Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu
|
Savaş, Barış (6)
Saygın
okurlarım,
Ben hayatımı
önemsemem, herkesin beli bir siyasi
görüşü vardır. Benimde var. İşim hariç politik yönden bazen bende taviz verebilirim. Tek
taviz vermeyeceğim konular arasında; yaşadığım
ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü, laik düşünce yapısı hakkında olan olumsuz etkileşmelerin
sonu ne olacak diye düşünmeden, kedimce olumsuz gördüğüm fikir ve davranış
bazında oluşan olguları acımasızca
eleştiririm. Şeref ve haysiyetim den tavizde vermem nerede olursam olayım ben ve benden sonra gelecek nesillerin mutluluğunu sağlamak
için, barış için savaş veririm. Bu savaşta bildiğim
gördüğüm şeyleri ülke bütünlüğünü bozmadan fikir ve düşünce ölçüsünde de aktarmayı da severim…
Ülkemizde ve Ortadoğu’da hazırlanan dış odaklı senaryo gereği; 1990-2000
yıllarından bu yana Rogg & Nok grubunun Petro-savaş olgusu oluşuyor uyarıları yapmıştır. İlerde oluşması olasılık dâhilinde su
savaşları olarak dönüşüme uğrayacak savaşlar için dış güçler tarafından
yapılmış olan senaryo gereği, ülkemizde ve çevre ülkelerde savaş hazırlıkları büyük bir gizlilik ile istihbarat
operasyonları çerçevesinde yürütülüyor…
Bu yapılan
operasyonların görünmemesi içinde bazı
yan hedef saptırma senaryoları gündeme getiriliyor. Son olarak 28 Şubat
davası. Yandaş ve özgür basını değişik
yollardan meşgul edecek planlı yasal uygulamalar sanal olarak deliler halka sunuluyor…
Yine bu
operasyonlar çerçevesinde dış politik yapılanmanın
göstergesi olarak; ülkemizdeki dış politikaya
bakış açımızın başarısız ve çıkarcı politik uygulamaların sonucu şimdiki olguya gelmiş bulunuyoruz…
Fotoğrafa geniş açı ile bakıldığında, iç politik göstermelik yapılanma planların dış ülkelerce hazırlanıp uygulamaya konması
biçiminde algılanıyor…
Ülkemizdeki yönetim boşluğundan yaralanarak başarılı
ve hızla
sürdürülürken, bunu çıkarları için din savaşları da olarak gösteren ve de bunu yine çıkarları için politika
malzemesi haline getiren dış ülkeleri uşakları
olan politikacılarımızı düşünün…
Ülkemizde ve yakın ve uzak dost veya düşman ülkelerde,
oluşan politikalar doğrultusunda Türkiye’ye
bakış açılarını geniş bakış açısı ile düşünün…
Yakın olarak
gördüğümüz, yapay düzenlemeler sonucu
oluşan politikaları mercek altına alın…
Dostluktan uzaklaştığımız ve sınır komşularımızın Petro-savaş
olgusu içindeki rollerine bakın…
Dış güçlerin faşizan ve emperyalist güçlerin ülkemize ve
yakın uzak komşularımıza yönelik yaptırımlarına bir göz atın…
Bu yaptırımlar her gün artmakta birkaç komşu
ülkelerde iç savaş çıkarılmakta, ülkemiz dâhil diğer yakın ve uzak
komşularımızda süper emperyalist güç
odaklarının fiilense ettiği istihbarat oluşumları yardımı ile iç savaş çıkarılacak olasılığı
yüksektir…
Göstergesi ise
yurdumuzdaki PKK yapılanması ve onun sayın
katil lideri ile yapılan ön görüşmeler ve sonrası…
Bizim şimdiki
oluşan T.B.M.M. çatısı altıdaki yapay politik oyunlar
çerçevesinde bizim sayınların dışımızda kalan ülkelerin yönetim biçimleri
ne olursa olsun bu komşularımız bu tehdidin farkında olarak, bu sıcak savaş
olasılığına karşı önlem alınırken, ülkemizde son 13 yılda olan olgulara
hakkında soru sorarak ve bu sorular somut yanıt bulmamız gerekir…
Eyer ki bu
sorular yanıt bulamaz isek doğru teşhis ve tedaviyi belli ölçülerde yapamayız…
Ben savaş çığırtkanlığı yapmadığımı ve
bulunduğum mevki dolayısı ile yayın kuruluşu olarak yaptırmayacağı mı da bilmenizi isterim…
Birde şu vardır her ülkenin nefsi müdafaa hakkı vardır.
Bu hak önce fikir, ve düşünce olarak en son çare de ülke savunması için silahlı
mücadele olarak verilir, bu mücadele yalnız
ülkeyi savunmak için verilir, başka ülkelere saldırı amacı ile bu mücadele verilmez.
Bu olgu yasalarla tanımlanamaz. Savaş dışında ülkeyi koruyacak silahlı veya silahsız birimler oluşturabilirsiniz, barış ortamı içinde bunları yetki ile
donata da bilirsiniz. Bu yetkiler zaman diliminde kurulan yönetime de olanlar siyasi olarak
verebilirsiniz, fakat bu silahlı veya silahsız birimler iş görmez duruma gelince, işte o zaman
halk bulunduğu o ülkeyi de korumak hakkı
her kesimdeki yaşan halk olarak bu hakkı doğar…
Bu hakkı
kullanmak için ülkenin üzerinde yaşayan halk
tarafından düşmanına karşı savunma hakkı vardır, toprak bir bütün olarak savunulur…
Şimdiki
teknoloji savaşlarında ise önceden
ülkenin içine sokulan kişi ve guruplar ülke savunmasını zayıflatmak için bir dizi senaryo üretip bu
senaryoları değişik açlardan ülke gündemine sokarlar. Tam ülke zayıfladığı anda önce terör eylemleri
başlatılır, daha sonra bu eylemlerde
özgürlük olgusu içinde kişi ve kurumlar ele geçirilir ve de ülke bölünür, parçalanır, yok edilir…
Yukarıdaki
paragraf size neyi anımsatıyor?
Kısaca şimdiki
savaşlar teknolojik namusuz istihbarat
senaryoları tarafından başlatılıp bitirilir…
Yıllardır benim kendime sorduğum ve arkadaşlarımı
yönlendirdiğim sorulardan çarpıcı olanları sizlerle paylaşmak istiyorum…
Aslına
bakarsanız somut delil ve cevapları soruların içinde saklıdır, şöyle ki;
- Silahlı veya silahsız adı ne olursa olsun Terör ve ona veya onlar yardım eden siyasi oluşum çerçevesinde Narko-Terör olgusu ve yapılanması soyut mu, somut mu?
- Hükumetçe verilen bilgiler soyut mu, somut mu?
- Medyanın verdiyi tüm bilgiler soyut mu, somut mu?
- Dış ülkelerin Türkiye üzerindeki istihbarat oyunları soyut mu, somut mu?
- T.B.M.M çatısı altındaki çalışan vatandaşların tüm icraatları görünüş veya gizli kapılar ardında yaptıkları işler soyut mu, somut mu?
- Şu andaki yürüklükteki Anayasa soyut mu somut mu?
- Yasa yapıcı ile yasa uygulayıcısı arasındaki yapısal, sanal, planlı yasa uygulamaları ve bu ölçüdeki yasa boşlukları soyut mu, somut mu?
- Şimdiki zaman diliminde fikir, düşünce, yürütmeye verilen öneriler ve görüşler doğrultusunda konuşan, yazan, bilim adamları ve destekçilerini tutuklamak, yürütme yolu ile baskı yapılması, bu ölçüde bazı vatandaşlarımızın işine son verilmesi, ekonomik çöküşün sağlanır olması soyut mu, somut mu?
Belli başlı soruları
anlamak ve cevaplamak ülkemizdeki ortam ve oluşum çerçevesinde yukarıdaki şıklar sizce
soyut mu, somut mu?
Diye sormuşumdur
ve cevapları aldıkça sizlere bunları ilettim
ve ileteceğim ama şimdi kendi düşüncelerimi size aktarıyorum….
Buna göre;
Soyut kavramlar ile somut kavramlar aynı kefeye konmaz ve
konulmamalıdır…
İyi niyetle
düşünürsek; Soyut kavramlar ne zaman
somut düşünce yapısı ile uyum
halinde çalışırsa o zaman insan her yönü ile olumlu düşünce ve fikir sahibi
bence olabilir.
Bu uyumu birlik
ve beraberlik ruhu ile somut adımlar atıp, birbirimizin fikrine ve düşüncesine;
din, dine bağlı mezhep veya dinsiz olarak gördüğünüz kişilerin ve kurumları ayıt
etmeden, düşüncelerini dinlemeniz…
Ona göre savunma
stratejiniz ayarlamanız gerekir, iç huzur sağlandığı zaman savaşın yarısını
kazandınız demektir, öbür yarısını da kazandığınız zaman, o zaman diliminde
yine uyum içinde siyasi projeleriniz ile halkın karşına çıkabilirsiniz, uyum bence
kurtuluş için böyle sağlanır…
Devamı gelecek
yazımda…
Saygılar…
Bölüm Sonu…
Rogg & Nok
Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali
GÜRSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder