güller, kalpler, araba tekerlekleri, beyazlar, sahilci, atlı karıncalar, ayak topları, yeşilimsiler, portakallar, başı dumanlı fasulyeler.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Amfetaminler, santral sinir sisteminde bazı alıcıları etkileyerek ofori yapan, uykusuzluk, yorgunluk ve açlığa karşı dayanıklılığı artıran ve iştahı azaltan terör eylemlerinde de kullanılan psikostimulan ilaçlardır. Yarışmalarda atletlere doping yapmak için en sık kullanılan maddeler amfetaminlerdir. Bu durumda atlet yorgunluk hissetmediğinden kendi fiziki gücünün sınırları dışına çıkabilecek gücü duyar. Bu da aşırı yorulma ve bazı atmosfer şartları (sıcak vb.) ile birleşince ölümle sonuçlandığı bilinmektedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı ilaçlar damardan enjeksiyon uygulaması amfetaminlerin bütün suiistimal tiplerinin en tehlikeli şeklidir. Bu tür kötüye kullanım sonucu ekseriya psikoz (ruhsal bunalım)'la sonuçlanır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı ilaçlar ağız yoluyla kullanımlarda çok çabuk absorbe olurlar. Böbrek, akciğer ve beyinde bu maddeler toplanırlar. Merkezi sinir sistemine olan etkileri 30 dakika içinde başlar ve birkaç saat sürer. Atılımları ağız yoluyla alınmadan itibaren 3 saat içinde başlar ve 4 - 7 gün devam etdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bazik idrarda (pH=8'de) amfetaminin ancak % 5'i değişmeden 48 saatte atıldığı halde, asidik idrarda aynı süre içinde % 60'ının değişmeden atıldığı tespit edilmiştir. Bazik idrarla atılımın yavaşlaması doping amacı ile amfetamin kullanan sporcuların başvurduğu bir yoldur. Amfetaminle birlikte veya daha önce aldıkları Sodyum bikarbonat (NaHCO3) ile idrar pH'ını bazik yaparak doping yaptıklarını maskelemektedirler.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı Amfetaminlerin bağımlılık yapmasına beyinde dopeminerjik etkinliği artırmalarının rol oynadığı bilinen gerçeklerden biridir. Yine Halifenin Narko-terör olgusu ile olan ve gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışıAmfetaminler, dopaminerjik sistem üzerindeki etkileri bakımından kokaine benzerler. Bu iki tür ilacın yaptığı bağımlılığın özellikleri de birbirine yakından benzerler. Psişik bağımlılık değişik dereceleri de vardır. Bazen çok şiddetli oma olasılığı görülmektedir. Psişik ve fiziksel bağımlılık olasılığı gerçekten kanıtlanmıştır. Tolerans kısa zamanda gelişir olarak görülür. Bırakıldığı zaman yoksunluk belirtileri ortaya çıktığı kanıtlanmıştır. Depresyon, uyku hali ve letarji (uyuklama), şiddetli mide karın krampları görülür. Kişi uyumasına rağmen kabusla uyandığı gözlenmektedir, kulak ve görmeye bağlı halusinasyonlar, intihara teşebbüs de çoğunlukta tedavi edilmezse görülebilir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı Amfetaminler'de akut (ani) zehirlenmenin belirtileri, konfüzyon (şuur bulanıklığı), sinirlilik, huzursuzluk, aşırı aktif refleksler ve titremeler şeklinde klinik olarak kanıtlanmıştır.
Çok şiddetli zehirlenmelerde çıldırma veya panik atak yolu ile, kendisine zarar verme ve halusinasyonlar kişinin gördüğüde klinik olarak kanıtlanmıştır.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı ilaçlar sayesinde Ölümden önce yüksek ateş ve şok dikkati çeken olgulardır. Aşırı dozda alınması ile taşikardi (kalp çarpıntısı), yüksek tansiyon, baş ağrısı, ateş basması, terleme ve şiddetli göğüs ağrısı da görülür. Halifenin Narko-terör olgusu ile olan ve gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışıilaçları kullanıp bağımlılık kazanan kişilerde çevresini tahrip eden ve antisosyal davranışlar belirgin bir düzeydedir.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasa dışı Metamfetamin :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimler = Sürüt, şıpırtı, kristal, dişi geyik
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasak olarak belirtilen fakat eğitim verilmeyen kaçak Tütün ve türevleri :
Sigara içme ve diğer şekillerde yapılan tütün dumanı inhalasyonu zamanla psişik ve fiziksel öğeleri olan bir bağımlılık oluşturur.
Yasal ve kaçak tütün içenlerde, duman içinde bağımlılık oluşturan en önemli etkenin nikotin olduğu bilinmektedir. Nikotin gerek SSS'ni ve gerekse periferik otonomik sinir sistemini etkiler. Pekiştirici etkisinin beyinde nerede ve ne şekilde olduğu bilinmemektedir. Psişik bağımlılık oldukça güçlüdür. Kullanmaktan vazgeçenlerde yeniden başlama oranı oldukça yüksektir. Kısmi bir tolerans ve fiziksel bağımlılık oluşur. Nikotin çok zehirli bir Alkaloit olup 40-60 mg.'ı bir insanın ölümüne neden olur. Bu noktadan hareketle bir sigaranın genel olarak içinde bulundurduğu ettiği nikotin miktarının 10 - 15 mg. olduğunu, sigarayı yaktığınız anda da bir kısmının kaybolduğunu, ancak içtiğiniz sigara adedine göre ölümü gerçekleştirecek doza her an yaklaşabileceğinizi hemen hatırlatalım.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Diğer bazı stimulanlar;
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Phenmetrazin,
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Methylphenidate,
3. Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasak olarak belirtilen fakat eğitim verilmeyen kaçak olarak ülkeye sokulan ve sonuçları tam anlamı ile gençlere eğitim olarak verilmeyen yalnız yasak denilen Narkotikler :
İşte asıl olgumuz olan Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasak olarak belirtilen fakat eğitim verilmeyen ölümcül Narkotik uyuşturucular; merkezi sinir sistemini uyuşturucu etkisiyle ağrı kesen analjezik maddelerdir. Bunlar da üç gurupta incelenir.
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon alkoloitleri,
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon türevleri,
- Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Opiyatlar.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasak olarak belirtilen fakat eğitim verilmeyen kaçak Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon Alkoloitleri
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon (Opium) :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimler = Hap, sakız, macun, mal.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen yasak olarak belirtilen fakat eğitim verilmeyen kaçakçılıkta kara paranın bol miktarda geldiği olgu Afyon (Papaver Sonniferum Album veya Pavot), haşhaş ismi verilen bir bitkinin salgısıdır. Taze halde akıcı, beyaz renkte süt gibi, zamanla esmerleşen, sertleşen bir maddedir.
Tarihçesi MÖ. 5000 yıllarında Sümerliler tarafından bilindiği anlaşılmıştır. Afyona ismini veren Disconide'dir. Memleketimizde İzmir, Afyonkarahisar'da çok yetişirdi. Haşhaş ekimi 1971 yılında kullanıcı potansiyeli olan genç neslimize eğitim verilmeden yasaklanmış ise de yine kontrollü olarak serbest bırakılmıştır. 1900 yıllarından önce afyonda hiçbir kanuni kısıtlama yoktu. O zamanlarda pek çok tıbbi ilaç patenti etiketinde hiçbir uyarıda bulunmadan afyon içinde bulundurduğu etmekteydi. Fakat bugün hem Türkiye'de Halife yönetiminden önce hem de dünyada uyuşturucu maddelerin kullanımı kanuni kontrol altına alınmıştı, dünya bu kontrolü yaparken 15 yıl öncesinde halifenin ordusu tarafından gelir getirmesi için kanunlar hiçe sayılmaya başlanmıştır, şimdiki halife döneminde bu bariz olarak halifenin gizli ordusuna mensup kişiler tarafından organize olarak yapılmaktadır…
Buna rağmen işini yapan Narkotik büroda çalışan uzman emniyet mensupların yerleri değiştirilerek olgu yavaş yavaş halifenin gizli ordusunun kontrolüne geçmektedir. Sebebi ise maddi ve manevi yönden Türkiye’yi çökertmektir, bu olguyu en iyi tamamlayan faktörlerden biri Narko-terör olgusu ile uğraşan uzman kişileri baskı ve diğer psikolojik, asimetrik yönden etkisiz hale getirmektir…
Afyondan alkoloit ismi verilen 20 çeşit toksik madde elde edildiği bilinmektedir. Bunların insan vücudunda değişik şekilde etkileri olduğu bilimsel yönden kanıtlanmıştır…
Tıbbi olarak acıyı azaltma ve uyku hali getirmede kullanıldığı kadar öksürük ve ishale tatbik edilen çok önemli bir uyuşturucu madde olduğu bilinmesine rağmen  afyonun tedavideki yerini, bireysel hale getirilmiş (örneğin  pethidin, metadon) şeklini almıştır.
Daha önceleri faydalı bir tedavi unsuru olan afyon, morfin ve kodeinin imali için önemli bir hammadde olmuştur ve bunu bizim Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürmüşlerdir ve halâ kaçak olarak maddi gelir elde edilmesine engel olunamıyor.
Halifeden önce ve daha sonrada bu bir zevk uyuşturucu maddesi olarak afyon, özellikle yenir veya bir karışım halinde içilir. Afyonun sigara halinde içilmesi, sadece birkaç yüzyıl geriye doğru uzanan,  Karşılaştırmalı olarak çok yeni bir olaydır.
Türkiye’de Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon Çin'de ve İran'da çubukla çok olarak içilir. Günde 5 - 15 çubuk içenler vardır. Bir çubukta 0,05 g. morfin bulunur. 1-2 g afyon insanı öldürür.
Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon alkoloitleri; çoğu narkotik analjeziklerin kaynağı olan afyon, genel olarak Asya Kıtasında yetişen haşhaştan elde edilir. Afyonun % 25 kadarını alkoloitler oluşturur. Afyondaki alkoloitlerin sayısı 35'in üzerindedir. Alkoloitlerin yanında mekonik asit, laktik asit, benzoik asit, sülfürik asit gibi çeşitli asitler, çeşitli reçineler, anason yağı, şeker ve % 15-30 civarında nem bulunur.
Şimdiki zaman diliminde Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kimyasal yapılarına göre afyon alkoloitleri iki gurupta irdeleyebiliriz…
a- Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Phenanthrene grubu (morfin, kodein).
b- Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Benzylisokuinilon grubu (papaverin, noskapin).
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Ham afyonda bulunan bu iki grubundaki alkoloitlerden bazıları tablo'da verilmiştir.
Tablo:  Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon Alkoloitleri
 Phenanthrene Benzylisokuinilon
 Apokodein Codamine
 Apomorphine Codarnine
 Codaine Cryptopine
 Codeinones Gnoscopine
 Desoxycodeines Hydrocotaranine
 Methylmorphymethines Laudanidine
 Morphine Laudanidine
 Morphinoz Meconine
 Morphol Oxycarcotine
 Morphothebaine Narceine
 Neopine Noscapine
 Phenyldihydrothebaine Papaverine
 Pseudomorphine Papavermine
 Pseudotnabaine Protopine
 Thebaine Rhoeadine
 Thebainone Tarconine
 Thicodides Tritopine
Zanthaline
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyondaki phenantrene grubu alkaloitler şiddetli bağımlılık yapma özelliğinde olup uluslararası ve ulusal kontrol altındadır. Benzylisokinoline gurubu alkoloitlerin ise bağımlılık yapma özelliği yoktur ve kolay kolay da bağımlılığa yol açan maddelere dönüştürülemezler. Bu gruptakiler kontrol altında değildir.
Bulunuş miktarları itibarı ile morfin, kodein, tebain, papaverin, noskapin ve narsein, Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen afyondaki en önemli alkoloitlerdir. Ham afyondaki bazı alkoloitlerin bulunuş yüzdeleri tabloda verilmiştir.
Tablo:  Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Ham  Afyondaki  Alkoloit  Oranları
Alkoloit         % Sınır (*)

Morfin                                    5-20
Kodein                                     1-5
Narsein                                  0,1-1
Nem1                                       5-30 Tebain                                 1-4
Papaverin                             1-6
Noskapin                              5-15

Tablo'da görüleceği gibi şimdiki zaman diliminde Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen ham afyondaki Alkoloitlerin miktarları değişiklik göstermektedir. Bunda bitkinin büyüme dönemini etkileyen nem, toprak, iklim gibi koşullardaki farklılıkların önemli ölçüde etkisi vardır. Diğer bir etkin faktör de hasat zamanlamasıdır. Örneğin afyonun haşhaştan erken alınması, halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen ham afyondaki kodein miktarının daha yüksek, morfin miktarının daha düşük olmasına neden olur. Phenantren gurubu alkoloitlerin biyosentezinde ilk oluşan temel alkoloit tebaindir. Şimdiki zamanda bu halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen kodeine dönüşür, kodein de daha sonra morfine dönüşür.
Şimdiki zaman diliminde Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Morfin :
Satıcı ve alanların konuştuğu isimler = Hayalperest, beyaz cevher, sert cevher, Amerikan kelebeği, Matmazel Emma, maymun.
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Morfin, afyon (opium) alkoloitidir. Şimdiki zaman dilimine halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyondan imal edilen veya direkt olarak afyon kozasından (gövdenin üst kısmı ve afyon bitkisinin kapsülüdür) özü çıkartılarak elde edilen morfin, tek başına değerli bir ağrı kesicidir ve özellikle kodein ve eroin gibi türevleri bakımından da önemlidir. Beyaz kristaller halinde tabletler ve deri altına enjekte edilebilecek ambalajlar şekline şimdiki zaman diliminde halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülür. Bu ürün Kokusuzdur ve rengi zamanla koyulaşır.
Ameliyat, kırıklar, yanıklar vs. den doğan kısa süreli şiddetli ağrılarda ve kanser gibi öldürücü hastalıkların son aşamalarında büyük ölçüde kullanılması önceleri yasal bir statüde idi. Sentetik uyuşturucu maddeler ve diğer ağrı kesici (analjezik) uyuşturucu maddelerin ortaya çıkması ile morfinin kullanım derecesi ve tıpta tedavi ile ilgili önemi büyük ölçüde azalmıştır, bu ölçüde denetimsiz olarak kara para alımı ve transferi için iç ve dış ülkelere şimdiki zamanda halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülmektedir.
 Hastanelerde tıbbi kullanımı da kısıtlanmıştır, yukarıda belirttiğim gibi bu kısıtlamanın sonucu olarak kara para alımı ve transferi için iç ve dış ülkelere şimdiki zamanda halifenin gizli ordusu ile eğitimsiz halkımız üzerinden piyasaya sürülmektedir.
Fakat kara para alımı ve transferi için iç ve dış ülkelere şimdiki zamanda halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen morfin halen bütün uyuşturucu maddelerin en eski tipi olarak sayılmaktadır. Bu halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Morfin diğer uyuşturucu maddelerin ölçüldüğü bir ağrı giderme standardını da teşkil eder halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Morfin kullanma alışkanlığı olan  birçoğu, morfinle yapılan uzun süreli tedavilerde morfine bağımlı hale gelmişlerdir (Tedaviden bu sebepten kullanımına alışkın kişiler). Fakat bu madde özellikle eroin elde edilmesinin güç olduğu zamanlarda eroin bağımlı kullanıcılarıda kullanılır.
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya şimdiki zaman diliminde sürülen Morfin, kodein, morfin türevi yarı sentetik ilaçlar ve farmakolojik etkileri yönünden morfine benzeyen sentetik ilaçlar farmakolojide narkotik analjezikler veya opioidler diye adlandırılırlar.
Bu gurup ilaçlardan bağımlılar yönünden en fazla kullanılanlar halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen morfin, eroin, afyon, oksikadon ve meperidin'dir. Meperidin analjezik olarak klinikte en fazla kullanılan opioiddir ve bağımlılık seyrekte olsa sağlık mesleği gurupları arasında görülür. ,
Genellikle konvulsiyon (nöbet) derecesinde ilaç özlemi ve dolayısıyla güçlü psişik bağımlılık olgusu da vardır. Tolerans ve fiziksel bağımlılık hızlı bir oluşum göstermektedir, zaten o nedenle halifenin gizli ordusu morfini çıkarları için piyasaya sürerler. Damara enjeksiyon suretiyle kullanılır. 0,2 gramı öldürücüdür.
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Morfin kaslarda ve sinir sisteminde dokularda toplanır, bir kısmı idrarla dışarı atılır. Zehirlenme belirtileri kısa ve uzun süreli olmak üzere afyon gibidir…
Bu madde Tereyağı tadındadır.
Afyondan elde edilen morfinin yalnızca küçük kısmı tıbbi olarak kullanılır. Büyük bir kısmı kodeine ve daha az olarak hidromorfon'a dönüştürülür.
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kodein :
Bazı satıcı ve alanların konuştuğu isimi  : Okul çocuğu.
1832'de keşfedilmiştir. Kodein kokusuz, beyaz kristaller halinde bir tozdur. Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Ham afyonun içinde % 0,7 - 2,5 arasında bulunur. Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyonun içinde tabii olarak bulunursa da bundan daha fazlası morfinden elde edilir. Ağrı kesici olarak morfinin 1/10'u kadar etkilidir. Yatıştırıcı ve solunum zayıflaması etkileri Halifenin gizli  ordusu ile piyasaya sürülen morfine göre daha azdır. Ağrı kesici olarak aspirin, asetaminofen vb.ile birlikte kullanılır. Ağrı kesici olarak daha küçük dozlarda enjekte edilebilir şekilleri de hazırlanmaktadır. Kodeinin öksürük kesici etkisi vardır. Fiziksel ve psikolojik bağımlılık yapar.
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Tebain :
Kimyasal olarak Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen kodein ve morfine benzer. Depresan etkilerinden daha ziyade stimulan etkileri vardır. Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Tebain genellikle tıbbi amaçlarla kullanılmaz. Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Kodein, hydrkodon, oksikodon, aksimorfon, nalbufin, nalokson ve bentley gibi tıbben önemli bileşiklere dönüştürülür.
Şimdiki zaman diliminde Halifenin Narko-terör ve siyasi olgusu ile oluşan, gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon türevleri
Halifenin gizli ordusu ile piyasaya sürülen Afyon türevleri, doğal olarak bulunan afyon alkaloitlerinden direkt olarak üretilen bileşenlerdir ve bunlara yarı sentetik maddeler olarak adlandırılı. Buna örnek olarak Şekilde üç phenantren alkaloiti ve bunların başlıca yarı sentetik türevleri olarak görülür…
Saygılar…
Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali Gürsu
Bölüm sonu

Salı, Şubat 12, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -6-


Saygın okurlarım,
Dün Ankara’da;
İlimiz genelinde Uyuşturucu ve Uyarıcı madde ticareti yapan şahıslara yönelik, Müdürlüğümüz Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerimizce yapılan operasyonlar neticesinde (16) şüpheli yakalanarak gözaltına alınmıştır. Yakalanan şüphelilerin üzerlerinde, eşyalarında, ikametlerinde ve araçlarında yapılan aramalarda;
-171.000 gram kubar esrar maddesi,  
-891 adet Captagon hap ele geçirilmiştir.
Yakalanan şüpheliler hakkında "Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapmak, Nakletmek, Temin Etmek, Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak" suçlarından düzenlenen soruşturma evrakı ile birlikte Adli Makamlara sevk edilmiş, (12) şüpheli çıkartıldığı mahkemece tutuklanmış, (4) şüpheli mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır.
Evet,
Dün başkente halifenin gizli ordusuna rağmen Zorluklar içinde görev yapmaya çalışan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü böyle bir operasyona damga vurdu, öncelikle işini yapanları tebrik etmek gerek…
Bunun yanında 171.000 gram kubar esrar, 891 adet Captagon hap halifenin bulunduğu ve de yönetimin sağladığı başkente nasıl gediği sorgulanmak gerekir, bu operasyon kime veya kimlere mesaj olarak verilmektedir…
Bilindiği gibi dün okullar açıldı, 5 haftadır ben bu uyuşturucu konusunda yazı yazıyorum ve de son yazımı internete girdiğim saatlerde bu operasyon oluyordu, o operasyon olurken ben şu cümleleri yazımın arasında belirttim,  “AB'de 2011'de 514 ton reçine esrar, 146 ton bitki esrar yakalandı. Yaş aralığı 15-24'e düştüğünde esrar kullananların sayısı ise 18 milyon oldu.”…
Yine bunu yanında da, ” Europol'a göre Avrupa'da 15-64 yaşları arasında esrar denediği ya da kullandığı tahmin edilen 80 milyon 500 bin kişi bulunuyor”.
“ Reçine esrar yakalayan İspanya ve Fransa'nın ardından üçüncü sırada halifenin yönetimi altındaki Türkiye yer aldı, göstermelik dememin nedenine gelince; bu oranlar yakalanmayanlar ile uyuşmuyordu, ne kadar yakalansa o kadarı ve 5 katı denetimsiz olarak Transfer edilip Türkiye’de ve dünyada yaş ufalarak olanlara satılıyor, küresel kullanım artıyor…” diye 2011 yılı verilerini aktarmıştım…
Evet,
Ne kadar yakalansa o kadarı ve 5 katı denetimsiz olarak Transfer edilip Halifenin yönettiği Türkiye’de ve dünyada, çocuk yaşta bulunanlara bile satılıyor, daha sonra bu çocuklar Narko-terör olgusu içinde hem içici hem de satıcı olarak kullanılıyor, daha sonra biraz büyüce terörist Vampirlerin elinde çoğu zaman canlı bomba olarak kullanılıyor ve de   küresel kullanım artıyor…
Geçen hafta Cumartesi günü Altındağ Tiyatrosuna gittim, çok güzel bir eseri seyrettikten sonra biraz yürüdüm, Ankara’yı bilenler bildiğiniz gibi orada bir Hapishane var oranın çevresinde uyuşturucu satanları gördüm daha sonra yol çevirme yapan polislerle karşılaştım, yakında operasyonu geleceği beli idi…
İçimden şunu geçirdim bu gün veya yarın büyük bir operasyon Ankara’da olacak, olacak ama nasıl olacak? 
Diye düşünmüştüm, dün başarılı sayılacak bir operasyon oldu…
Pekâlâ, bunu ben fark ettim ya bu işi yapanlar nasıl bunu fark etmediler…
Nasıl 171.000 gram kubar esrar, 891 adet Captagon hap ele geçirildi ve de , (12) şüpheli nasıl yakalandı?
Tatbiki yakalanmalarına sevindim ama bu “bile bile lades” gibi geldi bana…
 Bu başarını arkasında kimler var?
Benim sorduğum görülen işini hakkıyla yapan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü elemanlarını sormuyorum bu “bile bile lades” olgusunu kim plandı veya artık bu iş korkusuzca yapılıyor da benim mi haberim yok?
Bakın, şüphe duymak benim görevim, ve yapılan işlemleri at gölüğü takmadan görüyorum, çerçevenin bir bölümüne bakarak karar vermiyorum…
Her zaman her yede bilhassa bizler ve çocuklarımız için canını dişine takan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü elmanlarına sonsuz sevgim ve saygım vardır,   ne olursa olsun iyi bir operasyondu bu, şimdi bu operasyon her ne surette oldu ise oldu olmasaydı neler olurdu onları biraz yazacağım…
Önce Bazı uyuşturucu maddeleri tanıtmak istiyorum, çünkü bu olgu böyle daha iyi anlaşılacağına eminim
Kötü Kullanım (maddenin veya ilacın görevi dışında yetkisiz kullanma) : Bir ilaç veya maddenin tedavi dışı amaçla ve tedavi kuralları dışında kullanılmasının dertlenmemesi.
Alışkanlık (ilaç kullanımını psikolojik bağımlılık yaparak kullanımını huy haline getirmek) : Doğal veya sentetik ilaç yada sentetik maddeyi sürekli kullanma isteği, psişik bağımlılık yapar.
Tutkunluk (İptila, fiziksel oluşumu bakımından) : Doğal veya sentetik maddelerin sıklıkla kullanılmasına bağlı zaman zaman yada sürekli olan bir zehirlenme olgusunu beraberinde getiri. Maddenin alınması önüne geçilmez bir gereksinim ve zorunluluktur. İnsanı bu olgu için yani bu tür maddeleri almak ve bulmak için vücudu sonu ölüm bile olsa direnç gösterir. İşte Bu yüzden kullanılması gereken miktarlar giderek ölüme kadar artar. Bu maddelerin daha sonra kullanılmadığında yoksunluk belirtileri patolojik ve psikolojik olarak ortaya çıkar. Hem psişik hem de fiziksel bağımlılık artık oluşmuştur. Her ne şekilde olursa olsun maddenin elde edilmesi yönüne bu bağımlı olan kişi her şeyi yapar. Zararlı etkileri hem kişiyi, hem de toplumu yıkımlara uğratır işte Narko-terör olgusu burada ortay çıkar, artık bağımlıya her türlü iş yaptırtılabilir, halifenin gizli ordusu bu olguyu yoldaşı olan vampir başı ile çok iyi organize olarak son 12 yılda yapmış ve buda başarılı olmuştur…
Bu tür maddeleri kullananların madde yoksunluk Belirtileri kısaca şöyledir: Alışkanlık sonucu tutku yapan madde alındığı zaman kaybolan bir dizi psişik nörovejatatif ve fizik klinik belirtiler topluluğu yoksunluğun belirtisidir.
Direnç Artımı (Hoşgörü, tolerans) : Doğal veya sentetik bir maddenin sık tekrarlanan kullanımından sonra o maddeye uyum ve dayanıklılık kazanılır ve daha çoğu istenir veya kullanılan madde değiştirilerek daha kuvvetli madde alım yoluna gidilir. Böylece aynı miktarda kullanıma karşı farmakodinamik etkinin giderek azalması, farmakodonamik etkiyi belirli bir düzeyde tutmak için maddenin miktarının giderek arttırılması zorunluluğudur. Bu zorunluluğu yapmayan bağımlı bu olgu çerçevesinde işte kullandığı maddenin bulunması için ekonomik yönden yıkıma ve olgumuz gereği belirttiğim Narko-terör olgusunu içine düşer ve bu Narko-terör olgusu insanı ölünce ancak bırakır… 
Bir başka yönden direnç Aktarımı : Bir maddeye olan bağımlılıkta ortaya çıkan direncin o maddeye benzeyen güçlü bir diğerinde de kullanımını sağlamaktır. Bilinen olgu alkoloitlerde anesteziklere, trankilizanlara, barbituratlara karşı görülen dayanıklılık ya da az etkilenme şeklinde görülür.
Alkaloit: Bileşimlerinde azot, karbon, hidrojen bulunduran ve çoğunlukla bitki hücrelerinde rastlanan acı lezzetli bazik özellikli organik bileşiklere Alkaloit denir. Bazılarının bileşimlerinde oksijen de bulunur. Bu bakımdan alkaloitler, bileşimlerinde oksijen bulunduran ve bulundurmayanlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Alkaloitler zehirli olduklarından insan ve hayvanlar için tehlikelidirler. Ancak bu maddeler dozajları ayarlanarak, tıpta tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Morfin, kodein, papaverin, nikotin, kinin, striknin, koniin, atropin, kokain, akonitin, alkaloitlerden bazılarıdır. Çay yapraklarında ve kahve tohumlarında kafein alkaloiti, kınakına ağacı kabuklarında kinin, karabüken tohumlarında strikninin, baldıran tohumlarında koniin, güzelavratotu yaprak ve meyvelerinde atropin, Erythroxylum coca yapraklarında kokain, kurtboğaz bitkisinin rizom veya köklerinde akonitin alkaloitleri bulunmaktadır.
İşte bu tür maddelerin kullanımı sonucu Narko-terör olgusu içinde yer alır, bu tür yazılar sıkıcı gelebilir, fakat bunları bilmek demek bilmek demekten daha iyidir, bilinçli olarak bunları bilir isek bilinçli olarak korunmayı da bilir ve geç neslimize bunları kötü alışkanlık olduğunu anlatabiliriz, bilinçsiz olursak bu Narko-terör olgusu içinde bulunan halifenin gizli ordusuna karşı duramayız…
Emniyet güçlerimiz bunları yakalamak için işini yapan kişiler ve kurumlar ne yaparsa yapsın bizler bilinçli olarak onların yaptığı operasyonları takip etmeliyiz…
Çünkü tek başına bırakılan veya yardım verilmeyen Emniyet güçlerimiz bu zorlukların altında ezilmektedir…
Bunu fırsat bilen Halifenin gizli ordusuna bağlı kişiler eskiden olduğu gibi günümüzde yurdun her tarafında hizmet veren Narkotik Suçlarla Mücadele birimlerim içine sızmaktadır ve bu sızıntılar bir nokta önlense bile yine de sızıntılar olmaktadır, bunu sorumlusu da, Halifenin uyguladığı politik yaklaşımlardır…
Saygılar…
Genel Yayın Yönetmeni
Cessur Demirali GÜRSU 

Saygın okurlarım,


Saygın okurlarım,
Geçmiş iki yazı dizimde sizlere halifenin gizli ordusunu bir nebze anlatmaya çalıştım bu hafta bu gizil ordunun yapısal olarak yaptıklarını görünür biçimde anlatmaya çalışacağım…
Bildiğiniz gibi uyuşturucu çok kolay para kazamaya yarayan bir yasa dışı ölüm ticaretidir bunun için arz ve talep çok önemli bir faktör teşkil eder, arzı çoğalmak talebi artırmak için tanınmış kişiler sanatçılar genelde kullanılır, reklamın iyisi kötüsü olmaz çünkü memleketimizde bu yönde eğitim verilmemektedir.
Orta öğretim hatta ilköğretimde henüz uyuşturucu madde eğitimi ve zararlarını öğretecek bir eğitim sistemi yoktur, bu eğitimi veren ülkelerde bile uyuşturucu hızla artmakta iken yurdumuzda hala dini eğitim kisvesi altında bu uyuşturucu olgusu gösterilmiyor, buda halifenin Gizli Ordusuna yarıyor…
Bu nedenle yapılan işlemler arasındaki yapılmayan işlemler yani operasyonlar fazla gösterilmiyor su üzerindeki olaylar medyaya yansıtılıyor…
Bazen olan operasyonlar devlet kurumları tarafından bile gizlenir…
Bizim yetiştirip hayata hazırladığımız gençlerimiz için uyuşturucu büyük felaket getireceğini bilmeniz gerekir, bu bir olgu olduğunu bilmek uyuşturucu savaşını kazanmak demektir, bu olguyu yok saymak ise uyuşturucu savaşı baştan kaybetmek demektir…
İstanbul’da Bir Üniversitesinde olan bir olayı size aktaracağım fakat kişi hak ve özgürlüklerine zara vermemek için adı ve soyadını ve üniversitenin adını yazmayacağım. Çünkü bunu sizleri bilmenize gerek yok, bilmeniz gerek olgular, bu gizli olgunun uyuşturucu ile oluşan ölüm ticareti ve buna bağlı çalışan halifenin ret etmesine veya bunu iyi niyetle düşünürsek bilmemesine  rağmen gizli ordusuna bağlı ölüm tacirleri olduğudur…
Bahsi geçen Üniversite yönetimi bu işi ört pas etmiştir…
AMATEM’de tedavi olan bir genç vardı…
AMATEM’deki tedavi başarılı olduğuna inanıldı…
O genç üniversiteye giderken, üniversitenin yüksek bir bölümünden atlıyor…
AMATEM’den çıktığı ay ile öldüğü ay arasın da 1 aydan az bir süre olduğu halde, adli tıpta yapılan incelemede hiçbir uyuşturucu maddeye vücuda rastlanmadığı iddia edildi…
Bu olayı araştıran ailesine baskı yapıldı, uyuşturucu maddenin en az 6 ay vücutta kalıcı etkisi olduğunu söylese de kimseyi buna inandıramadılar…
Şimdi medyaya bir bakalım korkak medya uyuşturucu konusunda nasıl halkı aydınlatıyor ve halifenin gizli ordusuna nasıl yardım ediyor?
Bu geçtiğimiz hafta Halifenin “Gizli Ordusu -2-“ başlıklı yazımı 22.01.2013 tarihinde yazmıştım, ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen ünlü denilen, halifenin savcısı: Tarkan tedavi edilsin haberini büyük puntolarla yayınladı…
Göreceli kavramda Sanatçı Tarkan'ın uyuşturucu davasında halifenin savcısının mütalaasını açıkladı…

Halifenin Savcısı, Tarkan'ın tedavi görmesini ve denetimli serbest bırakılmasını talep etti…

Göreceli kavramda Ünlü pop şarkıcısı Tarkan Tevetoğlu'nun, Uyuşturucu davasıyla ilgili dikkat çekici bir 23-01-2013 tarihide gelişme yaşandı…

Savcı mütalaasında, Tarkan'ın tedavi görmesi ve denetimli serbest bırakılmasını talep ettiği tüm medya organlarında reyting bakımından yayınladı…

Reyting olan haberde; Uyuşturucu kullanmaktan 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan göreceli olarak sanatçı sayılan Tarkan, ''Hayatın ve şöhretin zorluklarından dolayı bir dönem esrar kullandığımı kabul ediyorum. Pişmanım'' söylevini yapmıştı haberi büyük puntolarla verildi...

BU GÖRECELİ SANATÇI HALİFENİN YÖNETTİĞİ ÜLKEDE UYUŞTURUCU TEMİN ETMEKLE SUÇLANIYORDU…

2010 yılının Şubat ayında düzenlenen ve medyaya gösterilen operasyonda gözaltına alınan Tarkan, arkadaşlarına uyuşturucu temin etmekle suçlanıyordu...

Uyuşturucu olgusu medyaya gösterilen operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan göreceli şarkıcı Tarkan ve 17 kişi hakkındaki iddianame hazırlanmıştı…

Halifenin Savcısının Tarkan'a yönelik suçlamasının karşılığı 1 ile 2 yıl arasında hapis ya da denetimli serbestlik olacaktı…

Şimdi sorular soruları kovalıyor, kişi hak ve özgürlüklerine saygı duyarak sormak zorunda olduğumuz bazı sorular olacaktır…

Uyuşturucu ile mücadele eden güvenlik güçleri ile yasalar arasında acaba anlaşılmayan yanlışlık var mı?

Yasalarda bir boşluk var mı?

Tutuklanan bir sanık hâkim veya savcı psikolog ve de uyuşturucu konusunda eğitim almış mıdır?

Bu savcı ve hakim bir tutuklu sanığı akademik olarak uyuşturucu kullanımı ve bulundurulması için böyle bir eğitim almadan, nasıl, ne sebepten kimlere danışıp, denetimli olarak serbest bırakabiliyor…

Bu göreceli sanatçı Tarkan hakkında çıkan bu tür haberlere üzüldüğünü bir basın toplantısında bildirdi…

Bunun yanında  halifenin yönetimi altıdaki Türkiye’de 24-01-2013 tarihinde medyaya yine reyting olarak  gösterilen Şafak Operasyonu'nda karar: 22 sanığa hapis aldı haberi verildi…

Halifenin yönettiği Türkiye’de, Kastamonu'da 32 sanığın yargılandığı uyuşturucu madde ticaretine ilişkin gerçekleştirilen ''Şafak Operasyonu'' Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki davasında, 22 sanık 5-16 yıl göstermelik olarak sözde ağır hapis cezasına çarptırılırken,  yine göstermelik olarak sözde 9 sanık ise beraat etmiş…

Göreceli göstermelik haberin detayına bakalım; Halifenin yönetimi altıdaki Türkiye’de, Kastamonu’da Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, sanıklar ve uyuşturucu sanık avukatları katılırken,  halifenin güvenlik güçleri geniş güvenlik önlemleri alınmıştı…

Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Duruşmada, uyuşturucu olgusu içinde tanık olarak dinlenen vampir İrfan Ekşi, “kimseden uyuşturucu madde almadığını” iddia ederek, ''Sanıkların çoğu arkadaşım. Sanıklardan Eray, Emrah ve Kamil'le uyuşturucu içtik ama hiçbir şekilde onlardan uyuşturucuyu parayla almadım. Daha öncede ifade vermiştim ama farklı yazılmış'' söylevinde bulundu.

Burada şu söylene bilinir, bizde bir söz vardır, “arkadaşını söyle seni söyleyeyim” denir…

Uyuşturucu olgusu içinde bulunan tanıklardan vampir Samet Boyacı da “kimseden para karşılığında uyuşturucu madde almadığını, daha önceki ifadesinde polislerin kendisine baskı da bulundu” ğunu ileri sürerek, ağzından çıkan kelimelerin aynen yazılmadığını söylevinde bulundu…

Yine Uyuşturucu olgusu içinde olan vampir Orhun Can Yılmaz ise vampir Kamil P'den “uyuşturucu madde almadığını” söylemesi üzerine Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki mahkeme başkanı; ''Daha önceki ifadende Kamil P'den uyuşturucu aldım, temin ettim demiştin. Şimdi neden ifadeni değiştirmek istiyorsun?'' söylevinde bulundu…
Vampir Yılmaz, “polise, baskı altında ifade” verdiği söylemesi üzerine Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki mahkeme başkanı, ''Kim sana baskı yaptı? Allah üzerine yemin ettin. Polisler de mesleğe girmeden önce Allah üzerine yemin ediyorlar, biz de ediyoruz. Siz de burada namus ve şeref üzerine yemin ediyorsunuz. Unutmayın!'' söylevi üzerine vampir Yılmaz, ''Ben bu kadar kişinin içinde konuşmak istemiyorum. Size sadece söyleyeyim'' söylevini yaptı…

Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki Mahkeme başkanının, Vampir Yılmaz'a son kez Vampir Kamil P'den “uyuşturucu madde alıp almadığını” sorması üzerine, ''Fişek diye tabir edilen uyuşturucu maddeyi Kamil P'den aldım'' Söylevinde bulundu…

Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki Mahkeme başkanı uyuşturucu tanıkların dinlenmesi üzerine kısa bir ara verdikten sonra;  uyuşturucu madde ile ilgili olguda sanıklardan İ.C.S, 16 yıl 8 ay, E.İ ve T.Y. 15'er yıl, O.K, E.K, U.Ü, H.S, M.K ve Ü.A ise 10'ar yıl göstermelik olarak hapis cezası verildi…

Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki Diğer uyuşturucu madde için tutuklanan sanıklardan, M.Y, M.A, R.E.Y, K.P, E.K, T.Ş, U.K.S, B.Y, Ö.F.Ö, G.Y, O.Y, M.K. ve M.S de 5'er yıl göstermelik ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı…

Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki uyuşturucu Sanıklardan 8'i beraat ederken, 1 kişinin ise sözde bulunamadığı için yargılanamadı…

Halifenin yönetimi altındaki Türkiye’de bulunan İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü(KOM) ekipleri, İstanbul, Ankara, Kastamonu ve Çankırı illerinde operasyon kararı alındı…

Ekipler, Halifenin cumhuriyet savcılığından alınan izinler doğrultusunda daha önceden belirlenen adreslere eş zamanlı 'şafak operasyonu' yaptı…

Görevlerini yapan Yaklaşık 120'den fazla polisin görev aldığı operasyona özel harekat timleri de destek verdi. Yalnız bunu sonucunu biliyorlardı, onlar yakalasa bile Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzeninde dışarı çıkacaklardı…

Yapılan operasyonlar sonucu 72 kişinin 'uyuşturucu madde satmak, temin etmek, nakletmek, bulundurmak ve kullanmak' suçlarını işledikleri iddiasıyla gözaltına alındı…

Uyuşturucu madde olgusu altında tutuklana vampirlerin İfadelerin alınması ardından gözaltına alınan 21 kişi, tutuklanma talebiyle Halifenin denetimi altıda olan hukuk düzenindeki adliyeye sevk edildi…

Uyuşturucu madde olgusu altında tutuklana vampirler arasındaki Şahıslardan 2'si serbest bırakılırken 19'u tutuklandı…

Uyuşturucu madde olgusu altında yapılan Operasyonlarda, söylediğine göre 221 gram kubar esrar maddesi, 151 gram toz esrar maddesi, 4 kök Hint keneviri, 2 gram kenevir tohumu, 6 çarşaf tabir edilen esrar içiminde kullanılan kağıt, 57 gram Bonzai, 10,6 gram Jameican, 45 uyuşturucu hap ele geçirilmiş…

Uyuşturucu madde olgusu altında tutuklana vampir Şahısların Ankara ve İstanbul'dan temin ettikleri esrar, kimyasal içerikli uyuşturucu madde ve hapları Kastamonu'ya getirerek pazarladıkları kayıtlar geçmiş…

25-01-2013’de Yine bu seferde yukarıda belirtiğim gibi ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen yine ünlü denilen; Ünlü oyunculara şok narkotik operasyonu yapıldı…

25-01-2013’de Narkotik operasyonu kapsamında, aralarında göreceli ünlü oyuncular Cemal Hünal, Çağatay Ulusoy ve şarkıcı Cenk Eren’in de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına aldı.
Bu seferde Halifenin yönettiği ülkede Narkotik operasyonu kapsamında, aralarında ünlü oyuncular Cemal Hünal, Çağatay Ulusoy ve şarkıcı Cenk Eren’in de bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına aldı.

Halifenin yönettiği ülkede İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele ekipleri yapılan operasyonda aralarında şarkıcı Cenk Eren, dizi ve sinema oyuncusu Çağatay Ulusoy, Cemal Hünal ve Gizem Karaca'nın da aralarında olduğu 30'dan fazla kişi gözaltına alındı.

Uyuşturucu operasyonu olgusu içinde gözaltına alınanlar arasında bazı tiyatro oyuncularının da olduğu biliniyor…

Okurlarım,

Fazla detaya girmek istemiyorum çünkü yukarıda söylediğim gibi ünlüler ile uyuşturucu bir araya gelince reklam oluyor ve reklamın iyisi kötüsü olmuyor…

Bakınız yılar önce yine böyle olgular oluyordu, şimdiki zamanda yani 13 senede bu olaylar daha çoğaldı çünkü halife iktidara gelmek için bilse de bilmese de bu uyuşturucu olgusuna ihtiyacı vardı, gizli ordusunu ancak böyle besliyordu buda Narko-terör olgusunu olmasına yardımcı olmuştur…

Ülkemizde olduğu gibi Terörizm, dünyada sadece belirli bölgelerde olduğu gibi görülen büyük şehirlerde veya sahil kentlerinde oluşan lokal bir problem olmadığı bilinmelidir…

Bütünüyle dünya coğrafyasında görülmüş ve görülmekte olan bir terör adıyla anılan olgu insanlık problemi olarak kabul edilir…

Böylelikle terörizm sadece sınırları olarak ülkelerin sorunu değil, tüm dünyanın ortak sorunudur. Bu sorundan yararlanmak isteyen, koku ile bazı ülkeleri boyundurukları altına almak isteyen diğer devlet ve kurumlarda şimdiki zaman diliminde bulunmaktadır…

Her zaman Vampir Terör örgütleri, tipik olarak kar amaçlı kurulmuş örgütler değillerdir…

Göreceli olarak  görünüşte ve oluşumunda daha çok siyasi, ideolojik, dini amaçlarlar,   faaliyetlerini sürdüren kişi ve bağlı buldukları kurum ve kuruluşlar şimdiki zamanda istihbarat örgütleri ile iç içe geçmiş girift bir yumak içinde yapılan operasyonlarının, ülkemizde görüldüğü gibi bölmenin ve bölünme için yapılan operasyonların yapısal zincirin halkasıdır…

Bu operasyonlar gerekirse operasyonların başarıya ulaşması için şiddet, korkutma ve yıldırma yöntemlerine başvuran vampir örgütleri kontrol etmek güç olsa da imkânsız değildir, çünkü kontrolsüz güç güç değildir…

Şimdiki zaman diliminde görülmüştür ki; gün geçtikçe vampir terörist faaliyetler ile organize suç faaliyetleri benzerlik göstermeye başlamışlardır. Çünkü birçok olayda, vampir teröristlerin karar merkezli gruplar gibi hareket ettikleri gözlemlenmektedir. Dünyada bunun birçok örneklerine rastlanılmaktadır…

Vampir Terör örgütleri ellerinde bulunan kara paranın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının yöntemleri ve yeteneklerinden son derecede bilinçli olarak faydalanmaktadır.

Şimdiki zaman diliminde vampir terörist örgütleri finansmanlarını esas olarak başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere yurdumuzda ve dünyada illegal faaliyetlerden elde ettikleri bilinmekte olup, üzerine yeterince durulmadığı ve de ülkemizde halifenin yönetimi altındaki güvenlik ordusu tarafından üzerine gidilmemekte olduğu bilinmektedir…

Bu bilinen olgunu gösterilmemesinin nedeni ise halifenin görülen yasal güvenlik ordusu ile gizli ordusu arasında para alışverişi olması bu olguda siyasi işlerinin daha kolay yürümesidir…

Narkotik yani uyuşturucu ile mücadele normalde tek yasal güvenlik kuvvetleri ile olmadığı ve eğitimin; ilk, orta, yüksek, eğitim veren kurumlarda akademik olarak verilmesi gerektiği bilinmektedir...

Buna göre ülkemizin işi daha zordur çünkü ülkemiz normal bir ortamda yönetilmiyor, o nedenle gençlerimize bilinçli olarak biz eğim vermeliyiz, yoksa çok geç kalmış olabiliriz…

Bu eğitim gençlerimize verilmez ise , hiçbir güvenlik kuvvetleri başarılı olamaz, kısaca “havanda su dövmeye” benzer mücadele ortamı göstermelik olarak oluşur, bu eğitimi veren ülkelerde bile bu eğitim akademik yönden verilmesine rağmen yeteli olmadığı biliniyor, çıkar ve siyaset uğruna dünyada ve ülkemizde nice gençlerimiz ölüyor, işte bunları Narko-terör olgusunda iyi düşünmemiz ve bu olgunun yalnız ünlülere ait bir reyting aracı olmadığını magazinsel olmadığını bilmemiz gerekir, bu olgu yaşam ile ölüm arasındaki kısa bir filim sahnesi olmadığını geçek olduğunu, sonunu ölüm olduğunu bilmemiz ve bildirmemiz gerekir…

Bu vampirlerin yaptığı işlev, bizdeki PKK terör örgütünün finansmanını hangi yoldan sağladığını bilinmektedir, örgütün sözde ideolojisine ve kendi çapına göre değişkenlik gösterdiği alanlara bakarak kurduğu sistemi görebiliriz, bu sistemi bakış açımızı genişlettiğimiz ölçüde at gözlüğü takmadan artık net olarak görmemiz mümkündür, ya faktörle bu sistemin yürümesini büyük ölçüde sağlar, bu yan faktörlerden biri ise halifenin gizili ordusudur, bu ordu siyasal yönden halifenin dış ve iç bağlantılarını kontrol eden yegâne unsurdur, illegal yapısal ortama sahip olan bu sistem, bir illegal sistem olarak ülkemizde ve dünyada beli bir yere sahiptir…

BM bakış açısına göre yıllık küresel getirisi yaklaşık 500 milyar doları bulan uyuşturucu kaçakçılığı, her suç organizasyonu için olduğu gibi, vampir terörist organizasyonlar için de çok cazip bir finansman kaynağı olduğu BM tarafından gözlenmektedir.

Bu gözlemler rapor halinde tüm ülkelere geçmişte verildiğini bilerek, davrana BM yine de ülkemizdeki bu illegal yapıya ülkemizde ve yut dışında müsemma gösterilmesi ayrı bir tartışma konusu olarak yıllardır gündemdedir…

“BEERS Rand, The Worldwide Connection Between Drugs and Terror/Washington DC.” Verilen bilgiye göre; Geçtiğimiz yıllarda bazı devletler terör örgütlerini finansal olarak desteklemiş, silah, doküman, eğitim, lojistik yardımında bulunmuş ve söz konusu organizasyonlara topraklarını kullanma izni vermiştir. Ancak özellikle 11 eylül sonrasında terörist organizasyonların finansal kaynaklarının uluslararası alanda yoğun bir inceleme altına alınması ve terörizmi destekleyen ülkelere karşı kınama kampanyası başlatılması neticesinde örgütler kendilerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere diğer bir çok illegal faaliyetlere yönelmişlerdir.
Yine dikkat çeken bir bilgi ise; Ayrıca terörist organizasyonları destekleyen sivil toplum kuruluşlarının mali yardımlarını kesmesi ve uluslararası alanda terörist organizasyonların mal varlıklarına karşı etkili yasal önlemler alınması da, terör örgütlerinin önümüzdeki dönemlerde uyuşturucu kaçakçılığına daha fazla karışması sonucunu da beraberinde getirecektir.

“TRANSNATIONAL INSTITUTE, Afganistan, Drugs and Terrorism (December 2002 Amsterdam)” on bir yıl önce bu bilgide verilmişti işte o bilgi; Terörist örgüt mensupları ile uyuşturucu kaçakçıları arasında sürekli bir ilişki mevcuttur. Bu ilişkiler, terör örgütleri tarafından, uyuşturucu kaçakçıları için gerekli imkân ve olanakları sağlamadan başlayarak, doğrudan uyuşturucu kaçakçılığıyla iştigal etmeye kadar varmaktadır. Dolayısıyla, bu ilişkiden her iki tarafta yararlanmaktadır. Uyuşturucu kaçakçıları teröristlerin örgütsel yapılanma yöntemleri, silah tedarikleri ve gizli örgütlere giriş imkânlarından yararlanmaktadır. Terörist örgütler ise, uyuşturucuyu bir gelir kaynağı olarak kullanmakta ve elde edilen kara paranın aklanmasında uyuşturucu kaçakçılarının yöntemleri ve yeteneklerinden azami derecede istifade etmektedir. Uyuşturucu kaçakçıları ise terörist organizasyonlar tarafından kontrol edilen büyük alanlarda onlarla işbirliği yapmaları halinde güvenle hareket edebilmektedir.

Fakat ülkemizde halifenin kurduğu parti ve kabine vardı. Henüz daha devlet yönetimini bilmeyen ve herkese saldıran bu kabine ve yönetim alanlarının içine sızmak çok daha kolaydı, çünkü agresif olan hele din duygularını sömüren ve bölmenin ana temasını oluşturun halifenin yönetimi altıdaki hükümeti bu konuda yönetmek çok kolaydı…

Biraz geriye dönüp bilgileri olgumuz içinde irdeleyelim; vampir Terörist örgütler günümüzde olduğu gibi geçmişte, örgütün vampir uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerini mümkün olduğunca halkımızdan ve toplumundan gizlemekte başarılı olmuşlardır…
Uyuşturucu kaçakçılığı tüm toplumlar tarafından bir insanlık suçu olarak kabul edildiğinden bunları yöneten istihbarat servisleri kurdukları düzendeki hükümeti zora sokmamak için yapılan senaryolarda vampir örgütün imajını zedelemekte ve senaryo icabı propaganda faaliyetlerinin başarısızlıkla sonuçlanması için göstermelik olgular yılladır ülkemizde gösterilmektedir…
Uyuşturucu kaçakçılığı aynı zamanda vampir örgüte destek sağlayan ülkelere de olumsuz bir imaj bırakmakta senaryonun başka bir aşaması idi…
Söz konusu ülkeler ülkemizde olduğu gibi vampir terör örgütlerini desteklerken çekimser davranmakta olması senaryonun başka bir olgusu olmuştur…
Uyuşturucu faaliyetlerine karışan ülkemizde bulunan vampir örgütler uluslararası kamuoyunun bir süre için, kısaca bölünme olgusu oluşmadan desteğini de kaybetmemek için değişik türde oyalıyıcı senaryolar yapmışlardır ve de bu senaryolar sayesinde çok başarılı operasyonlara imza atan dış istihbarat servisleri ülkemizde beli bir orada yer ve imkan sağlamıştır…
Türkiye geçmişte ve günümüzde vampir terör örgütlerinin eylemlerine hedef olurken bunları arasında uyuşturucu ticareti yapan kişiler belirlenmeden ört pas edilmiştir, sebebi bilinmeyen saldırıların ardından bu uyuşturucu operasyonları da bulunmaktadır…
Fakat bunların hepsi terörist saldırı olarak belirlenmiştir ve öyle halkımıza ve dünyaya gösterilmiştir, bazen olgular öyle olmuşturki öldürülen kişiler kahraman olarak lanse bile edilmiştir…
Başarılı sayılmasa bile yukarıda belirttiğim şekilde “havanda su dövmek” gibi yürütülen mücadeleler neticesinde, vampir terör örgütlerinin uyuşturucu madde kaçakçılığının her safhasında (imalat/ taşıma/ aracılık/ satış/ sokak satıcılığı v.b.) yer alarak finansal destek sağladıkları bir ölçüde tespit edilmiştir…
Yukarıda belirtilen tespitler yetirince halkımıza verilmemektedir ancak uyuşturucu görsel olarak; ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen yine ünlü kişiler göz altına alındığı zaman uyuşturucu olgusu görünür hale getiriliyor, buda diğer yapılmış veya yapmamış operasyonları göstermek için ülkemiz şimdiki zamanda ulusal ve yerel medyasında görsel olarak gösterilmektedir…
Vampir PKK-KONGRA-GEL-KADEK vampir terör örgütünün uyuşturucu suçlarına karıştığını uluslararası raporlar bile olduğu halde bunu hâlâ magazin programları içinde magazin olarak medya vermektedir…
Türkiye’de bilinen gerçekleştirilen uyuşturucu madde operasyonlarında yakalanan şahısların ifadeleri, terör örgütleri ile bağlantılı suç kayıtları, örgüte ait sığınak/hücre evlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeler ve dokümanlardaki uyuşturucu alış verişinin para kayıtları açıkça at gözlüğü takmayanlar tarafında görülmüştür…
Halifenin kurduğu partinin iktidarda olduğu zamanlar ve ilesinde; 2002 ve 2006 yılları içerisinde Türkiye’de yapılan ve daha sonra halifenin gizli ordusu tarafından engellenen operasyonlarla da vampir PKK-KONGRA-GEL-KADEK vampir terör örgütünün, uyuşturucu kaçakçılığı yapmaya devam ettiği görülmüştür, ve de bu trafik göstermelik operasyonlar yapılsa bile açıkça devam etmektedir...
Vampir PKK-KONGRA-GEL-KADEK vampir terör örgütünün de uyuşturucu madde kaçakçılığı yaptığı, halifenin sayın dediği ve son olarak hakkında iyi şeyler düşündüğü vampir başı Abdullah ÖCALAN, Şemdin SAKIK gibi örgütün yakalanan eski en üst düzey vampir yöneticileri tarafından bizzat  itiraf edilmiştir.

Halifenin sayın dediği ve son olarak hakkında iyi şeyler düşündüğü vampir başı Abdullah ÖCALAN İmralı adasında yargılanırken Mahkeme Başkanının sorusu üzerine, “örgütün parasının 200 milyon dolar civarında olduğunu” söylemiştir. Vampir Örgütün uyuşturucu ticareti yapıp yapmadığı şeklindeki soruyu yanıtlarken de halifenin sayın dediği ve son olarak hakkında iyi şeyler düşündüğü vampir başı Öcalan, “örgütün uyuşturucu kaçakçısı ailelerden para tahsilatı yapıldığını, sınır bölgelerinde gerçekleşen kaçakçılık olaylarında, komisyon adı altında örgüte para temin” edildiğini ifade etmiştir.
Şimdiki zam diliminde halifenin örgütlendiği TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve beraberindeki heyet Diyarbakır Cezaevi’nde mahkûmlarla görüşürken, Şemdin Sakık’la da bir görüşme yapmışlardır. Vampir Sakık, günümüze de ışık tutan şu çarpıcı bilgileri aktarmıştır: “Bizim paramızın kaynağı uyuşturucu kaçakçılığındandı. Türkiye-Orta Doğu eksenindeki uyuşturucu kaçakçılığından PKK ve Apo, hep önemli pay aldı. Bu paralarla da silah satın aldık.” Demişti..
Evet, bu ifadeler şimdiki zamanda unutulmuş olacak ki, halife baş tacı edilmiştir, vampir terörün sonlandırılması için vampir başı ile diyalog kuruluyor, unutmak kolay şey değil mi okurlarım?
Bilinç veya iyi niyetle söylemek gerekirse bilinçsiz olarak bu ölüm tacirlerinin politikalarına destek veren halifemiz, yine iyi niyetimle söylüyorum ki, dilerim düşmanlarımın ve vampir dediğim kişi ve grupların başına böyle bir uyuşturucu kullanım işi gelmesin…
Şimdilerde halife kanser olduğu için beyaz ekmeğe karşı kampanya başlattı, çevresinde biri uyuşturucu yolu ile ölürse, demek ki, o zaman uyuşturucu kullanımına karşı kampanya başlatacak, yazık ve yazık bu millete...
Yapılan operasyonlara ve bina bağlı yapılan tahkikatlar göre ve alınan bilgiler geçmiş yıllarda; vampir PKK-KONGRA-GEL-KADEK vampir terör örgütünden başka ASALA, TKPL/ML ve DHKP/C gibi yine yardımlaşarak ölüm tacirliği yapan ve düşmanım düşmanı beni dostum denilen vampir terör örgütlerinin de faaliyetlerini finanse etmek amacıyla uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını gözlenmektedir…
1980’li yıllardan başlayarak günümüze yansımaları gelen, Türk Yurtdışı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile dikkat çeken ASALA vampir terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyuşturucu kaçakçısı olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendiği, CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ilişki içerisinde olduğu geçmişte gözlenmekte idi.
Vampir DHKP/C örgütünün de, faaliyetlerini devam ettirebilmek için yasadışı yollardan gelir temin ettiğinde geçmişte gözlenmekte idi bular biline biline halifenin yaptığı işlemler gizlenmekte ve gizli ordusu bunu hâlâ bu gizli işlemlerini  sürdürmektedir…
Vampir örgütün uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı, örgütsel ilişkileri ve alt yapısını kullanarak bu yolla büyük paralar ve siyasi güç elde ettiği gözlenmektedir.
18.04.1995 tarihinde İstanbul ilinde yurt dışına çıkma hazırlığı içinde bulunan vampir DHKP/C örgüt mensupları haberlere yansıyan 10 kg. eroin ile birlikte yakalanarak göz altına alınmışlardı.
Devam eden operasyonel çalışmalar ve şahısların sorgulanması sonucu uyuşturucunun yurt dışına pazarlanarak örgüte gelir temin edileceği ve bu durumdan vampir örgüt üst düzey kadrosunun da haberdar olduğu gözlenmiştir.
Halifenin dış istihbaratlar ve bağlı o zamanlar bulunduğu parti tarafından İstanbul’da siyaset alanında yetiştirilmedi sırasında, Mersin ilinde 22.09.1998 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu 602 kg. 603 gr. kokain maddesi ele geçirilmiş olup olayla ilgili olarak 8 sanık göz altına alınmıştı…
Olayın birinci sanığının vampir THKP/C DEV-YOL örgütünün Adana İl Genel Sorumlusu olduğu, ikinci sanığın, vampir THKP/C DEV-YOL örgütünün üyesi, üçüncüsünün vampir Zaza Kadir kod adıyla vampir THKP/C DEV-YOL örgütü mensubu olduğu, vampir THKP/C DEV-YOL örgütüne ait silahları naklederken tutuklandığı gözlenmişti.
Buna göre siyaset olgusu perdeleme yaparak uyuşturucu tacirliği yapıldığı belirlenmişti, ve bu senaryoyu istihbarat örgütlerinin Türkiye’yi bölme planları arasında olduğu da gözlenmişti…
Ulusal Güvenlik Kuvvetlerince vampir PKK-KONGRA-GEL-KADEK, vampir ASALA, vampir TKP/ML ve vampir DHKP/C terör örgütleriyle bağlantılı olduğu o yılarda belirlenmişti, fakat bunun dış istihbarat teşkilatlarının bir senaryosu olduğu o yılarda göz ardı edilmişti…
1984 yılından yapılan açıklanan günümüze yansıyan toplam yaklaşık 343 uyuşturucu madde kaçakçılığı olayına ilişkin istatistikler aşağıya çıkarılmıştır.
 Açıklanan fakat şimdiki zaman diliminde  bu bilgileri 1000 çarpmak gerekir…
· OLAY  yaklaşık 343
· EROİN yaklaşık 3741 kg
· ESRAR  yaklaşık 21392 kg
· KENEVİR yaklaşık 2.484.003 kök 2127 kg
· BAZMORFİN yaklaşık 4305 kg
· ASETİK ANHİDRİT yaklaşık 26190 kg
· KOKAİN yaklaşık 710 kg
· AFYON SAKIZI yaklaşık 8 kg
· EROİN ARTIĞI yaklaşık 19 kg
· SENTETİK TABLET yaklaşık 297.412 adet
· SODYUM KARBONAT yaklaşık 1080 kg
· İMALATHANE yaklaşık 2 adet
Bize geçmişten günümüze yansıyan bu bilgilere bakarak, terörizmle mücadelenin tek yönlü olarak magazin medyasının sunduğu gibi yapısal ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen ünlü denilen kişileri göstermek ile  yapılamayacağı gibi, uluslar arası uyuşturucu kaçakçılığı da tek taraflı mücadele edilemeyecek kadar terör ile birbiri ile ilişkili hale gelmiştir…
Bu bakımdan ülkelerin, meseleyi sadece bir tarafından ele almaları etkin bir mücadele için yeterli olmadığı artık bilmeliğiz…
Özellikle, Türkiye’nin üzerinde bulunduğu sosyolojiktik coğrafyada bulunan önemli uyuşturucu rotaları kullanılarak, Afgan kaynaklı uyuşturucular Avrupa ülkelerine ve hatta Amerika ve kanada gibi ülkelere kaçırılmaktadır…
Türkiye, bölgesinde gerek mücadele gerekse eğitim alanında iyi bir örnek oluşturmaktadır…
UNODC uyuşturucu raporlarına bakıldığında Türkiye’nin tüm AB üye ülkelerinin toplam yakalama miktarının tamamına yakın eroin yakaladığı gözlenmektedir...
Bunun yanında, UNODC ile işbirliğinde kurulan Uyuşturucu ve Organize Suçlara Karşı Türkiye Uluslar arası Akademisi (TADOC), birçok bölge ülkesi ve Türkiye’nin ikili anlaşması bulunan diğer birçok Dünya ülkesi için olumsuz yönde yapılan işlemler için eğitim sunmaktadır.
İşte burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken konu, vampir terör örgütlerinin tüm ülkelerce vampir terör örgütü olarak tanınması, vampir terör faaliyeti gösterdikleri ülkeler dışında kalan ülkelerde değişik dernek, vakıf benzeri yapılanmalarla barınmalarına izin verilmemesi ve bu alanda uluslararası işbirliği gösterilmesi son derece önemlidir…
Uyuşturucu ve vampir terör birbirinden ayrılmaz parçalanmaz yapışık kardeşlerdir, bu kardeşleri birbirlerinden bir operasyon ile ayırırsanız yaşama şansları olmaz, ayırmadan ayrı olgular gibi savaşmakta bu Narko-terör olgusuna zarar veriri… Global bir mücadele için, her iki alanda da yakın işbirliği gerektiği artık bilinmelidir, bu bilinen ve bilinmezlik olgusu halka ayrıntılı bir şekilde akademik olarak aktarılmalı ve bunu yapısal olarak bağlantılarının okullarda ders olarak verilmesi gerekir…
Saygılar…
Genel Yayın Yönetmeni…
Cessur Demirali GÜRSU
Bölüm Sonu

Pazartesi, Şubat 11, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -5-


Saygın okurlarım,
Biliyorum, yazıyorum, yazacağım, belki bunu okuyan olmayacak,  belki de okuyan sıkılacak, yazının tamamını okumadan başka sitelerdeki haberlere bakacak, kendine göre yorum yapacaklar olsa bile susacak, bu yazılar gerçek, gerçekleri görmeyenler bu neymiş diyecekler fakat ben yine de yazacağım..
Evet,
Bu gün şunu bilin Avrupa Birliği ülkelerinde tam olmasa da uyanmaya başlıyor, bu uyanışa azda olsa arkadaş bulmaktan başka işleri olan sosyal medya destek veriyor, bu uyanış yayıldığı zaman insanlık kurtulacaktır…
Halifenin yönetimi altında bulunan ve bu siyasi oluşumu çoğunlukla destekleyen öbür taraftan düşünmeyi az çok Türk Halkından daha iyi bilen Avrupa Birliği ülkelerinde oluşan olgu çerçevesinde, Türkiye’ye kaşı tutundukları politik ve sosyo-politik oyunlarının kısaca senaryolarının sonucu olarak gençlerinin zehirlendiğini fark ediyor gibi bir görüntü sergiliyorlar…
Bunu fark etmeyen tek kişi bizim halife ve onun gizli ordusu tarafından yapılan işlemler sonucu bu vampir terör örgütünü artık sorguluyorlar, bu aslıda büyük bir aşama ama geç kaldılar…
Europol, Vampir terör örgütü PKK'nın Avrupa Birliği ülkelerinde yılda 20 milyon Euro dolayında gelir getirdiği tahmin edilen vampir Narko-terör suç faaliyeti içinde bulunduğunu geçte olsa sosyal medya yolu ile bildirdi...
Europol'a göre Avrupa'da 15-64 yaşları arasında esrar denediği ya da kullandığı tahmin edilen 80 milyon 500 bin kişi bulunuyor bilgisini veriyor ve bizim sosyal medya bunu yayınlıyor, kötünün iyisi olarak buda geçte olsa bir aşamadır…
Ölüm tacirlerini tarafından bağımlılık yaptığı kişiler rakam, çağ, nüfusunun yüzde 23.7'sine karşılık geliyor bilgisi veriliyor…
Halifenin gizli ordusunun hâkimiyeti altında bulunan Türkiye’de yakalanan eroinde dünya ikincisi, esrarda ise
Avrupa birincisi konumunda bulunduğu artık kanıtlanmış bir olgudur...
Europol, "Türkiye büyük nüfusa sahip ve esrar için önemli bir piyasa oluşturması ihtimal dâhilinde, fakat yakalananların ne kadarının ulusal taleple ilgili olduğu kıyaslamasına olanak sağlayacak veri yok. Ancak Türkiye kendi iç piyasası dâhil Avrupa'daki reçine esrar tüketimine hizmette bir rol oynayabilir"  bilgisini veriyor, verdiği bilgi yorumu olmasına rağmen geçekleri yani son 12 yılda oluşan veya ülkeyi bölmek için oluşturulan halifenin gizli ordusunu işaret ediyor…

AB 'deki yasadışı uyuşturucu ticaretinin kapsamlı şekilde incelendiğini belirten Europol,   "AB Uyuşturucu Pazarı Raporu", Europol "Stratejik Analiz" dizisi içinde bu Halifenin gizli ordusunu işaret eden bilgileri politik bir üslupla yayımlandı…
Yayınlanan rapor üretim, tüketici piyasaları, Narko-terör örgütü içinde oluşan kaçakçılık, organize suç ve ülke yönetimlerinin mücadelesini, eroin, kokain, esrar, amfetamin, metamfetamin, ekstasi ve yeni psikoaktif maddelerle birlikte değerlendiriyor, uyuşturucu pazarının görünümünü rakamlarla ortaya koyuyor.
Raporda tüm Avrupa ülkeleri olduğu gibi, Halifenin Yönettiği Türkiye hakkında Halifenin gizli ordusu olgusunda saptamalarda da bulunuluyor…

Narko-terör olgusu içinde halifenin gizli ordusunun yoldaşı olan vampir PKK raporuna bakacak olursak: 
Yayınlanan raporun "AB uyuşturucu piyasası Narko-terör kapsamı içinde  terörizmi finanse ediyor mu?"  başlıklı bölümünde Halifenin ve halifenin ve dış istihbarat servislerini desteklediği halifenin gizli ordusunun yoldaşı olan PKK hakkında şöyle bilgiler veriliyor:

"Kürt ayrılıkçı hareketi Kürdistan İşçi Partisi (PKK) AB'den yılda 20 milyon Euro dolayında gelir sağladığı tahmin edilen Narko-terör olgusu altında suç faaliyeti içindedir. PKK sık sık uyuşturucu kaçakçılığı içinde olmakla suçlanmıştır. Tanınan çeşitli PKK üyeleri uyuşturucu kaçakçılığı olaylarına karışsalar da örgütün kendisini bu kaynaktan finanse ettiğini kanıtlamak, paranın AB sınırları dışında izlenmesinin güçlüğünden dolayı daha zordur. Bununla birlikte Türk yetkililer PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını güçlü şekilde savunmaktadır. Elde edilen istihbarat aynı zamanda Sri Lanka'daki Tamil Kaplanları'nın da Avrupa'da uyuşturucu kaçakçılığından para elde ettiğini ortaya koyuyor." 
Bilgisi politik bir yazım ile sosyal medyada bildirildi, bu tespitler doğru, ama bilip bilmezlikten geldikleri politik olarak Avrupa Birliği ülkelerinin de içinde bulunduğu ve destek verdiği Halifenin gizli ordusunun Türkiye’yi bölmek için yasal olarak Türk güvenlik kuvvetlerinin içine sızdıkları ve bu sızıntılar sayesinde bazı operasyonların tam manası ile anlamlı bir şekilde yapılamadığını politik olarak bildirememişlerdir… Ama bu olgu insanlık suçudur bunu da Europol’un algılamaları geren olgulardan biridir…

AB'DE 15-64 YAŞ NÜFUSUN DÖRTTE BİRİ ESRAR DENEMİŞ YA DA KULLANMIŞTIR…  
Yayınlanan rapora göre;  Avrupa'da 15-64 yaşları arasında esrar denediği ya da kullandığı tahmin edilen 80 milyon 500 bin kişi bulunuyor. Rakam çağ nüfusunun yüzde 23.7'sine karşılık geliyor. 108 bin kişi esrar bağımlığı için tedavi görüyor. AB'de 2011'de 514 ton reçine esrar, 146 ton bitki esrar yakalandı. Yaş aralığı 15-24'e düştüğünde esrar kullananların sayısı ise 18 milyon oldu. 
Avrupa'da eroin kullanan kişi sayısının ise 1.4 milyon olduğu belirtildi.
Bu kişilerden 186 bin 228'i eroin bağımlılığı tedavisi görüyor.
AB'de 2011'de 12 ton eroin ele geçirildi.

Yayınlanan yine o rapora göre; Avrupa'da 15-64 yaş arası kokain deneyen ya da kullanan kişi sayısı 15 milyon 500 bin olarak açıklandı.
Kokain bağımlılığı nedeniyle tedavi görenlerin sayısının 63 bin 707 olduğu Yayınlanan rapora göre bildirildi.

ÇARPICI BİR OLU DAHA, DÜNYADA ELE GEÇEN EROİNİN YÜZDE 16'SI TÜRKİYE'DEN GELİYOR
Olgumuz içinde olan Raporda uzun yıllarda olduğu gibi 2010'da da İran'ın dünyada en fazla eroini ele geçirilen ülke konumunda olduğu raporda belirtildiğini sosyal medya tarafından açıklandı…
İran'da ele geçirilen 27 ton eroinin dünyada yakalanan toplamın yüzde 33'ünü vurgulayan raporda; İran'ının ardından  ikinci olarak halifenin gizli ordusunun kontrolü altındaki Türkiye'nin izlediği, halifenin yönettiği Türkiye'de ele geçirilen 13 ton eroinin dünyadaki rakamın yüzde 16'sına karşılık geldiği, bunları ardından üçüncü olarak da ABD’nin hep suçladığı ve uyuşturucu pazarında taktim ettiği Afganistan'ın ise 9 tonla yakalanan küresel miktarın yüzde 11'ini temsil ettiği tespit edildi. 
Şimdi sorabilirsiniz “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” rapora devam edelim; rapora göre 2010'da eroinin Afganistan'dan Batı Avrupa'ya İran ve halifenin kontrolü altında bulunan Türkiye üzerinden kaçırıldığı tarihi "Balkan Rotası"nda yer alan ülkeler dünyada uyuşturucunun en fazla yakalandığı bölgeyi oluşturuyor. Batı Avrupa ve Rusya'daki eroin yakalamalarında son yıllarda azalma görülüyor.
Uyuşturucu dağıtım merkezi Halifenin gizli ordusu sayesinde son 12 yılda Türkiye olmuştur…  
Bu tespiti algılayan ve at gözlüğü takmadan fotoğrafa bakanlar şunu görüyorlar ; 2010 yılından itibaren Türkiye’de oluşan siyasi oluşum sayesinde Halifenin gizli ordusunun Türkiye’ye hakim olması nedeni ile ve de  bölünme olgusunun fazlalaştığı şimdiki zamanda, halifenin yoldaşı olan Narko-terör olgusu içinde bulunan vampir başı ile samimi olması, işte Narko-terörün ana vatanı Türkiye olmuştur…

Avrupa'da ele geçen eroin 1990'ların ortalarından itibaren düştü. 2005-2010 arasında yakalama rakamı, yılda 50 bin ile 55 bin, olay arasında sabit olsa da 2011'de yılda 45 bin vakaya indi. AB'de ele geçirilen eroin miktarı 1995'teki 5 tondan, tüm zamanların en büyük miktarı olan 12 tona 2001'de ulaştı, ancak düşüş yaşanıyordu. Raporda düşüş eğiliminin önemi olarak gösteriliyordu, 2001-2010 arası ele geçen eroin miktarının üç ila dört kat arttığı ve ülkeyi Avrupa'da en fazla eroin ele geçirilen ülke yapan halifenin değişen eğitim politikaları içinde halifenin gizli ordusunun denetiminde olan Türkiye'deki eğilimle zıt durumda bulunduğu belirtildi. Ancak hem AB hem halifenin yönettiği Türkiye'de 2010 ve 2011'de önemli miktarda madde yakalandığı rapor edildi.
Bu olgu bakıldığında güzel görüne bilir bu yakalanan önemli miktar olduğu kadar önemli bir miktarı dünya piyasasına yayılmıştır, ve para transferi yolu ile zenginlikler din sömürüsü altında sözde oluşmuştur…
Türkiye'de eğilimin bu şekilde tersine dönmesinin hem kaçakçılık akışında hem de kolluk faaliyetlerindeki değişiklikleri yansıtabileceği politik olarak vurgulanmıştır.

2000-2005 arası Halifenin yönetimi altında bulunan Türkiye'de 19 ton morfin yakalandı.
2006-2010 yılları arasında ise yakalanan oran 1 tona düştü.
Tekraren yazıyorum yakalananlardan çok yakalanmayan madde transfer edilmiştir, çünkü bu bilgiler psikolojik olarak rahatlamayı sağlarken diğer yandan bunu en az 15 katı transfer edilmiştir…
Dünyanın morfinin en büyük miktarlarda ele geçtiği dört ülke Afganistan, Pakistan, İran ve halifenin yasal ve gizli ordusu olan Türkiye olarak böylece adlandırılıyor.
Yakalanan morfin miktarlarında azalma görülüyor. Pakistan'da 2006-2010 arasında 60 ton morfin ele geçti bilgisi de önemli bir yer kaplıyor.

BU OLGUDA TÜRKİYE VE ARNAVUTLUK KÖKENLİ ÇETELER DİKKAT ÇEKİYOR..

Avrupa'ya eroin ithalinde esas rolü bazı Narko-terör olgusu içinde suç şebekeleri özellikle halifenin Türkiye’sinde  ve Arnavutluk'un Narko-terör olgusu içinde organize suç örgütleri rol oynamaya da devam ettiği gözeniyor…
Halifenin yönetimi altında bulunan yasal Türkiye kaynaklı Narko-terör olgusu organize suç çeteleri, zorluklarına karşın Balkan  rotasının üstünlüğünü koruması sonucu önemli rol oynamayı ileri sürdürüyor.
Bu ortamda Eroinlerini kendileri ithal ediyor ya da diğer Narko-terör olgusu içinde buluna suç örgütlerine yardımcı olarak hareket ediyorlar bilgisi de veriliyor. 
Halifenin yönetimi altında bulunan Türkiye kökenli çeteler Güney Doğu Asya'dan Avrupa'daki toptan marketlere yönelik eroin ticaretinin çeşitli aşamalarında devreye giriyor, kaynak ülkelerdeki tedarikçilerle güçlü halifenin Gizli ordusu ile bağlantıları bulunuyor.
İranlı grupların; Belçika, Fransa, Almanya, Hollanda ve İngiltere'deki benzerleriyle yakın çalışan halifenin gizli ordusu Türkiye kaynaklı Narko-terör olgusu içine örgütler ve Afgan üreticiler arasında "broker" gibi hareket ettiklerinde verilen bilgiler içindedir.
Batı Balkanlardaki Narko-terör olgusu içinde organize suç örgütleri eroin ticaretinde halifenin gizli ordusu denetimindeki Türk çetelerinin önemli ortağı durumunda olduğu bilinen ama açıklanmayan geçeklerdir.

Eroin Avrupa'ya istasyon olarak kullanılan Halifenin gizli ordusu denetimdeki Türkiye ve Arnavutluk kaynaklı Narko-terör olgusu içinde bulunan organize suç örgütleriyle bağlantılara dayanılarak AB içinde örgütlü Narko-terör olgusu içindeki çeteler tarafından da getirildiği bilinen bir gerçek olarak önümüze çıkıyor…
 Büyük eroin pazarı İtalya'da arz için bu ülkedeki çeteler halifenin gizli ordusu denetiminde olan Türk ve Arnavutluk Narko-terör olgusu içinde suç gruplarıyla yakın çalışıyor.
Diğerleri, örneğin Romen ve Bulgar çeteleri yıllarca halifenin denetimi altında oluşan gizli ordusunun Türk grupların Narko-terör olgusu içinde eroin ticaretine kolaylık sağladıktan sonra şimdi kendi iç piyasalarına fakat aynı zamanda AB piyasalarına da arz sağlıyorlar, bilgisi veriliyor.

Eroinin Avrupa içi ikinci dağıtımının merkezi halifenin denetimindeki halifenin gizli ordusu eli ile Türk ve Arnavutluk Narko-terör olgusu içindeki suç örgütleri tarafından işletilen şebekelere ek olarak çalışan vampir çetelerin üslendiği kuzey batı Avrupa olduğu belirtildi.

KOKAİNİN AVRUPA'YA YENİ GİRİŞ NOKTASI: KARADENİZ BALKAN BÖLGESİ OLDUĞU BELİRTİLEN BİLGİLER ARASINDA…

2009-2011 döneminde Romanya, Bulgaristan, halifenin gizli ordusunun konuşlandığı Türkiye ve Yunanistan'da ele geçirilen kokain miktarı görece küçük kaldı ve 4 ton oldu.
Bu ülkelerde zaman zaman çok büyük boyutlarda kokain ele geçiriliyor fakat en azından ele geçirilen miktar kadar transfer oluyor.
Söz konusu dört ülkede hala Avrupa toplamı kokainin sadece yüzde 2'si ele geçirilse de oran 2001'den bu yana üçe katlandı, buda bize merkezden dağıtım olduğunu gösterir, bu merkezde ne yazık ki Halifenin yönettiği Türkiye olarak görünüyor…
İşte bu tespit bir boyutta doğru olduğu için halifenin başa geçtiği yılara rastlaması ve de halifenin gizli ordusunun kurulması tarihleri ile uyuştuğunu bizlere halifenin ne yaptığını açık olarak  gösteriyor, çünkü bu kadar tesadüf bir araya geldi mi doğrulara yaklaştık demektir, doğruları yalanlara karıştırmak için bir sürü senaryolar Türkiye’de yapıldığını artık görmemiz gerek…
Halifenin gizli ordusunun kuruluş aşamasında, Türkiye 2000'lerin başında yılda sadece birkaç kilo kokain ele geçirmekteyken rakamı 2011'de 600 kiloya çıkarsa da; yılda 500 kilo kokain ele geçiren, uzun süreden buyana bölgede en büyük miktarda kokain yakalayan ülke olan Yunanistan'ın önünde bulunuyor, buda Türkiye’nin ana merkezlerden biri olduğunu bizlere açıklar…
Yukardaki olgunun sebebi ise Türkiye’yi bölme planları çerçevesinde uygulana para akışını Halife ve yandaşlarına, en mühimi gizli ordusunun oluşumunda para ulaştırmak sebebi ile olgu dış istihbarat teşkilatları tarafından oluşturulmuştur…
Bu çerçevede yoldaşı olan vampir başı ile olan olguları yavaş yavaş sağlamlaştırmak için bu tür Narko-terör olgusuna dış istihbaratlar tarafından operasyonlarında önem verilmiştir, hem böylelikle belirli bir düzeyde geri planda kalarak bölme oluşumunu hazırlama olanağında sağlamışlardır…
NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE YASAL GÜVENLİK GÜÇLERİNİN ELE GEÇİRDİĞİ REÇİNE ESRAR 96 KAT ARTTI BİLGİLERDE VERİLİYOR

Halifenin gizli ordusunu denetimindeki Türkiye Avrupa'da en fazla reçine esrar ele geçirilen ülke haline geldi, çünkü yukarda yazdığım gibi artık Türkiye yasa yapıcıların ve uygulayıcıların başarısız olması en önemli projelerden biri idi…
İşte kadroların değişimi sonucu bu başarısızlık başarısı dış istihbarat teşkilatları tarafında yakaladıktan sonra dağıtım merkezi Türkiye olmuş ve bölme ve bölünme politikaları daha rahatça sağlanmıştır.
Yukardaki olgular olurken reçine esrar, bitki esrardan 8-10 kat daha etkili bir uyuşturucu halinde piyasaya sürülmüştü ve bu bir insanlık suçu olduğu şimdileri geç kalınsa da tartışılıyor buda kötünün iyisi olarak iyi bir gelişme süreci olarak görülmesi gerek…
2001 yılında sadece 300 kilo reçine esrar yakalayabilen işinin yapan yasal güvelik güçlerinin Türkiye’de oluşan siyasi oluşumdan sonra , 2010'da 29 ton, 2011'de 21 ton reçine esrar göstermelik olarak ele geçirdi.
Sonuçta 2011 yılında 56'şar ton reçine esrar yakalayan İspanya ve Fransa'nın ardından üçüncü sırada halifenin yönetimi altındaki Türkiye yer aldı, göstermelik dememin nedenine gelince; bu oranlar yakalanmayanlar ile uyuşmuyordu, ne kadar yakalansa o kadarı ve 5 katı denetimsiz olarak Transfer edilip Türkiye’de ve dünyada yaş ufalarak küresel kullanım artıyor…
Denetimler altında olan kayıtlara göre Europol raporunda şöyle bilgiler veriliyor:

"Türkiye büyük nüfusa sahip ve her iki esrar ürünü için (reçine esrar, bitki esrar) önemli bir piyasa oluşturması ihtimal dâhilinde, fakat yakalananların ne kadarının ulusal taleple ilgili olduğu kıyaslamasına olanak sağlayacak veri yok. Ancak Türkiye kendi iç piyasası dâhil Avrupa'daki reçine esrar tüketimine hizmette bir rol oynayabilir. Türkiye'de geçmişteki yakalamalarda ortalama birden fazla kilo reçine esrar ele geçiyordu, yakalanan ortalama miktar 2009'dan itibaren düşse de 1 kilonun üzerinde bulunuyor. Bu da toplu uyuşturucu kaçakçılığına işaret ediyor. Türkiye'de ele geçirilen reçine esrarın Güney Batı Asya, Orta Doğu'da ya da yerel olarak üretilmiş olma ihtimali var."

Deniyor bu ihtimal değil şu aşamada halifenin yasal ve gizli ordusunu bulunduğu Türkiye’de ne yazık ki gerçek bir tespittir, yazımın başında da belirtiğim gibi Avrupa Birliği ülkelerinde uyanmaya başlıyor, yalnız uykudan yeni kalktıkları için bu ülkeler henüz bu olgunun tam farkında olmadıkları da görülüyor…

TÜRKİYE BİTKİ ESRARDAKİ YAKALAMALARDA DA İDDİALI DEĞİLDİR…
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye son yıllarda bitki esrarda da en büyük miktarları yakalayan ülke haline geldi.
Ya yakalanmayanlar…
2005'den bu yana bitki esrarda ele geçirilen yıllık miktarlar beşe katlandı. 2011 yılında da rekor sayı 55 tona ulaştı…
Bitki esrar yakalamada eğilim AB'de aynı dönemde sabit kaldı.
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye şu anda Avrupa'da en yüksek miktarda bitki esrar yakalayan ülke, yakalanan miktarlar itibarıyla ikinci olarak İngiltere'nin iki katı kadar göstermelik esrar yakalıyor.
Reçine esrarda olduğu gibi bitki esrarda da önceki yakalamalarda ortalama miktar birkaç kiloydu.
Ancak yakalanan ortalama miktar 2009'dan itibaren inişe geçti ve 2011'de yaklaşık 1 kilo oldu.
Rakam diğer ülkelerle karşılaştırıldığında büyük olarak niteleniyor ve toptan kaçakçılığa büyük olasılıkla yerli kökenli bitkisel malzemeye işaret ediyor.

AVRUPA'DA NARKO-TERÖR OLGUSU ÇERÇEVESİNDE, ORGANİZE SUÇ İLİŞKİSİ İÇİNDE YER ALAN BİLGİLERE GÖRE

Yayınlanan Rapora göre ; Afganistan reçine esrarın önemli bir üreticisi haline geldi. Bazı Türkçe ya da Arnavutça konuşan Narko-terör olgusunda çeteler, Afganistan eroini kaçakçılığına uzun süreli dâhil olmalarından dolayı Afgan kökenli reçine esrar ticaretinde de avantaja sahip halifenin gizli ordusu  oldu...
Halifenin gizli ordusuna bağlı Türk Narko-terör oluşumun bağlı organize suç grupları şimdide AB'de reçine esrarın toptan ikincil dağıtımına karışmış olarak söylenmese bile tanınıyor.

NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE GÜNEY DOĞU AVRUPA'DA KAPTAGON KULLANIMI HAKKINDEKİ ROPORDA DÜŞÜNMEYE DEĞER…  

Kaptagon üretimi başka bazı yerlerde yapılsa ve tespit edilmese de Bulgaristan ve daha küçük ölçekte halifenin gizli ordusu ile organize edilen Narko-terör olgusunda Türkiye'nin önemli kaptagon üreticileri olduklarına inanılıyor…
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye’de oluşan halifenin gizli ordusu çerçevesinde 2006'da 12 kaptagon üretim tesisinin dağıtılmasından sonra halifenin gizli ordusunun denetimde Türkiye şu anda Doğu Avrupa ülkeleri, Suriye ve Ermenistan'da üretilen kaptagon için ana transit ülke, özellikle Arap Yarımadası için de bir sıçrama tahtası olması olanak içindedir…
Yukarıdaki yazdığım Olgu önemli bir teşhistir,  bunun halifenin ilk 6 senede kendi siyasi çıkarı için yaptığı olgu çerçevesinde Türkiye'de 2006'dan bu yana da kaptagon üretim yerleri tespit edildi.
Örneğin 2009'da bir operasyon tesiste 473 kilo amfetamin göstermelik olarak ele geçti.

2011'de Avrupa'da 1.3 milyon amfetamin tableti ele geçirildi, bunların dörtte üçünden fazlası yani 1.1 milyonu halifenin gizli ordusunun kontrolü altında Türkiye'de idi. Yine halifenin yönetimi altında Türkiye uzun süredir Avrupa'da ele geçen amfetaminde başlıca şimdiki zamanda kullanımı olan potansiyel gençlik sahibi ve transfer yapan  ülke konumundadır.
2002'den itibaren her yıl birkaç milyon kaptagon tableti ele geçirilirken rakam 2006'da 20 milyon tabletle rekora ulaştı, buda Türkiye’de bölüme projelerini an temasının oturduğu zamanla denk gelmesi sizce bir tesadüf mi?,
Bence hayır, bence bu olgu senaryonun bir parsı olarak para transferi olarak halifenin gizli ordusuna gitti…
Kaptagon tabletleri genelde AB'de satılmak üzere üretilmiyordu…
2008'den itibaren halifenin gizli ordusu ve halifenin yoldaşlarının Narko-terör olgusu içinde yönettiği Türkiye'de kaptagon üretimindeki düşüş üretimin Güney Doğu Avrupa dışına çıktığını kanıtlıanyor.

BİR BAŞKA AÇIDAN NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE UYARICI METAFETAMİN ASYA-PASİFİĞE VE TÜRKİYE DE FAALİYET GÖSTEREN HALİFENİN GİZLİ ORDUSU  ÜZERİNDEN GİDİYOR…. 
Türkiye’nin bölünmesi oluşumunda yapılan senaryoların sonuna gelindiği zaman diliminde,  son yıllarda, 2009 ve 2011 arasında halifenin gizli ordusu denetimindeki Türkiye'de ele geçen metafetamin miktarı üç katlana ve 350 kiloya ulaştığı bilinmektedir.
Çoğu İran kökenli uyuşturucu halifenin gizli ordusu denetimindeki Türkiye aracılığıyla para transferi ve uyuşturucu maddenin  Malezya, Tayland, Japonya, Endonezya ve Avustralya gibi Asya Pasifik ülkelerine doğru yola çıktığı da biliniyor.
Yüzde 80'i İran kökenli metafetamin, çoğunlukla hava taşıtları ve kargo teslimatı aracılığıyla kaçırıldığı da biliniyor…
Saygılar…
Genel Yayın Yönetmeni
Cessur Demirali GÜRSU
11.02.2013
Bölüm Sonu