Perşembe, Eylül 12, 2013

Planlı Yasa Uygulamaları: (Bölüm -15-)


Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu
Savaş, Barış (4)
Saygın okurlarım,

Barış, Savaş’ın kardeşi ise ben Savaşı da seviyorum

Barışı korumak için Savaş veren savaşı da seviyorum…

En iyi savaş barış ile devam eden savaştır, bir ülke iç barışını sağlamadan dış barışı sağlayamaz, o nenle düşünce ve fikir üzerine konulan baskıları yenmek için savaş vermemiz gerekir…
Bu savaş topla tüfekle olmaz, bu savaş fikir ve düşünce ile olur, fikri fikir ile düşünceyi düşünce ile yenen bir toplum başarıya en yakın toplumdur…

Birbirimize karşı fikir ve düşünce yönünden saygı duyarsak bazı olguları aşama olasılığımız da çoğalır…

Önümüze konulan fotoğrafa geniş açı ile bakmamız bir başlangıç noktasını bulmamız demektir, asıl başarı bu noktada tüm gözlerin birleşmesidir, “gözler kalbin aynası” denir, işte bir insanın yüz ifadesi her şeyi sizlere anlatır

Gülmesi, davranışı, olaylara bakış açısı, olaylardan sonra davranış biçimi, toplamı size o kişini şimdiki ruh hali ile gelecekteki yapacağı işlere; o kişinin vereceği tepkiler hakkında ön bilgi verir, bu bilgiyi kullanmak veya kullanmamak yine sizlere kalmıştır… 
  
Söz uçar yazı kalır…

Bu yazılar benim ve grubumun kırmızıçizgilerini aşmadan yaptığımız araştırmalarına bağlı olarak bakmanızı ve de değerlendirdikten sonra düşünmenizi öneririm…

Değişik zamanlarda özellikle sahada her kesimden insanlarla birebir yaptığımız araştırmalar, İnternet ve diğer teknolojik olguları kullanarak ele geçirilen veriler doğrultusunda bilimsel ve sosyal yönü, kişi hak ve özgürlüklerine suçunu bildiğimiz halde olanaklar dâhilinde kanıtlanmayan olguları, olasılık olarak değerlendirip yazıyorum…
Fikir ve düşünce özgürlüğüne inanıyorum, bu özgürlüğün sınır yoktur, düşünceleri ve fikirleri paylaşmak bence en büyük özgürlüktür. Bu özgürlüğü nasıl kullanacağımız bizlere bağlı,  yine bir özgürlüktür anlayışıdır. Olgumuz içinde fikir ve düşüncelerimi kendi bakış açımdan değil, geniş bakış açısından yazmaya çalışıyorum…
Bilimsel yönden değerlendirilen bilgi ve belgeler son on yılda dini olarak değerlendirilmeye çalışılıyor, bende kendimi yeniledim yine kendi çapımda tüm dinleri masaya yatırdım. Benim açımda din olgusuna bakışım ve beni dinsiz, dini kullanarak bilmeden yazı yazıyor diyenlere de ufaktan gönderme yaparak aşağıda an hatları ile gündemimize uyarlayarak yazdığım biçimde beni tanıyın, tanımadan yargı yapmayın…
Dinler bakış açım şöyle ki; dinler soyut olarak insanın mutluluğunu ister. Soyut kavramlarda bile, şu veya bu din özü itibarı ile öldürmeyi emretmez, mezhep ayrımı yaparak belli bir mezhebi asimile ederek yok etmeli, yok edilmez ise şöyle veya böyle cezalandırılır diye din olgusu özünde demez.  Günah diye öldür emrini de yine soyut din olgusu özünde vermez.  İnsanları kullanarak simge türünde eşya giyecek benzeri veya diğer kendi dinini yansıtacak takılar kullanacaksın diyen bir soyut kavram dinlerinin özünde yoktur o veya bu olarak kişi ve kişilerin bulunduğu toplumu dinin öz yapısı olarak değerlendirmez. Dini soyut kavramlar içinde bile olsa yazılı olarak geleceğe bırakan dini belgelerinde giyim kuşam hakkında yapısal bir olgu veya oluşum yoktur. Dinini önerileri, emir olarak değerlendirilmemelidir…

Günümüzde tartışma konusu olan; bu simgeler ve takılar; insanlar toplumda dini yönden tanınmak için bazı simgeleri insanlar tarafından sosyal yönden zorlama aracı olarak kendilerinin bulup geliştirdiği bilir, takı ve simgelerde, soyut kavramlar içinde olguları hatırlamak için olduğunu insanlık tarihi yazar.
Yalnız bu takı ve simgeler emir değil bire bir şimdileri kendilerine bağlı kişileri tanıma ve sömürü aracı olarak kullanıldığını biliyorum
Hangi din olursa olsun, soyut din fikirlerinde aracı özünde kullanmaz, fikirler soyut,  manevi bile olsa yol gösterici biçiminde din konusunda yapılacak işlem, din üzerinde çalışmış kişiler sorulur, dinler özünde özgür olarak düşünüp karar vermeyi önerir ve bunu yansıtılır. Eyer soyut din olgusunda o soyut kavramlar inan kişiler emir verirse bile emirleri açık ve net olarak kendi inananlarına soyut olarak din olgusu özünde açıklar. Zorlama soyut din olgusunda bile özünde görülmez. Çünkü soyut olarak zorlama yapmak soyut bir katılımlı kanıtlanmayan ve aksi tesir yapacağı bilinen  bir olgudur. Bu olgu değişik biçimlerde soyut olarak açıklansa da, din kendi soyut kavramları çerçevesinde doğruları özünde gösterir. Soyut kavramları besleyen din olgusu zorlama ve tehdit unsurları kullanarak belli bir soyut dininin veya mezhebi yaymayı soyut olarak da özünde emretmez.  Soyut kavramlara ait olan din ve dini ilk başta belli önçülerde olup yayanların aldığı duyum ve önerileri kimi zaman emir kimi zaman öneri biçiminde kendi algılamasına göre mantık çerçevesinde insana doğru davranmayı, dürüst olarak hak yemeden davranmayı öğütler fakat bu öğütleri yine hurafeler ile özünde benimsemez. Genelde sosyal adalete tüm dinler için ortak payda olarak özüne sağdık olarak din yolundan açıklanır, bu adalet olgusu her dine göre değişik algılanır, bu çerçevede geniş açı ile fotoğrafa bakılamaz, fakat  düşünmeden  körü kürüne bağlı insanlar olsa da olmasa da inananlarına bunu psikolojik sosyolojik yönden  inananlarına inandırır, bu bir ölçüde beyi yıkama gibi görünse de özünde kötü fikirlerden arındırmak olarak  din açısından özünde görülür. Bu olguya inanmak veya inanmamak yine insanın özgür iradesine bırakan dinler o soyut kavramlara inananlarını özünde iyi yönde psikolojik olarak yönlendirir. Soyut din kavramında bile İnsanlar arasında özünde ayıt etmeden kendi mantıklı doğrularını benimsediği fikirleri ön planda tutar, anladığı ve benimsediği din bakımından inanan insanlara adaleti ve doğruyu özünde din olgusu öğütler.  Örnek olarak “komşun aç iken sen tok yatamazsın”, “hiçbir çalıya zarar vermeyeceksin”, “canlıları öldürmeyeceksin” der. Tüm canlılara yardım etmeyi özünde benimseyen dinler yardımlaşmanın önemini vurgular.
Yukarıda belirtiğim soyut kavramlar çoğu zaman  bağnaz ve çıkarcı insanlar tarafından din olgusu yozlaştırılmış ve özündeki soyut kavram ve düşünceler bu soyut düşünceye bağlı olan kişilerin sırtından, yine o çıkarcı kişilerin çıkarı için sömürü düzeni altında kullanılmaya günümüzde başlanmıştır…
Ben din ulaması falan değilim ama kendi çapımda bildiğim, tüm dinler ve onlar bağlı mezhepler böyle veya buna benze şeyleri soyut din olgusu içinde özünde inananlarına söylediğini biliyorum
Benim bildiğim soyut dinlerin soyut olarak verdiği bu fikirlere bile ben saygı duyuyorum, fakat özüne sadık olmayan kişi ve grupları evet, acımasız olarak eleştiriyorum, çünkü ben insanım, insan düşünür analiz eder ve kara verir…    
Devamı gelecek yazımda…
Saygılar…
Bölüm Sonu…
Rogg & Nok Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali GÜRSU 

Hiç yorum yok: