Saygın okurlarım,
Sanal ortamda
bulunmak soyut bir kavramı ifade eder, somut olarak bir kişiyi bir kurumu
tanımak veya onun ile iş yapmak ise, onu şahsen tanımanız gerektirir…
Bu gereksim ise
somut bir kavramdır, bilgisayardan yapılan hiçbir iş somut olarak görünmez…
Daha sonra yaşamımız
içinde gördüğümüz kişiler; soyut
fikirleri benimsemiş olan lider kadrosu doğal olarak somut bir şekilde ortaya
çıkarıla bilinir. Geçmişte olduğu gibi soyut olarak asıl düşünce ve
davranışları belli olsa bile, kimse önceleri o soyut kavramlara bağlı kişileri
önemsemez. Buda bizlerin somut olarak hata yapmış olduğumuzu gösterir…
İşte önemsemediğimiz
böyle insanın benlik duygusu ön plana
çıkar, bu benlik duygusu altında diğer bir anamı, yazımızın konusunda yer alan planlı yasal
uygular çerçevesinde siyaseti somut bir şekilde bu insanlar soyut olarak yaparlar…
Bu siyaset
görüşündeki kişilerin düşünce ve duygularını bastırmak için bir sürü sanal
soyut politik fikirler üretirler…
Bunları ası
amaçları kendilerince gerçekleşmiş gibi söylevler yaparlar. Baskı ve yerinde zulüm
ile karşı somut fikirler çoğu zaman suskunluğa döner. Bunu fırsat bilen ve
çevresini susturan insan benlik soyut duyguları ön plana çıkardıkları da geniş
açıdan bakınca görülür. Görülen somut olgular çerçevesinde o önceleri kedimize
güvenim önemsemediğimiz kişiler (Recep
Tayip Erdoğan ve din simsar olan benzeri gibi) bulunduğu mevkiyi kullanarak, benlik duygusu içinde
günümüzde olduğu gibi ülkesini satar veya kendi çıkarları doğrultusunda soyut
kavramlar içinde ülkeyi yönetir, bunu yanı sırada kendi malıymış gibi bulunduğu
memleketi satışa çıkarır…
En başta medya
yabancı ortaklara satılır, özel televizyonlardaki yapılan dizilere destek
verilerek hükümet politikaları senaryo halinde bilinçsiz halkın kafası
karıştırılır, (Kutlar Vadisi, Sakaya
Fırat dizileri somut örnek olarak görülür)…
Daha sonra
ekonomik olarak devlet ve finansal kaynakları dış güçlerin ön gördüğü şekilde
yavaş veya hızlı bir şekilde tüketilir, (Yabacı
ortaklı bakalar ve tam olarak yabancı kökenli bankalar ülke piyasasına girerek
ucuz kredi bahanesi ile halkı parasız ve yoksul olması)…
Yandaşlarına devlet ihaleleri ile peşkeş çekilmesi ve
bunların sonunda dış istihbarat güçlerin ülkede söz sahibi olmaları somut
delilerdir…
Bu baskı ve
zulümleri göstermemek için manevi din duyguları
sözcüklere katılarak çoğu zaman din mezhep ayrımını bu kişi ve kurumlar yaparlar.
Bu insan veya kumsal olarak faaliyet gösteren (F. Gülen cemaati örnek teşkil
eder) veya bu Faaliyetle içinde oluşmuş dış
kökenli istihbarat elemanları ülkenin her yerine gizlice sokulur. Ve önceden
önemsemediğimiz kişi ve kişilerin yanındaki çalışan kişiler politik çıkarlar
için ülkede yaşayan topluma kin nefret
tohumlarını adapte edilmek için yapısal, yapay, planlı yasal düzenlemeler üzerinde
çalıştıkları somut delil olarak geniş açıdan bakılınca görülür…
Bunu yanında
faşizan eylemler ve eskilerin faşist görülen kesimi ulusalcı olarak lanse
edilir. Ülkede huzur kalmayacağını görülür, bunu fırsat bilen dış istihbarat
olgularının senaryoları daha kuvvetli olarak ülke gündemine girer ve bunları bilen ve duyuran kişiler hukuk çerçevesinde
cezalandırılır, veya öldürülür, (siyasi yazar ve gazeteciler somut örnektir), artık
herkes onların yaptığı soyut yasaları somut muş gibi kabul eder, yasa yapıcı ve
uygulayıcıları arasında soyut sıkı bir bağ kurulur. İşte Planlı Yasal
Uygulamalar burada devre girer…
Korkmadan somut
olarak söyleyecek olursak; şu anda
ülkemiz ve çevredeki komşularımız yavaş yavaş bölündü, bunu yansımaları sonucu
çevre ülkeler ve ülkemiz parçalanma aşamasında…
Yine somut
olarak düşünürsek; birlik ve beraber olmaz isek dış istihbarat ve iç yandaş
istihbarat odaklarının önümüze koyduğu savaş
ve siyasi oluşum altıda Türk halkı eziliyor, amaçlarına engel olunmaz ise çok
yakında bu amaçlarına ulaşacaktır. Yapay,
yapısal planlı Yasal uygulamalara geniş açıdan bakılınca bu olguyu somut delileri
görebilirsiniz…
Geçmişimize ve kendi geleceğimize benim açımda bakıyorum, pozitif
düşünmeye gayret etsem de bunu başaramıyorum…
İşte o zaman pozitif
düşünmeden gördüklerimi düşününce şimdiki gündemi
daha net görebiliyorum…
Kimse darılmasın
lütfen “ben bu şimdi sahnelenen filimi
daha önceki eski versiyonunu” gördüm, şimdileri sanal düzende bu eski sürümü
düzenlenerek akıl tutulması yaşanıyor, allanıp pullanması sonucu yeni bir filim
gibi gösterilmeye başlandı…
Savaşın askıya alınması ve Halifenin hedef saptırma girişimi olması
olasılıktır
diye daha önceki yazımda yazmıştım…
İnanın en büyük istediğim
şey hata yapıp savaş çıkma olasılığın yazmam olsun.
Dilerim tümüyle yanlış
bilgi sizlere vermiş olayım...
Her şey tozpembe
olarak görmemek için at gözlüğü takmamış olayım…
Olayım ki herkes
geniş açıdan bakarken, ben dar açıdan kendimi yazmış olayım…
Dilerim tek suçlu yine ben olayım…
İnanı razıyım, barış
olacaksa ben cezalandırılmayan da hatta ölüme razıyım.
Evet,
İnanın
özgürlükler ve ülke barışı için her türlü şey bana gelsin, razıyım ve soyut
olarak, duygusal olarak bunu istiyorum…
Somut olarak
benim isteklerimi yazdığım yazıları çürütecek biri varsa ona da saygı duyarım...
Saygılar…
Kendi düşüncelerim ile ilgili yazımın bu kadar fakat Planlı Yasal Uygulamalar devam edecektir, bu olgu içinde Barış ve kardeşi Savaş'ın hikayeleri gelecek yazı dizimde...
Saygılar...
Bölüm Sonu…
Rogg & Nok
Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali
GÜRSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder