Dostum ve Ağabeyimin Anısına
Saygın Okurlarım,
Bu gün size beni şimdiki pozisyonuma gelmeme ön ayak olan
bir ağabeyimde söz edeceğim…
Yıllar önce…
Cumhuriyet Gazetesinin önünden geçiyordum…
Ailevi durumlardan ötürü canım sıkındı, başım önde taşlara
ayağımla vuruyordum ve biraz da hüzünlüydüm, o sırada birine çarptığımı hissettim..
- Bak benim bugün doğum günüm gel, bak ben burada çalışıyorum…
- Gazeteci misin ağabey
- Evet
- Benim babam da gazeteci…
- Kim senin baban
- Boş ver
- İyi deme ki meslektaşımın oğlusun hadi gel elini yüzünü yıkayalım…
- Ya ağabey gidiyim ben…
- Yok, yok, gel…
Dedi…
Evet,
Onula ilk defa Cumhuriyet Gazetesine girdim….
Her zaman söylerim ben alaylıyım okulu değilim ve bundan
şeref duyuyorum..
İşte o günden sonra adını Uğur Mumcu olduğunu öğrendiğim bu
ağabeyimle samimi olmuştum ve bir yandan babam bir yandan bu büyük insanın
arasında kalarak bu mesleği öğrendim…
Bir sözü vardı “adam olacak çocuk bokundan belli olur” derdi
oda benim yüzümün pisliğini görmüş olacak ki, beni babamla birlikte yetiştirdi…
Ama şu anda utanıyorum…
Çünkü o büyük insanın doğum günün ben bu gün unuttum çünkü
aklım başka yerdeydi ve sabah kadar uyumadım…
Sabah bir arkadaşımla konuşurken Uğur ağabeyi doğum günü
olduğunu bana hatırlattı, geçekten çok utandım…
Beni affet Büyük ustam…
Ağabeyim Kırşehir’de 22 ağustos 1942 doğmuştu beni tanığım boyuta her zam herkese yardımcı
olan, mesleğinden taviz vermeyen bir kişiliğe sahipti, her konuda araştırma
yapmadan çok yorulurdu, sabaha kadar uyumazdı ama benim gibi hiçbir şeyi atlamazdı, haber vermezdi haberi kedi bulurdu
ve yapardı hep haberlerini önce okur daha sonra arkasına yaslanıp
düşünürdü karar verdiği zaman onu kimse durduramazdı…
Fikir ve düşünce 24 Ocak 1993’de
Ankara’da, sustu…
Türkiye’nin bence bir numaralı gazetecisi araştırmacı ve yazar Uğur
Mumcu şimdiki benim yaşımda iki yaş ufakken (51) yaşında 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki
evinin önünde hain ve şimdiki oluşumunla bağlantısı olduğunu bildiğimiz
şerefsizler tarafından arabasına konulan
bombanın patlaması nedeniyle o zamların şartlarında o ve onun gibi olanların
kaderi olan suikast sonucu bu pis dünyadan gitmiştir…
Şimdileri ise işkence yaparak Gazetecileri ve yazarları, düşünür,
fikir üreten kişileri terörist olgusundan daha aşağı görerek karşı fikir üretti
bahanesiyle susturmak amacıyla habise atanları gördükçe daha fazla utanıyorum…
Bu kişileri darbeci olarak nitelendirip ölüme mahkûm edenlerin farkı
ne? Tek farkı sanal yasa yolu ile suç üretmek…
Saygılar…
Rogg & Nok Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali Gürsu
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder