Salı, Mart 13, 2012

Şık Ama Şenliksiz Hüzünlü Tahliye

Şık Ama Şenliksiz Hüzünlü Tahliye

13-03-2012



Saygın okurlarım,

Evet, 12-03-2012 tarihinde medyanın an haber bülteni yayınlanmadan önce Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tahliye haberleri geldi ve ilk haber olarak bu haber yayınlandı, herkes gibi bende sevindim çünkü fikri yüzünden cezaevine konmak kadar kötü ve insan haklarına despot bir uygulama ile gem vurmayı ve bunu da siyasi otorite tarafından tezgahlanmasına, bunu sonunda iki kişi bile olsa serbest bırakılmasına sevindim…



Daha sonra bazılarımız gibi kafamı kuma gömmeyi bir kenara atarak ve de unutulmuş bir şekilde düşünmeye yani olayları görüldüğü gibi görmeden, yazmayı düşündüm, düşünce suçları ne ise ben onu yapmayı tercih ediyorum, çünkü görülmeyeni görmeyi ve onu aktarmayı daha uygun görüyorum…



Benim bu yazımı okuyan bir kişi bile olsa o kişiye bu fikirlerimi aktarmayı seviyorum, ve sizleri de bunları düşünmeye davet ediyorum, hatırlarsınız bir zamanlar düşünenlere sormuşlardı siz kaç kişisiniz, şimdi ben söylüyorum biz bir kişiyiz o kişi ölünceye kadar bu fikir bayrağı ay yıldız olarak dalgalanacaktır, o kişi ölene kadar diğer kişiler yardıma gelecektir…



Timsah gözyaşı döken sayın denilen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında bizlere konuyla ilgili sorularımızı yanıtlarken Bülent Arınç, "Tahliyelerden sadece memnuniyet duyulur. 375 gündür içeride bulunmaları üzüntü vericidir" dedi. Bizde tüm yazarlar bu diyalogu yazılarımızda belirtik, diyorum ya bu timsah gözyaşları…



Görülmeyen ama benim gördüğüm şey ise kapalı kapılar ardında yapılan ve gösterilmeyen   Planların başladığı, olaylar olayları kovalarken arkada yüzümüze kapatılan kapıda görmediğimiz, bizlere gösterilmeden yapılan planla….



İşte bu planlar bizi oyalamak için yapılan sözde şık hareketlere bakmadan o gizli planları  takip etmemiz gerekir saklanan olgular ne?



Neden şimdi, neden niçin ne zaman olgular pişecek ve bize nasıl yutaduracaklar hazım edebilecek miyiz?



Şimdiki olguya bakalım; İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Odatv davası kapsamında tutuklu yargılanan Nedim Şener, Ahmet Şık, Şait Çakır ve Coşkun Musluk'un tahliyesine karar verdi.



Niye şimdi mahkeme tahliye kararını verdi…



Arkada neyi bu hükümet saklıyor çünkü sorumlusu ne kadar biz değiliz dese de bu hükümetin politikaları yüzünden içerde ve dışarıda mahkum edilen fikir ve düşünce adamlarımız ve kadınlarımızı göremediğiz, bu insan evlatları susturuldu, susmayan benim gibiler için gerekli düzenlemeler yapılıyor…



Niçin ve neden sakladıkları, bilinmemesi söylenmemesi gereken olgular ne?..





Pekalâ soruları genişletelim isterseniz; Ergenekon soruşturması kapsamında susturulmuş fikir yazar ve aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın da bulunduğu 10'u tutuklu 13 sanık hakkında görülen Oda TV davasının 11. duruşmasında tutuklu sanıklar Ahmet Şık, Nedim Şener, Coşkun Musluk ve Sait Çakır'ın tutuklu kaldıkları süre ve suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne alarak oy birliğiyle tahliyelerine mahkemece karar verilmiş olmasına rağmen atı sanığa tahliye kararı verilmedi.



Bunlar ve diğerleri hükümetin organize gizli terör esedir, dersem ne dersiniz?..



Sosyal ağlarda her zaman yazıyorum; Martin Niemöller’e ait olan o meşhur anekdotu hatırlayalım... ''Naziler komünistleri götürdüklerinde sustum. Çünkü ben komünist değildim. Sendikacıları götürdüklerinde sustum. Ben sendikacı da değildim. Sosyalistleri içeri aldıklarında sesimi çıkarmadım. Ben sosyalist değildim. Yahudileri tutukladıklarında sustum. Çünkü ben Yahudi değildim. Beni götürdüklerinde, geride artık protesto edebilecek kimse kalmamıştı...''





Mahkemede ise Yalçın Küçük ve Soner Yalçın'ın da bulunduğu 6 tutuklu sanığın ise tutukluluk halinin devamına hükmetti.



Şimdi ben susayım mı dostlar yoksa görülmeyeni araştırıp bunları yazayım mı?..



Düşündüm ve ikileme haline düştüm, düşene kim vuru bilmem ama ben ayağa kalkıp düşüncelerimi yazıyorum…



Komik ama gerçek, Mahkeme fikir kişilerin tutukluluğun devamı kararına, 'tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tamamen toplanmamış olması ve dosyadaki dijital verilerle ilgili henüz bir bilirkişi raporunun sunulmamış olmasını gerekçe gösterdi.



Evet komik çünkü geçek bu değil gerçek gizli planlar su yüzüne çıkınca bu planları halka duyurmadan gelecekte yine karmaşa durumunda bunları birer birer veya toplu halde tahliye etmenin v e halkı uyutmanın planları yapıldı…



Hatırlarsınız Yaş mı da kurumu davası, kozmik oda olgusu, bu olgula oluşma aşamasında yine bu sayın denilen  şimdinin  Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’a yapılacak sözde suikast olgusu ortaya çıkarılmıştı halkı değişik yönde etkilemenin planları bu günde yarında hükümet ve uşakları tarafından yapılıyor işte geçek hedef saptırma bu…



İstihbarat olguları son derece iyi çalışıyor, ve halkı nasıl yönlendirileceğinin gizli planları son derece planlı ve programlı yapılıyor ve bizlerde bunları görüp susmamızı bekliyorlar..



Bekleyen beklesin dostlar…



Gizlilik inanırsanız hat sefada arkadaşlar,  Mahkeme kararını açıklamak için sadece sanık avukatlarını salona alırken sanık yakınları ve basın mensupları içeri alınmadı, bilen olgu gizli olarak açıklanması için bu şarttı, haberciler olguyu kurgu biçimde aktarmak için çalışmalar yapmaları gerekiyordu, bunu için teneffüs verildi…



Herkes yorumunu yapmış haberi vermeği bekliyordu üç aşamalı haber yorum verilebilirdi ve sonunda haber tüm medyada bir anda verildi…



Dış istihbarat ve iç istihbarat böyle olmasını uygun bulmuştu zannederim, bu benim görüşüm buna katılıp katılmamak siz saygın okuyucularımındır…



Olgunun devamında tahliye kararını dışarı da bekleyen avukatlardan öğrenen sanık yakınları sevinç gözyaşları döktü, yukarıda belirttiğim Timsah gözyaşı döken sayın denilen Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç MİT davasında yine ön plana çıkmış ve editör masasında oturan Başbakan Yardımcısı Arınç MİT yöneticisinin ifadeye çağrılmasına şu tepkiyi vermişti  “Şüpheli sıfatıyla KCK içerisinde bu 3 kişi nasıl yer alır, aklımla izah edemiyorum” demişti, sayı denilen Arınç artık aklına izahına güveniyor çünkü oda avukat, ve hükümetin avukatı…



Her neyse diyelim, Ahmet Şık'ın eşi Yonca Şık tahliye kararını öğrenir öğrenmez kızları Mina'yı arayarak mutlu haberi verdi. Evet çok mutlu oldular bende onların mutluluğuna katılıyorum fakat olgunu böyle olmamasını dilerdim, çünkü fikir insanlarını kendi siyasi amaçları için her şekilde istihbarat ve hukuki bazda kullanan bir siyasi otorite tarafından kullanıyorlar…



Duruşmayı ve bu trajik komik olguyu  Yurt dışından bazı basın mensuplarının da izlediğini görmek gerçekten beni üzdü işte o nedenle benim için Şık Ama Şenliksiz Hüzünlü Tahliyeyi arkamızda bıraktık…



Saygılar



Cessur Demirali Gürsu

Hiç yorum yok: