Pazartesi, Şubat 11, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -5-


Saygın okurlarım,
Biliyorum, yazıyorum, yazacağım, belki bunu okuyan olmayacak,  belki de okuyan sıkılacak, yazının tamamını okumadan başka sitelerdeki haberlere bakacak, kendine göre yorum yapacaklar olsa bile susacak, bu yazılar gerçek, gerçekleri görmeyenler bu neymiş diyecekler fakat ben yine de yazacağım..
Evet,
Bu gün şunu bilin Avrupa Birliği ülkelerinde tam olmasa da uyanmaya başlıyor, bu uyanışa azda olsa arkadaş bulmaktan başka işleri olan sosyal medya destek veriyor, bu uyanış yayıldığı zaman insanlık kurtulacaktır…
Halifenin yönetimi altında bulunan ve bu siyasi oluşumu çoğunlukla destekleyen öbür taraftan düşünmeyi az çok Türk Halkından daha iyi bilen Avrupa Birliği ülkelerinde oluşan olgu çerçevesinde, Türkiye’ye kaşı tutundukları politik ve sosyo-politik oyunlarının kısaca senaryolarının sonucu olarak gençlerinin zehirlendiğini fark ediyor gibi bir görüntü sergiliyorlar…
Bunu fark etmeyen tek kişi bizim halife ve onun gizli ordusu tarafından yapılan işlemler sonucu bu vampir terör örgütünü artık sorguluyorlar, bu aslıda büyük bir aşama ama geç kaldılar…
Europol, Vampir terör örgütü PKK'nın Avrupa Birliği ülkelerinde yılda 20 milyon Euro dolayında gelir getirdiği tahmin edilen vampir Narko-terör suç faaliyeti içinde bulunduğunu geçte olsa sosyal medya yolu ile bildirdi...
Europol'a göre Avrupa'da 15-64 yaşları arasında esrar denediği ya da kullandığı tahmin edilen 80 milyon 500 bin kişi bulunuyor bilgisini veriyor ve bizim sosyal medya bunu yayınlıyor, kötünün iyisi olarak buda geçte olsa bir aşamadır…
Ölüm tacirlerini tarafından bağımlılık yaptığı kişiler rakam, çağ, nüfusunun yüzde 23.7'sine karşılık geliyor bilgisi veriliyor…
Halifenin gizli ordusunun hâkimiyeti altında bulunan Türkiye’de yakalanan eroinde dünya ikincisi, esrarda ise
Avrupa birincisi konumunda bulunduğu artık kanıtlanmış bir olgudur...
Europol, "Türkiye büyük nüfusa sahip ve esrar için önemli bir piyasa oluşturması ihtimal dâhilinde, fakat yakalananların ne kadarının ulusal taleple ilgili olduğu kıyaslamasına olanak sağlayacak veri yok. Ancak Türkiye kendi iç piyasası dâhil Avrupa'daki reçine esrar tüketimine hizmette bir rol oynayabilir"  bilgisini veriyor, verdiği bilgi yorumu olmasına rağmen geçekleri yani son 12 yılda oluşan veya ülkeyi bölmek için oluşturulan halifenin gizli ordusunu işaret ediyor…

AB 'deki yasadışı uyuşturucu ticaretinin kapsamlı şekilde incelendiğini belirten Europol,   "AB Uyuşturucu Pazarı Raporu", Europol "Stratejik Analiz" dizisi içinde bu Halifenin gizli ordusunu işaret eden bilgileri politik bir üslupla yayımlandı…
Yayınlanan rapor üretim, tüketici piyasaları, Narko-terör örgütü içinde oluşan kaçakçılık, organize suç ve ülke yönetimlerinin mücadelesini, eroin, kokain, esrar, amfetamin, metamfetamin, ekstasi ve yeni psikoaktif maddelerle birlikte değerlendiriyor, uyuşturucu pazarının görünümünü rakamlarla ortaya koyuyor.
Raporda tüm Avrupa ülkeleri olduğu gibi, Halifenin Yönettiği Türkiye hakkında Halifenin gizli ordusu olgusunda saptamalarda da bulunuluyor…

Narko-terör olgusu içinde halifenin gizli ordusunun yoldaşı olan vampir PKK raporuna bakacak olursak: 
Yayınlanan raporun "AB uyuşturucu piyasası Narko-terör kapsamı içinde  terörizmi finanse ediyor mu?"  başlıklı bölümünde Halifenin ve halifenin ve dış istihbarat servislerini desteklediği halifenin gizli ordusunun yoldaşı olan PKK hakkında şöyle bilgiler veriliyor:

"Kürt ayrılıkçı hareketi Kürdistan İşçi Partisi (PKK) AB'den yılda 20 milyon Euro dolayında gelir sağladığı tahmin edilen Narko-terör olgusu altında suç faaliyeti içindedir. PKK sık sık uyuşturucu kaçakçılığı içinde olmakla suçlanmıştır. Tanınan çeşitli PKK üyeleri uyuşturucu kaçakçılığı olaylarına karışsalar da örgütün kendisini bu kaynaktan finanse ettiğini kanıtlamak, paranın AB sınırları dışında izlenmesinin güçlüğünden dolayı daha zordur. Bununla birlikte Türk yetkililer PKK'nın uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını güçlü şekilde savunmaktadır. Elde edilen istihbarat aynı zamanda Sri Lanka'daki Tamil Kaplanları'nın da Avrupa'da uyuşturucu kaçakçılığından para elde ettiğini ortaya koyuyor." 
Bilgisi politik bir yazım ile sosyal medyada bildirildi, bu tespitler doğru, ama bilip bilmezlikten geldikleri politik olarak Avrupa Birliği ülkelerinin de içinde bulunduğu ve destek verdiği Halifenin gizli ordusunun Türkiye’yi bölmek için yasal olarak Türk güvenlik kuvvetlerinin içine sızdıkları ve bu sızıntılar sayesinde bazı operasyonların tam manası ile anlamlı bir şekilde yapılamadığını politik olarak bildirememişlerdir… Ama bu olgu insanlık suçudur bunu da Europol’un algılamaları geren olgulardan biridir…

AB'DE 15-64 YAŞ NÜFUSUN DÖRTTE BİRİ ESRAR DENEMİŞ YA DA KULLANMIŞTIR…  
Yayınlanan rapora göre;  Avrupa'da 15-64 yaşları arasında esrar denediği ya da kullandığı tahmin edilen 80 milyon 500 bin kişi bulunuyor. Rakam çağ nüfusunun yüzde 23.7'sine karşılık geliyor. 108 bin kişi esrar bağımlığı için tedavi görüyor. AB'de 2011'de 514 ton reçine esrar, 146 ton bitki esrar yakalandı. Yaş aralığı 15-24'e düştüğünde esrar kullananların sayısı ise 18 milyon oldu. 
Avrupa'da eroin kullanan kişi sayısının ise 1.4 milyon olduğu belirtildi.
Bu kişilerden 186 bin 228'i eroin bağımlılığı tedavisi görüyor.
AB'de 2011'de 12 ton eroin ele geçirildi.

Yayınlanan yine o rapora göre; Avrupa'da 15-64 yaş arası kokain deneyen ya da kullanan kişi sayısı 15 milyon 500 bin olarak açıklandı.
Kokain bağımlılığı nedeniyle tedavi görenlerin sayısının 63 bin 707 olduğu Yayınlanan rapora göre bildirildi.

ÇARPICI BİR OLU DAHA, DÜNYADA ELE GEÇEN EROİNİN YÜZDE 16'SI TÜRKİYE'DEN GELİYOR
Olgumuz içinde olan Raporda uzun yıllarda olduğu gibi 2010'da da İran'ın dünyada en fazla eroini ele geçirilen ülke konumunda olduğu raporda belirtildiğini sosyal medya tarafından açıklandı…
İran'da ele geçirilen 27 ton eroinin dünyada yakalanan toplamın yüzde 33'ünü vurgulayan raporda; İran'ının ardından  ikinci olarak halifenin gizli ordusunun kontrolü altındaki Türkiye'nin izlediği, halifenin yönettiği Türkiye'de ele geçirilen 13 ton eroinin dünyadaki rakamın yüzde 16'sına karşılık geldiği, bunları ardından üçüncü olarak da ABD’nin hep suçladığı ve uyuşturucu pazarında taktim ettiği Afganistan'ın ise 9 tonla yakalanan küresel miktarın yüzde 11'ini temsil ettiği tespit edildi. 
Şimdi sorabilirsiniz “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” rapora devam edelim; rapora göre 2010'da eroinin Afganistan'dan Batı Avrupa'ya İran ve halifenin kontrolü altında bulunan Türkiye üzerinden kaçırıldığı tarihi "Balkan Rotası"nda yer alan ülkeler dünyada uyuşturucunun en fazla yakalandığı bölgeyi oluşturuyor. Batı Avrupa ve Rusya'daki eroin yakalamalarında son yıllarda azalma görülüyor.
Uyuşturucu dağıtım merkezi Halifenin gizli ordusu sayesinde son 12 yılda Türkiye olmuştur…  
Bu tespiti algılayan ve at gözlüğü takmadan fotoğrafa bakanlar şunu görüyorlar ; 2010 yılından itibaren Türkiye’de oluşan siyasi oluşum sayesinde Halifenin gizli ordusunun Türkiye’ye hakim olması nedeni ile ve de  bölünme olgusunun fazlalaştığı şimdiki zamanda, halifenin yoldaşı olan Narko-terör olgusu içinde bulunan vampir başı ile samimi olması, işte Narko-terörün ana vatanı Türkiye olmuştur…

Avrupa'da ele geçen eroin 1990'ların ortalarından itibaren düştü. 2005-2010 arasında yakalama rakamı, yılda 50 bin ile 55 bin, olay arasında sabit olsa da 2011'de yılda 45 bin vakaya indi. AB'de ele geçirilen eroin miktarı 1995'teki 5 tondan, tüm zamanların en büyük miktarı olan 12 tona 2001'de ulaştı, ancak düşüş yaşanıyordu. Raporda düşüş eğiliminin önemi olarak gösteriliyordu, 2001-2010 arası ele geçen eroin miktarının üç ila dört kat arttığı ve ülkeyi Avrupa'da en fazla eroin ele geçirilen ülke yapan halifenin değişen eğitim politikaları içinde halifenin gizli ordusunun denetiminde olan Türkiye'deki eğilimle zıt durumda bulunduğu belirtildi. Ancak hem AB hem halifenin yönettiği Türkiye'de 2010 ve 2011'de önemli miktarda madde yakalandığı rapor edildi.
Bu olgu bakıldığında güzel görüne bilir bu yakalanan önemli miktar olduğu kadar önemli bir miktarı dünya piyasasına yayılmıştır, ve para transferi yolu ile zenginlikler din sömürüsü altında sözde oluşmuştur…
Türkiye'de eğilimin bu şekilde tersine dönmesinin hem kaçakçılık akışında hem de kolluk faaliyetlerindeki değişiklikleri yansıtabileceği politik olarak vurgulanmıştır.

2000-2005 arası Halifenin yönetimi altında bulunan Türkiye'de 19 ton morfin yakalandı.
2006-2010 yılları arasında ise yakalanan oran 1 tona düştü.
Tekraren yazıyorum yakalananlardan çok yakalanmayan madde transfer edilmiştir, çünkü bu bilgiler psikolojik olarak rahatlamayı sağlarken diğer yandan bunu en az 15 katı transfer edilmiştir…
Dünyanın morfinin en büyük miktarlarda ele geçtiği dört ülke Afganistan, Pakistan, İran ve halifenin yasal ve gizli ordusu olan Türkiye olarak böylece adlandırılıyor.
Yakalanan morfin miktarlarında azalma görülüyor. Pakistan'da 2006-2010 arasında 60 ton morfin ele geçti bilgisi de önemli bir yer kaplıyor.

BU OLGUDA TÜRKİYE VE ARNAVUTLUK KÖKENLİ ÇETELER DİKKAT ÇEKİYOR..

Avrupa'ya eroin ithalinde esas rolü bazı Narko-terör olgusu içinde suç şebekeleri özellikle halifenin Türkiye’sinde  ve Arnavutluk'un Narko-terör olgusu içinde organize suç örgütleri rol oynamaya da devam ettiği gözeniyor…
Halifenin yönetimi altında bulunan yasal Türkiye kaynaklı Narko-terör olgusu organize suç çeteleri, zorluklarına karşın Balkan  rotasının üstünlüğünü koruması sonucu önemli rol oynamayı ileri sürdürüyor.
Bu ortamda Eroinlerini kendileri ithal ediyor ya da diğer Narko-terör olgusu içinde buluna suç örgütlerine yardımcı olarak hareket ediyorlar bilgisi de veriliyor. 
Halifenin yönetimi altında bulunan Türkiye kökenli çeteler Güney Doğu Asya'dan Avrupa'daki toptan marketlere yönelik eroin ticaretinin çeşitli aşamalarında devreye giriyor, kaynak ülkelerdeki tedarikçilerle güçlü halifenin Gizli ordusu ile bağlantıları bulunuyor.
İranlı grupların; Belçika, Fransa, Almanya, Hollanda ve İngiltere'deki benzerleriyle yakın çalışan halifenin gizli ordusu Türkiye kaynaklı Narko-terör olgusu içine örgütler ve Afgan üreticiler arasında "broker" gibi hareket ettiklerinde verilen bilgiler içindedir.
Batı Balkanlardaki Narko-terör olgusu içinde organize suç örgütleri eroin ticaretinde halifenin gizli ordusu denetimindeki Türk çetelerinin önemli ortağı durumunda olduğu bilinen ama açıklanmayan geçeklerdir.

Eroin Avrupa'ya istasyon olarak kullanılan Halifenin gizli ordusu denetimdeki Türkiye ve Arnavutluk kaynaklı Narko-terör olgusu içinde bulunan organize suç örgütleriyle bağlantılara dayanılarak AB içinde örgütlü Narko-terör olgusu içindeki çeteler tarafından da getirildiği bilinen bir gerçek olarak önümüze çıkıyor…
 Büyük eroin pazarı İtalya'da arz için bu ülkedeki çeteler halifenin gizli ordusu denetiminde olan Türk ve Arnavutluk Narko-terör olgusu içinde suç gruplarıyla yakın çalışıyor.
Diğerleri, örneğin Romen ve Bulgar çeteleri yıllarca halifenin denetimi altında oluşan gizli ordusunun Türk grupların Narko-terör olgusu içinde eroin ticaretine kolaylık sağladıktan sonra şimdi kendi iç piyasalarına fakat aynı zamanda AB piyasalarına da arz sağlıyorlar, bilgisi veriliyor.

Eroinin Avrupa içi ikinci dağıtımının merkezi halifenin denetimindeki halifenin gizli ordusu eli ile Türk ve Arnavutluk Narko-terör olgusu içindeki suç örgütleri tarafından işletilen şebekelere ek olarak çalışan vampir çetelerin üslendiği kuzey batı Avrupa olduğu belirtildi.

KOKAİNİN AVRUPA'YA YENİ GİRİŞ NOKTASI: KARADENİZ BALKAN BÖLGESİ OLDUĞU BELİRTİLEN BİLGİLER ARASINDA…

2009-2011 döneminde Romanya, Bulgaristan, halifenin gizli ordusunun konuşlandığı Türkiye ve Yunanistan'da ele geçirilen kokain miktarı görece küçük kaldı ve 4 ton oldu.
Bu ülkelerde zaman zaman çok büyük boyutlarda kokain ele geçiriliyor fakat en azından ele geçirilen miktar kadar transfer oluyor.
Söz konusu dört ülkede hala Avrupa toplamı kokainin sadece yüzde 2'si ele geçirilse de oran 2001'den bu yana üçe katlandı, buda bize merkezden dağıtım olduğunu gösterir, bu merkezde ne yazık ki Halifenin yönettiği Türkiye olarak görünüyor…
İşte bu tespit bir boyutta doğru olduğu için halifenin başa geçtiği yılara rastlaması ve de halifenin gizli ordusunun kurulması tarihleri ile uyuştuğunu bizlere halifenin ne yaptığını açık olarak  gösteriyor, çünkü bu kadar tesadüf bir araya geldi mi doğrulara yaklaştık demektir, doğruları yalanlara karıştırmak için bir sürü senaryolar Türkiye’de yapıldığını artık görmemiz gerek…
Halifenin gizli ordusunun kuruluş aşamasında, Türkiye 2000'lerin başında yılda sadece birkaç kilo kokain ele geçirmekteyken rakamı 2011'de 600 kiloya çıkarsa da; yılda 500 kilo kokain ele geçiren, uzun süreden buyana bölgede en büyük miktarda kokain yakalayan ülke olan Yunanistan'ın önünde bulunuyor, buda Türkiye’nin ana merkezlerden biri olduğunu bizlere açıklar…
Yukardaki olgunun sebebi ise Türkiye’yi bölme planları çerçevesinde uygulana para akışını Halife ve yandaşlarına, en mühimi gizli ordusunun oluşumunda para ulaştırmak sebebi ile olgu dış istihbarat teşkilatları tarafından oluşturulmuştur…
Bu çerçevede yoldaşı olan vampir başı ile olan olguları yavaş yavaş sağlamlaştırmak için bu tür Narko-terör olgusuna dış istihbaratlar tarafından operasyonlarında önem verilmiştir, hem böylelikle belirli bir düzeyde geri planda kalarak bölme oluşumunu hazırlama olanağında sağlamışlardır…
NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE YASAL GÜVENLİK GÜÇLERİNİN ELE GEÇİRDİĞİ REÇİNE ESRAR 96 KAT ARTTI BİLGİLERDE VERİLİYOR

Halifenin gizli ordusunu denetimindeki Türkiye Avrupa'da en fazla reçine esrar ele geçirilen ülke haline geldi, çünkü yukarda yazdığım gibi artık Türkiye yasa yapıcıların ve uygulayıcıların başarısız olması en önemli projelerden biri idi…
İşte kadroların değişimi sonucu bu başarısızlık başarısı dış istihbarat teşkilatları tarafında yakaladıktan sonra dağıtım merkezi Türkiye olmuş ve bölme ve bölünme politikaları daha rahatça sağlanmıştır.
Yukardaki olgular olurken reçine esrar, bitki esrardan 8-10 kat daha etkili bir uyuşturucu halinde piyasaya sürülmüştü ve bu bir insanlık suçu olduğu şimdileri geç kalınsa da tartışılıyor buda kötünün iyisi olarak iyi bir gelişme süreci olarak görülmesi gerek…
2001 yılında sadece 300 kilo reçine esrar yakalayabilen işinin yapan yasal güvelik güçlerinin Türkiye’de oluşan siyasi oluşumdan sonra , 2010'da 29 ton, 2011'de 21 ton reçine esrar göstermelik olarak ele geçirdi.
Sonuçta 2011 yılında 56'şar ton reçine esrar yakalayan İspanya ve Fransa'nın ardından üçüncü sırada halifenin yönetimi altındaki Türkiye yer aldı, göstermelik dememin nedenine gelince; bu oranlar yakalanmayanlar ile uyuşmuyordu, ne kadar yakalansa o kadarı ve 5 katı denetimsiz olarak Transfer edilip Türkiye’de ve dünyada yaş ufalarak küresel kullanım artıyor…
Denetimler altında olan kayıtlara göre Europol raporunda şöyle bilgiler veriliyor:

"Türkiye büyük nüfusa sahip ve her iki esrar ürünü için (reçine esrar, bitki esrar) önemli bir piyasa oluşturması ihtimal dâhilinde, fakat yakalananların ne kadarının ulusal taleple ilgili olduğu kıyaslamasına olanak sağlayacak veri yok. Ancak Türkiye kendi iç piyasası dâhil Avrupa'daki reçine esrar tüketimine hizmette bir rol oynayabilir. Türkiye'de geçmişteki yakalamalarda ortalama birden fazla kilo reçine esrar ele geçiyordu, yakalanan ortalama miktar 2009'dan itibaren düşse de 1 kilonun üzerinde bulunuyor. Bu da toplu uyuşturucu kaçakçılığına işaret ediyor. Türkiye'de ele geçirilen reçine esrarın Güney Batı Asya, Orta Doğu'da ya da yerel olarak üretilmiş olma ihtimali var."

Deniyor bu ihtimal değil şu aşamada halifenin yasal ve gizli ordusunu bulunduğu Türkiye’de ne yazık ki gerçek bir tespittir, yazımın başında da belirtiğim gibi Avrupa Birliği ülkelerinde uyanmaya başlıyor, yalnız uykudan yeni kalktıkları için bu ülkeler henüz bu olgunun tam farkında olmadıkları da görülüyor…

TÜRKİYE BİTKİ ESRARDAKİ YAKALAMALARDA DA İDDİALI DEĞİLDİR…
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye son yıllarda bitki esrarda da en büyük miktarları yakalayan ülke haline geldi.
Ya yakalanmayanlar…
2005'den bu yana bitki esrarda ele geçirilen yıllık miktarlar beşe katlandı. 2011 yılında da rekor sayı 55 tona ulaştı…
Bitki esrar yakalamada eğilim AB'de aynı dönemde sabit kaldı.
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye şu anda Avrupa'da en yüksek miktarda bitki esrar yakalayan ülke, yakalanan miktarlar itibarıyla ikinci olarak İngiltere'nin iki katı kadar göstermelik esrar yakalıyor.
Reçine esrarda olduğu gibi bitki esrarda da önceki yakalamalarda ortalama miktar birkaç kiloydu.
Ancak yakalanan ortalama miktar 2009'dan itibaren inişe geçti ve 2011'de yaklaşık 1 kilo oldu.
Rakam diğer ülkelerle karşılaştırıldığında büyük olarak niteleniyor ve toptan kaçakçılığa büyük olasılıkla yerli kökenli bitkisel malzemeye işaret ediyor.

AVRUPA'DA NARKO-TERÖR OLGUSU ÇERÇEVESİNDE, ORGANİZE SUÇ İLİŞKİSİ İÇİNDE YER ALAN BİLGİLERE GÖRE

Yayınlanan Rapora göre ; Afganistan reçine esrarın önemli bir üreticisi haline geldi. Bazı Türkçe ya da Arnavutça konuşan Narko-terör olgusunda çeteler, Afganistan eroini kaçakçılığına uzun süreli dâhil olmalarından dolayı Afgan kökenli reçine esrar ticaretinde de avantaja sahip halifenin gizli ordusu  oldu...
Halifenin gizli ordusuna bağlı Türk Narko-terör oluşumun bağlı organize suç grupları şimdide AB'de reçine esrarın toptan ikincil dağıtımına karışmış olarak söylenmese bile tanınıyor.

NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE GÜNEY DOĞU AVRUPA'DA KAPTAGON KULLANIMI HAKKINDEKİ ROPORDA DÜŞÜNMEYE DEĞER…  

Kaptagon üretimi başka bazı yerlerde yapılsa ve tespit edilmese de Bulgaristan ve daha küçük ölçekte halifenin gizli ordusu ile organize edilen Narko-terör olgusunda Türkiye'nin önemli kaptagon üreticileri olduklarına inanılıyor…
Halifenin yönetimi altındaki Türkiye’de oluşan halifenin gizli ordusu çerçevesinde 2006'da 12 kaptagon üretim tesisinin dağıtılmasından sonra halifenin gizli ordusunun denetimde Türkiye şu anda Doğu Avrupa ülkeleri, Suriye ve Ermenistan'da üretilen kaptagon için ana transit ülke, özellikle Arap Yarımadası için de bir sıçrama tahtası olması olanak içindedir…
Yukarıdaki yazdığım Olgu önemli bir teşhistir,  bunun halifenin ilk 6 senede kendi siyasi çıkarı için yaptığı olgu çerçevesinde Türkiye'de 2006'dan bu yana da kaptagon üretim yerleri tespit edildi.
Örneğin 2009'da bir operasyon tesiste 473 kilo amfetamin göstermelik olarak ele geçti.

2011'de Avrupa'da 1.3 milyon amfetamin tableti ele geçirildi, bunların dörtte üçünden fazlası yani 1.1 milyonu halifenin gizli ordusunun kontrolü altında Türkiye'de idi. Yine halifenin yönetimi altında Türkiye uzun süredir Avrupa'da ele geçen amfetaminde başlıca şimdiki zamanda kullanımı olan potansiyel gençlik sahibi ve transfer yapan  ülke konumundadır.
2002'den itibaren her yıl birkaç milyon kaptagon tableti ele geçirilirken rakam 2006'da 20 milyon tabletle rekora ulaştı, buda Türkiye’de bölüme projelerini an temasının oturduğu zamanla denk gelmesi sizce bir tesadüf mi?,
Bence hayır, bence bu olgu senaryonun bir parsı olarak para transferi olarak halifenin gizli ordusuna gitti…
Kaptagon tabletleri genelde AB'de satılmak üzere üretilmiyordu…
2008'den itibaren halifenin gizli ordusu ve halifenin yoldaşlarının Narko-terör olgusu içinde yönettiği Türkiye'de kaptagon üretimindeki düşüş üretimin Güney Doğu Avrupa dışına çıktığını kanıtlıanyor.

BİR BAŞKA AÇIDAN NARKO-TERÖR OLGUSU İÇİNDE UYARICI METAFETAMİN ASYA-PASİFİĞE VE TÜRKİYE DE FAALİYET GÖSTEREN HALİFENİN GİZLİ ORDUSU  ÜZERİNDEN GİDİYOR…. 
Türkiye’nin bölünmesi oluşumunda yapılan senaryoların sonuna gelindiği zaman diliminde,  son yıllarda, 2009 ve 2011 arasında halifenin gizli ordusu denetimindeki Türkiye'de ele geçen metafetamin miktarı üç katlana ve 350 kiloya ulaştığı bilinmektedir.
Çoğu İran kökenli uyuşturucu halifenin gizli ordusu denetimindeki Türkiye aracılığıyla para transferi ve uyuşturucu maddenin  Malezya, Tayland, Japonya, Endonezya ve Avustralya gibi Asya Pasifik ülkelerine doğru yola çıktığı da biliniyor.
Yüzde 80'i İran kökenli metafetamin, çoğunlukla hava taşıtları ve kargo teslimatı aracılığıyla kaçırıldığı da biliniyor…
Saygılar…
Genel Yayın Yönetmeni
Cessur Demirali GÜRSU
11.02.2013
Bölüm Sonu

Hiç yorum yok: