Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu
|
Savaş, Barış (4)
Saygın
okurlarım,
Barış, Savaş’ın
kardeşi ise ben Savaşı da seviyorum…
Barışı korumak için Savaş veren savaşı da seviyorum…
En iyi savaş barış ile devam eden savaştır, bir ülke iç barışını sağlamadan dış barışı
sağlayamaz, o nenle düşünce ve fikir üzerine konulan baskıları yenmek için
savaş vermemiz gerekir…
Bu savaş topla tüfekle olmaz, bu savaş fikir ve düşünce ile olur, fikri fikir ile düşünceyi
düşünce ile yenen bir toplum başarıya en yakın toplumdur…
Birbirimize karşı fikir ve düşünce yönünden saygı duyarsak bazı
olguları aşama olasılığımız da çoğalır…
Önümüze konulan fotoğrafa geniş açı ile bakmamız bir
başlangıç noktasını bulmamız demektir, asıl başarı bu noktada tüm gözlerin
birleşmesidir, “gözler kalbin aynası” denir, işte bir insanın yüz ifadesi her şeyi sizlere anlatır…
Gülmesi, davranışı,
olaylara bakış açısı, olaylardan sonra davranış biçimi, toplamı size o kişini
şimdiki ruh hali ile gelecekteki yapacağı işlere; o kişinin vereceği tepkiler hakkında ön bilgi verir, bu bilgiyi kullanmak veya kullanmamak yine sizlere
kalmıştır…
Söz uçar yazı kalır…
Bu yazılar benim
ve grubumun kırmızıçizgilerini aşmadan
yaptığımız araştırmalarına bağlı olarak bakmanızı ve de değerlendirdikten sonra düşünmenizi
öneririm…
Değişik
zamanlarda özellikle sahada her kesimden insanlarla birebir yaptığımız
araştırmalar, İnternet ve diğer teknolojik olguları kullanarak ele geçirilen veriler doğrultusunda
bilimsel ve sosyal yönü, kişi hak ve
özgürlüklerine suçunu bildiğimiz halde olanaklar dâhilinde kanıtlanmayan
olguları, olasılık olarak değerlendirip yazıyorum…
Fikir ve düşünce özgürlüğüne inanıyorum, bu özgürlüğün sınır yoktur, düşünceleri ve fikirleri paylaşmak
bence en büyük özgürlüktür. Bu özgürlüğü
nasıl kullanacağımız bizlere bağlı, yine
bir özgürlüktür anlayışıdır. Olgumuz içinde fikir ve düşüncelerimi kendi bakış açımdan değil, geniş bakış açısından yazmaya çalışıyorum…
Bilimsel yönden
değerlendirilen bilgi ve belgeler son on yılda dini olarak değerlendirilmeye
çalışılıyor, bende kendimi yeniledim
yine kendi çapımda tüm dinleri masaya yatırdım. Benim açımda din olgusuna
bakışım ve beni dinsiz, dini kullanarak
bilmeden yazı yazıyor diyenlere de ufaktan gönderme yaparak aşağıda an
hatları ile gündemimize uyarlayarak yazdığım
biçimde beni tanıyın, tanımadan yargı yapmayın…
Dinler bakış
açım şöyle ki; dinler soyut olarak insanın
mutluluğunu ister. Soyut kavramlarda bile, şu veya bu din özü itibarı ile öldürmeyi emretmez, mezhep ayrımı yaparak belli bir mezhebi asimile ederek yok etmeli, yok
edilmez ise şöyle veya böyle cezalandırılır
diye din olgusu özünde demez. Günah diye
öldür emrini de yine soyut din
olgusu özünde vermez. İnsanları
kullanarak simge türünde eşya giyecek
benzeri veya diğer kendi dinini yansıtacak takılar kullanacaksın diyen bir soyut kavram dinlerinin özünde
yoktur o veya bu olarak kişi ve kişilerin bulunduğu toplumu dinin öz yapısı
olarak değerlendirmez. Dini soyut
kavramlar içinde bile olsa yazılı olarak geleceğe bırakan dini belgelerinde giyim
kuşam hakkında yapısal bir olgu veya oluşum yoktur. Dinini önerileri,
emir olarak değerlendirilmemelidir…
Günümüzde tartışma
konusu olan; bu simgeler ve takılar; insanlar
toplumda dini yönden tanınmak için bazı simgeleri insanlar tarafından sosyal yönden zorlama aracı olarak kendilerinin
bulup geliştirdiği bilir, takı ve
simgelerde, soyut kavramlar içinde olguları hatırlamak için olduğunu
insanlık tarihi yazar.
Yalnız bu takı
ve simgeler emir değil bire bir şimdileri
kendilerine bağlı kişileri tanıma ve sömürü aracı olarak kullanıldığını
biliyorum…
Hangi din olursa
olsun, soyut din fikirlerinde aracı özünde
kullanmaz, fikirler soyut, manevi
bile olsa yol gösterici biçiminde din konusunda yapılacak işlem, din üzerinde çalışmış kişiler sorulur,
dinler özünde özgür olarak düşünüp karar
vermeyi önerir ve bunu yansıtılır. Eyer soyut din olgusunda o soyut
kavramlar inan kişiler emir verirse bile
emirleri açık ve net olarak kendi inananlarına soyut olarak din olgusu özünde açıklar.
Zorlama soyut din olgusunda bile özünde görülmez.
Çünkü soyut olarak zorlama yapmak soyut bir katılımlı kanıtlanmayan ve aksi tesir yapacağı bilinen bir olgudur. Bu olgu değişik biçimlerde soyut olarak açıklansa da, din kendi soyut kavramları çerçevesinde doğruları özünde gösterir.
Soyut kavramları besleyen din olgusu zorlama
ve tehdit unsurları kullanarak belli bir soyut dininin veya mezhebi yaymayı soyut olarak da özünde emretmez. Soyut kavramlara ait olan din ve dini ilk
başta belli önçülerde olup yayanların aldığı duyum ve önerileri kimi zaman emir
kimi zaman öneri biçiminde kendi algılamasına
göre mantık çerçevesinde insana doğru davranmayı, dürüst olarak hak yemeden davranmayı öğütler fakat bu öğütleri yine
hurafeler ile özünde benimsemez. Genelde
sosyal adalete tüm dinler için ortak payda olarak özüne sağdık olarak din yolundan
açıklanır, bu adalet olgusu her dine göre değişik algılanır, bu çerçevede geniş
açı ile fotoğrafa bakılamaz, fakat düşünmeden körü kürüne bağlı insanlar olsa da olmasa da
inananlarına bunu psikolojik sosyolojik yönden
inananlarına inandırır, bu bir ölçüde beyi
yıkama gibi görünse de özünde kötü fikirlerden arındırmak olarak din açısından özünde görülür. Bu olguya inanmak
veya inanmamak yine insanın özgür iradesine bırakan dinler o soyut kavramlara inananlarını özünde iyi
yönde psikolojik olarak yönlendirir. Soyut din kavramında bile İnsanlar
arasında özünde ayıt etmeden kendi mantıklı
doğrularını benimsediği fikirleri ön planda tutar, anladığı ve benimsediği
din bakımından inanan insanlara adaleti
ve doğruyu özünde din olgusu öğütler.
Örnek olarak “komşun aç iken sen tok yatamazsın”, “hiçbir çalıya zarar
vermeyeceksin”, “canlıları öldürmeyeceksin” der. Tüm canlılara yardım etmeyi
özünde benimseyen dinler yardımlaşmanın
önemini vurgular.
Yukarıda belirtiğim
soyut kavramlar çoğu zaman bağnaz ve
çıkarcı insanlar tarafından din olgusu yozlaştırılmış ve özündeki soyut kavram
ve düşünceler bu soyut düşünceye bağlı olan kişilerin sırtından, yine o çıkarcı
kişilerin çıkarı için sömürü düzeni altında kullanılmaya günümüzde başlanmıştır…
Ben din ulaması falan değilim ama kendi
çapımda bildiğim, tüm dinler ve onlar
bağlı mezhepler böyle veya buna benze şeyleri
soyut din olgusu içinde özünde inananlarına söylediğini biliyorum…
Benim bildiğim
soyut dinlerin soyut olarak verdiği bu fikirlere bile ben saygı duyuyorum, fakat
özüne sadık olmayan kişi ve grupları evet, acımasız olarak eleştiriyorum, çünkü
ben insanım, insan düşünür analiz eder ve kara verir…
Devamı gelecek
yazımda…
Saygılar…
Bölüm Sonu…
Rogg & Nok
Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali
GÜRSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder