Cumartesi, Mart 23, 2013

Kandil'deki kara çadırın sırrı!

Bu sırrı birde benden duyun, çeşitli web sitelerinde yayılana haberi yorumluyorum, bana kızanlar lütfen bunu okumasın çünkü bir kişinin bildiği sır iki kişinin bildiği medyadır Son Kale medyaya ulaşan haberler arasından seçtiğim haber: vampir Öcalan’ın “Sınır dışına çekilin” çağrısının yapıldığı sözde tarihi Nevruz’da Kandil’deki kutlamaları takip eden bir şakşakçı yazar vardı ki...


Saygın okurlarım,
İmralı süresiz sürecinde tarihi önemi olduğu söylenen Nevruz bayramı, vampirlerin toplandığı Kandil'de de halifenin verdiği ödünlerle kutlandı. Vampir terör örgütü PKK'lılar şimdilik vampir başı Öcalan'ın açıkladığı “barış sürecine” kan kokusu alana kadar tam destek verdi gibi lanse edildi.
Vampirlerin Kutlamalarda en çok rağbet gören yer ‘kara çadır' olduğu bu lanse edilen bilgilerde var…
Kimi kızının, kimi oğlunun, kimi de kardeşinin fotoğrafıyla saatlerce vampir uşakları kuyrukta bekleyip yakınları hakkında bilgi almaya çalıştı da gözlendi bilgileri de verildi.
Yüzlerde hep o bildik timsah göz yaşlarına karışmış acı olduğu gözlenmiş...

Halifenin şakşakçılığını yapan  BUGÜN Gazetesinden “Serbest Özden PKK militanlarının Kandil Dağı eteklerinde katıldığı kutlamaları yerinde izledi” , deniyor…
At gözlüğü ile bakan gözler “bir yandan Diyarbakır'da vampir başı Öcalan'dan gelecek mesajda idi” şakşakçılar diyor…
Devamında ise “yol haritasına göre atılacak adım bekleniyordu” şakşakçılar diyor...

Halifenin şakşakçıları sabah 4'te Erbil'den yola koyulduklarını bildiriyorlar. Daha sonrada Kandil'e ulaşana kadar halifenin gizli ordusunun yoldaşları olan Irak Kürdistan Yönetimi'ne ait 8 kontrol noktasından geçtikleri bildiriyorlar...
Daha sonrada benim çokça gördüğüm Shaklawa üzerinden bozuk yollardan geçtikleri önemli bir olgu gibi yansıtıyorlar.  Sorasında oradan da Kandil'e vardıklarını büyük bir olaymış gibi yazıyorlar, yazılarının devamında ise vampir terör örgütü PKK'nın ilk kontrol noktasına ulaştıklarını büyük bir başarı olarak lanse ediyorlar…
Burada halifenin şakşakçıları vampir Silahlı 3 PKK'lıyı gördüklerini önce “Nevruz'unuz kutlu olsun” söylevi yapıldığını bildiriyorlar…

Yine şakşakçılar o bölgede vampirlerin arabanın içerisine göz gezdirdikten sonra geçiş izni verildiğini yazıyorlar, acaba Halifenin şakşakçıları olduğu daha önceden bildirilmemiş olsa idi, bu şakşakçılara izin verilirmiydi diye önceki deneyimlerimle sormak istiyorum...
Devamında Şakşakçılar Barikat kurulan ilk arama noktasının karşısındaki dağ eteğine vampir Öcalan'ın siyah beyaz portresi asılmış olduğunu yazılarında bildiriyorlar, şakşakçıların arasında korkudan bu ne bayramı diye soran yok olduğu bu yazıda gözleniyor…

şakşakçılar  yazıda belirtilmese de halifenin şakşakçıları olduklarından İlk noktayı sorunsuz geçtiklerini yazıyorlar…
Daha sonra bu şakşakçılar “Nevruz alanına ulaştığımızda saat 8'e geliyordu” bilgisin yazıyorlar.
Yazıda belirtilmemesine rağmen şov yapmak için ve böyle bir yazıyı yazmak için “araba ve otobüslerle gelmeye çalışan vatandaşları, yol ortasına dizilen silahlı vampir PKK'lılar karşıladı” bilgisi de veriliyor…
Şakşakçılar Kontrollü şekilde araçların alana girişini sağlayan vampir PKK'lılar, senaristin hazırladığı senaryo çerçevesinde “sevgi gösterilerine karşılık veriyor” bilgisinin yanında, bazı vampirlerin yine senaryo gereği şakşakçıların görmesi için artist veya artist olmak için o gün için senaryo gereği eğitilmiş  “yakınlarını görüyor ve kucaklaşıyordu” yazısı yazılıyor…

Yine şakşakçıların göreceği ve yazıya dökecekleri senaryo gereği planlanmış oyun tiyatro sahnesine olduğu gibi “elde fotoğraf evlatlarının akıbetini sordukları” bu yazılı senaryonun medya bölümünde belirtiliyor…

Yapılan senaryo gereği yapılan platformdan burada yazan halifenin şakşakçıları yazılarına şöyle devam ediyor, “Tel örgülerle çevrilen sahne ve çevresinde toplanan vatandaşlar piknik edasıyla mangal yakıyor, çocuklar uçurtma uçuruyordu...
Devamında senaryo gereği kurulmuş Kara bir çadırdan bahsediyorlar, bunu da gören ve gösteren ve yazan şakşakçılar olunca olayı drahmimize etmek yazıda bunu yazmak daha  gözüme çarpan bir olgu olarak görünüyor…
Yukardaki bahsettiğim senaryo gereği yazıda birazda dram olsun diye şakşakçılar yazılarına şöyle devam ediyor: “Önünde uzun kuyruk olan çadırın oraya ulaştığımda içerideki v PKK görevlilerinin isim listeleri oluşturduğunu gördüm.” Diyen şakşakçı yazar yazısının devamında ise senaryo gereği yazısında “Kandil eteğine gelenler, PKK içerisindeki yakınlarının akıbetini öğrenmek istiyordu.” Diye devam eden sözde dram yazısına şöyle devam ediyor, yine senaryo gereği yazısında “ İçeriye girenler akrabalarının PKK'ya katılım yılını söylüyordu.”
Burada biraz düşünelim bu yılar arasında bu katılımcı olanların aileleri nasıl gözlendi, ve Türkiye’den oraya daha önce gidenler var mıydı, varsa bunu Türk hükümeti bilmiyor muydu, biliyorsa nasıl o yılar çerçevesinde bunlar Türk vatandaşı olarak hiç aranmadılar mı, yolsa bunlar senaryo gereği katılımcı olup Askerimizi öldürmek için yetiştirilen gizli ordunu parçası mıydı? Daha buna benzer çok sorular sorulabilir bu yazıda, yalnız soru sormak için fotoğrafın tümüne bakmak gerekir, bakış açınızı ne kadar büyük tutarsanız o kadar olgulara  yaklaşımınız doğru olur fakat dar açıla Fotoğrafa baktığınızda size verilen dar açı ile olayları gözlersiniz..
Şakşakçı yazar yazısına şöyle devam ediyor, “Hangi bölgede faaliyet yürüttüğü üzerine sorulara yanıt veriyordu. Yaşı, yüzünde veya vücudunda belirgin bir iz olup olmadığı detayı PKK görevlileri tarafından kayıt altına alındı. Geri dönüş işlemi de ailelerin verdiği telefon ve adres bilgileri üzerinden yapılacakmış. Çadıra her giren yerde bulduğu kağıt parçası da dahil bir parça kağıda iletişim bilgilerini yazarak görevlilere uzatıyordu” yazısını yazar yazıldı.
Ben bu yazıda şunu hatırladım Saddam öncesi ve sonrasında Kerkük, Musul’da yapılan nüfus sayımında ki Türk kökenli ve Kürt kökenli kişilerin nasıl birbirine düşürüldüğünü ve uşak bir devlet kurmak için istihbarat örgütlerinin nasıl çalıştığını hatırladım, hatırladıklarım arasında çuval davası da vardı, o yıllarda yine halife başta idi aradan çok sular geçti fakat halifenin dediği gibi suyolunu buldu ve bölünme başladı, ben bu yazıdan bunu çıkarıyorum…

YİNE DRAM OLSUN DİYE ARA BAŞLIK OLARAK ŞAKŞAKÇI YAZAR "OĞLUM BUGÜN GELMEMİŞ AMA...” BAŞLIĞINI ATMIŞTIR…

Şakşakçı yazar yazısında “Kimi elinde kızının fotoğrafı, kimi de kimlik bilgilerinin yazılı olduğu bilgileri masa başındaki PKK'lılara iletiyordu.” İşte yukarıda belirttiğim nüfus sayımı işlemleri yapılıyordu…
Evet, şakşakçı yazar yazısına devam etti ” “En ufak ayrıntı dahi önemli” dedi masanın öte tarafında oturan PKK'lı ve ekledi: “Tarif edin, vücudunda belirgin bir işaret ben, leke, yanık, saçı sakalı nasıl her şeyi anlatın.” İsimler yazdırıldıktan sonra PKK'nın kayıtlardan kontrol ederek aileleri bilgilendireceği söylendi.” Diye yazarken senaryo gereği yazısında şunları bildirmiştir “Bazıları da PKK'lı yakınlarıyla Kandil dağı eteklerinde buluşmak için gelip gelmediklerini sorguluyordu.” Yazısında yazmıştır, dram konusuna geniş yer veren yazar yapılan operasyonlar çerçevesinde psikolojik istihbaratın dediklerine harfiyen uymuştur… 

Şakşakçı yazar, “Kara çadırın etrafında dolaşan anneler, babalar ve PKK'lı yakınları evlatlarından haber alabilmek için uzun süre bekledi.” Bilgisini verirken yazısının devamında “Bazısı yakınlarının ölüp ölmediğini sorguladı bazısı da uzun yıllar görmediği evladının izini sürdü.” Bilgisini Türk ve Kürt vatandaşlara verirken senaryo gereği yazılı dramına devem ederken “İsmini söyleyen ama yazmamızı istemeyen bir anne, ilk oğlunu PKK'da kaybettiğini, ikinci evladının da örgüte katıldığını anlattı. Kod adının Rezan olduğunu ve 3 yıldır kendisinden haber alamadığını söyledi.” Olarak belirti…

Şakşakçı yazar yazısının devamında ise o vatandaşın “Kendisinin Nevruz kutlamasına değil oğlunu görebilmek için Kandil'e geldiğini aktardı. Barış süreci dediğimde de "Gelsin artık biz de, asker anneleri de oğullarına, kızlarına kavuşsun" dedi.” Bilgisini verdi…

Devamında şakşakçı yazar yazısının bu bölümünü şunları yazarak bitirdi “Çadıra sırtını dayayıp "Oğlum bugün gelmemiş ama ben bilgilerini verdim. Bana en kısa zamanda ona ulaşıp görüşme sağlayacaklarını söylediler" şeklinde konuştu.” Beyanatını dram olgusu içinde bildirdi..

Bu seferde ara başlık olarak şu yayınlandı “Öcalan'ın mesajına göre hareket edeceğiz” 

Halifenin yoldaşının bulunduğu şimdilik vampir başı olan canlının ikametgah ettiği İmralı'dan gelecek mesaj Diyarbakır'da okunmadan kürsüye KCK Konseyi adına Hebat Hewleri çıktı. Bilgisini veren şakşakçı yazar, “KCK Konseyi üyelerinden olan Hewleri, barışa hazır olduklarını belirtti.” Bilgisini bu şakşakçının ve diğerlerinin duyacağı bir biçimde söylediğini belirti ve devamında “Baharın beraberinde mücadele azmi ve umudu getirdiğini söyleyen Hewleri, “Bugün iki Nevruzu birlikte kutluyoruz. Biri buradaki şölendir. Diğeri de Amed'de önderliğimizden gelecek mesajları bekleyen kitlenin kalabalığıdır. Önderliğimiz tarihi bir süreç başlatmıştır. Hareketi bugüne kadar getirmiş ve türlü fedakârlıklarla arkadaşlarımızı kaybetmişizdir. Önderliğimizin açıkladığı barış sürecine sonuna kadar destek veriyoruz. Kürt halkının özgürlük mücadelesi için yeni sürece ilişkin üzerimize düşeni yapacak ve İmralı'dan gelecek mesaja göre hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı. Mesaj kitlenin coşkulu alkışları ile karşılık buldu.” Bilgisini veren şakşakçı yazar senaryo gereği bu artistin bu bilgilerin öğretilip ezberlendiğini söylememiştir…

Bir başka ara başlık Yazan Şakşakçı yazar ” Önce mesajı değerlendirdiler” diye başlık atmıştır

Şakşakçı yazarımız “Başta Murat Karayılan olmak üzere KCK'nın üst düzey yöneticileri Kandil eteklerindeki Nevruz kutlamasına katılmadı.” Bilgisin verdi, ben daha ileri giderek şunu söyleyeyim ölüm korkusundan gelmedi, çünkü o herif arkadan vurmayı ve oturduğu yerden ahkam kesmeyi komutanlık olarak görüyor, o yüzden hiç ortalarda görünmüyor, işte vampir başı da böyle kaçak oynuyordu şimdi ise istihbarat örgütlerinin dediklerini yapıyor, işte Türkleri ve Kürtleri ayıran Komutan özelliği bu, en kötü komutan Türk kanı taşıyorsa kaçak dövüşmez, bekler ve zamanı gelince harekete geçer…
Şakşakçı yazar yazısına devam ederken, ”Yöneticilerin Diyarbakır'dan duyurulan İmralı açıklamasını beklediği buna göre hareket tarzı belirlemek için toplantı halinde olduğu öğrenildi.” Nerden öğrendiği meçhul olan bilgiyi yazmıştır bizim şakşakçı yazar daha sonrada yukarıda benim belirttiğim gibi komuta düzeni içinde olan kişiler “Ayrıca güvenlik nedeniyle birçok yöneticinin sivil halkın aranmadan alındığı bir alanda boy göstermesinin sakıncalı olabileceği belirtildi.” Bilgisini de vermiştir ayrıca şakşakçı yazar “Kandil Nevruz'unda KCK'nın verdiği mesajın vampir başı Öcalan'ın açıklamalarından önce yapılması dikkat çekti.” Bilgisini de vermişti, bunu bilmeyecek olduğunu zannetmiyorum çünkü her iki bölgede senarist senaryoyu birbirine bağlamak için psikolojik asimetrik operasyonlar çerçevesinde bunları 3 yıl öce senaryolaştırmıştı, o zamanlar ben dahil düşünen kişiler bunu fakındaydık ve bunu defalarca yazılarımızda belittik ama gösterilen açılardan bu verdiğimiz bilgiler değerlendirilmedi, tatbiki bu bir mazeret olarak sunulamaz, bu olguyu çoğu partiye verdik ama sonuç alamadık, çünkü her parti kendi tabanına yönelik politikalar üretmekle meşguldü, işte 2009 – 2013 yıları arasında senaryolar sahneye aktif bir biçimde konmaya başladı, sonuç olarak böyle yandaş şakşakçı yazarlarımız oldu, para kazanmak için şakşakçılık yapan yazarlarımızdan birinin yazılarını şu anda yorumluyorum.
Evet, bu şakşakçı yazarımız yazısında “ Bu tercihin bilinçli şekilde yapıldığı ve İmralı açıklamalarına her ne olursa olsun destek açıklaması yapılmasına rağmen KCK Konseyi tarafından değerlendirildikten sonra daha net bir görüş bildirilmesinin kararlaştırıldığı kaydedildi.” Bilgisini de bu şakşakçı yazar yazısında yazmıştır…

Yurdumuzda ve dış ülkelerde istihbarat çoğunlukla psikolojik operasyonlar yapar ve bu operasyonlarda çoğu zaman şimdiki şakşakçı yazarlar kullanılır, işte bu operasyonlar çerçevesinde yazılara ara başlık olarak, o zamanki duruma göre ve yapılacak operasyonlara göre yazılar hazırlanıp şakşakçı yazarlara verilir. Şimdiki yurdumuzda ve bulunduğumuz jeopolitik ortamda, senaristin talimatları yönünde önce Kürtçe sonra Türkçe olarak ara başlık yapılmıştır, buna göre şakşakçı yazar “MA NE BESE? (YETMEDİ Mİ ARTIK) ara başlığı atmıştır…

Derler ya “bir kişini bildiği sır iki kişini bildiği medyadır” bizim şakşakçı yazarımız yazısında, “Ellerinde boylarından büyük Kalaşnikoflarla tepedeki iki kadın PKK'lı ile konuşuyoruz.” Bilgisi aktarıldıktan sonra yazıda “Şilan nereli olduğunu söylemek istemiyor, Jiyan kod adlı olanı Vanlı. Süreci soruyorum.” Bilgisi verilirken işte senaryo gereği yazıya konmuş bir cümle ” “Umut olmazsa dağda yaşayamayız” diyor Şilan ve devam ediyor: “Önderimiz bu şartları bugüne kadar getirdi. Biz de olacakları bekliyoruz. Savaş veya barış her iki seçeneğe de hazırız.” Arkadan “ama” diye başlayan cümle dizileri geliyor bu “ama” demek önce söylediklerine kendisinin de inanmadığını belirtir, yazıya devam ettiğimiz de, ”Ama Türkiye basının yazdığı gibi bizim bir fikrimiz yok değil. Biz de düşünüyoruz, istiyoruz, umut ediyoruz. Önderlik geri çekilin diyorsa bu, sürece yayılıp gerçekleşecek.” Demesi düşünmediğini gösterir önderlik demesi ise çelişkidir bu canlı varlık şakşakçı yazarı yazısında şöyle söylevine devam ediyor , “ ‘Evi düşünüyormusunuz?' diyorum Şilan tebessüm edince Jiyan konuşuyor: “Aileler belirli periyotlar ve güvenliğe göre zaten çocuklarını görüyor. Annelerimiz geliyor ama ev ayrı tabi. Kim istemez evde olmak ama şartların olgunlaşması ve barış için yol haritasının netleştirilmesi lazım. Biz de istiyoruz bitsin. Ma ne bese?”

Yine yukarda belirtiğim operasyon çerçevesinde yazın sonunda bir baka ara başlık atılmıştır “Tabii ki barış istiyoruz”

Şakşakçı yazarın yazısında “HPG adına fotoğraf çektiğini söyleyen bir PKK'lı ile konuştuk uzun uzun. Kod adının dahi yazılmasının sıkıntı olacağını söyledi ve “Bana Delil diyebilirsin” dedi. Delil, Vanlı. 15 yılı aşkın süredir PKK içerisinde faaliyet yürütüyormuş. Kürt sanatçıların sahneden söylediği şarkıları eleştirip “Herkesin müzik zevki farklı ama her şeyi dinleyebiliyoruz. Bir tek arabesk çok sevilmiyor arkadaşlar arasında, zaten kötü oluyoruz” diyor.”

“Söz konusu süreçle ilgili düşüncelerini soruyorum. Şunları söylüyor: “Bizi ve Kürt halkının mücadelesini bu noktaya getiren önderliktir. Bundan sonra da yönlendirecek olan odur. Diyarbakır'da ne demişler diye radyoyu açtık ama çekmedi. Geri çekilme olacağı zaten biliniyor, silah bırakma zaten olmaz. Biz hazırız ve tabii ki barış istiyoruz.” “
Cümleleri ile şakşakçı yazarın yazısı bitiyor…
Şimdi siz düşününün tırnak içinde yazılan şakşakçı yazıların yorumsuz okuduğunuzda ne düşünüyorsunuz yorumlu okuyunca ne düşünüyorsunuz?…
İşte yorum yapanları niye hapiste olduğunu ve susturulduğunu anlayabilmenizi umuyorum..
Saygılar
Cessur Demirali GÜRSU

Hiç yorum yok: