Pazartesi, Eylül 01, 2014

Planlı Yasa Uygulamaları: (Bölüm -9-)

Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu
Derin sular (1)

Saygın okurlarım,

Bu gün 01-09-2013 Pazar, yaz tatilinin bitiği günlere yaklaşıyoruz. Artık tüm öğrenciler eve dönüş hazırlığı içine gidiler.

Geçtiğimiz 8 ay süresince savaş kokusu, bu konun pislikleri etrafa yayıldı, birde Sanal, yapay, yapısal, planlı yasal uygulamalar gündemimize girdi. Bizler yine de tatilimizi yaptık, bunu yanında isyan kokuları da hızla yayıldı, Gezi olayları bunları fişekleyen olgu olarak önümüze çıktı. Medya ve organlarının iç yüzleri ortay serildi. Biz yaz tatili boyunca yine durmadık. Sizleri elimizden geldiğince değişik platformlarda uyardık. Bu uyarılarımız İnternet ortamında, yazılı basında, sözlü ve görsel olarak dostlarımızın ve meslektaşlarımızın yardımı ile halkımıza elimizden geldiğince tarafsız olarak senaryolar karşı uyardık. Bazılarınız yazdıklarımızı bu tatil rehavetinde okudu. Bazılarınız “ben şu anda tatildeyim” deyip yazılarımızı es geçip yazdıklarımızı okumadı…
Uyumak ve uyutmak çok güzel bir duygudur esnemek ise içimize temiz havayı çekmemiz demektir...

Deniz kenarında denize dalmadan önce derin hava çekeriz. Hava yaşam kaynağıdır. Kötü kokular havda olduğu zaman iyi havayı içimize çekemeyiz, çektiğimizi zannederiz ama hav bozuktur…

Aranızda suyu sevmeyen var mı?
Yurdumuzun üç tarafı denizler ile çevrili, aşağı yukarı dört bir tarafımız da düşmanlarla çevrili…

Şu anda oturdum denizi hayal ettim…

Konular önüme geldikçe ulusça düştüğümüz veya istemeyerek düşürüldüğümüz bu çirkin senaryoyu durdurtma çareleri üretmek istiyordum. Bir olguyu eleştirirken çareleri de sunmanız gerekir diye de düşündüm. Çünkü insandım, düşünmek benim yaradılışımda vardı…

 Gördüklerimle göreceklerimi bir arada düşünüp, olacakları önceden analiz ede bilimiydim?

Şimdi soracaksınız Planlı Yasal uygulamalarla ile bu yazının alakası ne?

İşte beraberce şimdi beyin fırtınası yaratalım; düşünmenizi istiyorum. Sizlerde bu olguları çözecek ve bulacak olgunluğa sahip kişilersiniz ve ben öyle düşünüyorum, düşünmekle kalmayıp buna eminim. Nasıl mı? Şöyle; sizler teknoloji çağında yaşıyorsunuz ve bilgisayar kullanıyorsunuz, iyi, kötüyü çözüp, düşünüp kendi özgür iradenizle yorum yazıyorsunuz…

Ben ise gördüklerimi duyduklarımı önceden yazdığım ve şimdi yazdığım yazıdaki gibi buluyorum.  Araştırıyorum, hem bilgisayar başında, hem de sahada araştırıyorum, tabii ki bu araştırma grup çalışmasıdır…

Ben ancak bir aracıyım bu araştırmayı sizlere aktarıyorum…

Her olgu birbirine bağlı gelişiyor, Narko-Terör, Ergenekon, Balyoz, PKK ile iş birliği yapan Halifenin durumunu elimden geldiğince kendi yaşadığım ülkenin iç sorunlarını dış ülkelere fazla ifşa etmeden yüzeysel olarak yazıyorum. Dibe indiğimde avcı ve avlana kişileri görüyorum. Bazıları ile tanıştım, bazıları ile satranç bile oynadım, hepsi ama hepsi bir amaç için bu derin sularda bulunuyorlardı. Benim tersime hepsi dış ülkelerden talimat alıp ülkemde sözde bize yardım için buluna kişilerden oluşan balık ve avcılar bunlardan bir kaçı idi. Şunu biliyorum ki, şarkıdaki gibi “ Türk'e Türk’ten başka yardımcı olacak kimse yok”…

Tüm halkımız, hepimiz beli bir siyasi görüşe sahibiz. Bu yönde o karanlık sularda önümüzü bazen göremeden ilerliyoruz, tek gördüğümüz, oda göre bilirsek önümüzde giden arkadaşımız oluyor. Bazen o arkadaşımıza sesleniyoruz “oradaysan ses ver “ diyoruz. Çoğu zaman o karanlık sularda bizi tahrik eden balık ve avcıları sözlerine ve duruşlarına kapılıp birbirimiz kırıyoruz. Bu tahrik olgusu, aslında hem balık hem de avcıların bir ölçüde işine geliyor...

Yukarıda da belirttiğim gibi son on bir yıldır çoğalarak, yoğunlukla burnumuza kötü kokular geliyordu ve yangın çıkacak korkusunu içimizden büyüyordu ve dumanlar tütmeye başladı…

Saygılarımla…

Bölüm son…

Rogg & Nok Genel Yayın Yönetmeni

Cessur Demirali GÜRSU 


Hiç yorum yok: