Pazartesi, Eylül 16, 2013

Planlı Yasa Uygulamaları: (Bölüm -17-)


Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu

Savaş, Barış (6)
Saygın okurlarım,

Ben hayatımı önemsemem, herkesin beli bir siyasi görüşü vardır. Benimde var. İşim hariç politik yönden bazen bende taviz verebilirim. Tek taviz vermeyeceğim konular arasında; yaşadığım ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü, laik düşünce yapısı hakkında olan olumsuz etkileşmelerin sonu ne olacak diye düşünmeden, kedimce olumsuz gördüğüm fikir ve davranış bazında oluşan olguları acımasızca eleştiririm. Şeref ve haysiyetim den tavizde vermem nerede olursam olayım ben ve benden sonra gelecek nesillerin mutluluğunu sağlamak için, barış için savaş veririm. Bu savaşta bildiğim gördüğüm şeyleri ülke bütünlüğünü bozmadan fikir ve düşünce ölçüsünde de aktarmayı da severim…

Ülkemizde ve Ortadoğu’da hazırlanan dış odaklı senaryo gereği; 1990-2000 yıllarından bu yana Rogg & Nok grubunun Petro-savaş olgusu oluşuyor uyarıları yapmıştır.  İlerde oluşması olasılık dâhilinde su savaşları olarak dönüşüme uğrayacak savaşlar için dış güçler tarafından yapılmış olan senaryo gereği, ülkemizde ve çevre ülkelerde savaş hazırlıkları büyük bir gizlilik ile istihbarat operasyonları çerçevesinde yürütülüyor…

Bu yapılan operasyonların görünmemesi içinde bazı yan hedef saptırma senaryoları gündeme getiriliyor. Son olarak 28 Şubat davası. Yandaş ve özgür basını değişik yollardan meşgul edecek planlı yasal uygulamalar sanal olarak deliler halka sunuluyor…

Yine bu operasyonlar çerçevesinde dış politik yapılanmanın göstergesi olarak; ülkemizdeki dış politikaya bakış açımızın başarısız ve çıkarcı politik uygulamaların sonucu şimdiki olguya gelmiş bulunuyoruz

Fotoğrafa geniş açı ile bakıldığında, iç politik göstermelik yapılanma planların dış ülkelerce hazırlanıp uygulamaya konması biçiminde algılanıyor…

Ülkemizdeki yönetim boşluğundan yaralanarak başarılı ve  hızla sürdürülürken, bunu çıkarları için din savaşları da olarak gösteren  ve de bunu yine çıkarları için politika malzemesi haline getiren dış ülkeleri uşakları olan politikacılarımızı düşünün…

Ülkemizde ve yakın ve uzak dost veya düşman ülkelerde, oluşan politikalar doğrultusunda Türkiye’ye bakış açılarını geniş bakış açısı ile düşünün…

Yakın olarak gördüğümüz, yapay düzenlemeler sonucu oluşan politikaları mercek altına alın…
Dostluktan uzaklaştığımız ve sınır komşularımızın Petro-savaş olgusu içindeki rollerine bakın…

Dış güçlerin faşizan ve emperyalist güçlerin ülkemize ve yakın uzak komşularımıza yönelik yaptırımlarına bir göz atın…

Bu yaptırımlar her gün artmakta birkaç komşu ülkelerde iç savaş çıkarılmakta,  ülkemiz dâhil diğer yakın ve uzak komşularımızda süper emperyalist güç odaklarının fiilense ettiği istihbarat oluşumları yardımı ile iç savaş çıkarılacak olasılığı yüksektir…

Göstergesi ise yurdumuzdaki PKK yapılanması ve onun sayın katil lideri ile yapılan ön görüşmeler ve sonrası…

Bizim şimdiki oluşan T.B.M.M.  çatısı altıdaki yapay politik oyunlar çerçevesinde bizim sayınların dışımızda kalan ülkelerin yönetim biçimleri ne olursa olsun bu komşularımız bu tehdidin farkında olarak, bu sıcak savaş olasılığına karşı önlem alınırken, ülkemizde son 13 yılda olan olgulara hakkında soru sorarak ve bu sorular somut yanıt bulmamız gerekir…

Eyer ki bu sorular yanıt bulamaz isek doğru teşhis ve tedaviyi belli ölçülerde yapamayız…

Ben savaş çığırtkanlığı yapmadığımı ve bulunduğum mevki dolayısı ile yayın kuruluşu olarak yaptırmayacağı mı da bilmenizi isterim

Birde şu vardır her ülkenin nefsi müdafaa hakkı vardır. Bu hak önce fikir, ve düşünce olarak en son çare de ülke savunması için silahlı mücadele olarak verilir, bu mücadele yalnız ülkeyi savunmak için verilir, başka ülkelere saldırı amacı ile bu mücadele verilmez. Bu olgu yasalarla tanımlanamaz. Savaş dışında ülkeyi koruyacak silahlı veya silahsız birimler oluşturabilirsiniz, barış ortamı içinde bunları yetki ile donata da bilirsiniz. Bu yetkiler zaman diliminde kurulan yönetime de olanlar siyasi olarak verebilirsiniz, fakat bu silahlı veya silahsız birimler iş görmez duruma gelince, işte o zaman halk bulunduğu o ülkeyi de korumak hakkı her kesimdeki yaşan halk olarak bu hakkı doğar

Bu hakkı kullanmak için ülkenin üzerinde yaşayan halk tarafından düşmanına karşı savunma hakkı vardır, toprak bir bütün olarak savunulur

Şimdiki teknoloji savaşlarında ise önceden ülkenin içine sokulan kişi ve guruplar ülke savunmasını zayıflatmak için bir dizi senaryo üretip bu senaryoları değişik açlardan ülke gündemine sokarlar. Tam ülke zayıfladığı anda önce terör eylemleri başlatılır, daha sonra bu eylemlerde özgürlük olgusu içinde kişi ve kurumlar ele geçirilir ve de ülke bölünür, parçalanır, yok edilir

Yukarıdaki paragraf size neyi anımsatıyor?

Kısaca şimdiki savaşlar teknolojik namusuz istihbarat senaryoları tarafından başlatılıp bitirilir

Yıllardır benim kendime sorduğum ve arkadaşlarımı yönlendirdiğim sorulardan çarpıcı olanları sizlerle paylaşmak istiyorum…     

Aslına bakarsanız somut delil ve cevapları soruların içinde saklıdır, şöyle ki;
  • Silahlı veya silahsız adı ne olursa olsun Terör ve ona veya onlar yardım eden siyasi oluşum çerçevesinde Narko-Terör olgusu ve yapılanması soyut mu, somut mu?
  • Hükumetçe verilen bilgiler soyut mu, somut mu?
  • Medyanın verdiyi tüm bilgiler soyut mu, somut mu?
  • Dış ülkelerin Türkiye üzerindeki istihbarat oyunları soyut mu, somut mu?
  • T.B.M.M çatısı altındaki çalışan vatandaşların tüm icraatları görünüş veya gizli kapılar ardında yaptıkları işler soyut mu, somut mu?
  • Şu andaki yürüklükteki Anayasa soyut mu somut mu?
  • Yasa yapıcı ile yasa uygulayıcısı arasındaki yapısal, sanal, planlı yasa uygulamaları ve bu ölçüdeki yasa boşlukları soyut mu, somut mu?
  • Şimdiki zaman diliminde fikir, düşünce, yürütmeye verilen öneriler ve görüşler doğrultusunda konuşan, yazan, bilim adamları ve destekçilerini tutuklamak, yürütme yolu ile baskı yapılması, bu ölçüde bazı vatandaşlarımızın işine son verilmesi, ekonomik çöküşün sağlanır olması soyut mu, somut mu?



Belli başlı soruları anlamak ve cevaplamak ülkemizdeki ortam ve oluşum çerçevesinde yukarıdaki şıklar sizce soyut mu, somut mu? 

Diye sormuşumdur ve cevapları aldıkça sizlere bunları ilettim ve ileteceğim ama şimdi kendi düşüncelerimi size aktarıyorum….

Buna göre;

Soyut kavramlar ile somut kavramlar aynı kefeye konmaz ve konulmamalıdır…

İyi niyetle düşünürsek; Soyut kavramlar ne zaman somut düşünce yapısı ile uyum halinde çalışırsa o zaman insan her yönü ile olumlu düşünce ve fikir sahibi bence olabilir.

Bu uyumu birlik ve beraberlik ruhu ile somut adımlar atıp, birbirimizin fikrine ve düşüncesine; din, dine bağlı mezhep veya dinsiz olarak gördüğünüz kişilerin ve kurumları ayıt etmeden, düşüncelerini dinlemeniz…

Ona göre savunma stratejiniz ayarlamanız gerekir, iç huzur sağlandığı zaman savaşın yarısını kazandınız demektir, öbür yarısını da kazandığınız zaman, o zaman diliminde yine uyum içinde siyasi projeleriniz ile halkın karşına çıkabilirsiniz, uyum bence kurtuluş için böyle sağlanır…  

Devamı gelecek yazımda…

Saygılar…

Bölüm Sonu…

Rogg & Nok Genel yayın Yönetmeni

Cessur Demirali GÜRSU 



Hiç yorum yok: