H. M. Y. S. M. V. B. S. B V. M. K. A.
Birinci Bölüm, ikinci Kısım, Onuncu Anlatım, Sözcük Sayısı 2098
Halk Olma Olgusu Ve İsyan Kokusu
(Tayip’in Verdiği Bilgiler Dezenformasyonudur)
Saygın okurlarım,
Aradan tam 5 gün geçti, bu gün 10 Eylül 2012, şehitlerimizin cenazelerin yedisinde olacak mevlitti bile kılınmamışken, bu siyasi din simsarları ve dış güçlerin uşağı olan sayın denilen kişileri dinliyoruz…
İlk görüntüler ile son görüntüler ve ortada kalan görüntüler, olayı daha net görmememizi ve fotoğrafı tahlil etmemizi sağlar…
Yorumlar ve yorumsuzluklar arasında sıkıştığımız bu zaman diliminde olguyu doğru görmemiz için görüş açımızı geniş tutmamız ve ilk ve son kararı vermeden ortadaki kararları düşünmemiz yeterlidir, o karalar asıl olguya bizi götürecektir…
05 Eylül 2012 tarihinde saat 21.15 sıralarında, Afyonkarahisar’da konuşlu Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığına bağlı Mühimmat Depo Komutanlığında, el bombalarının depolandığı bir cephanelikte yapılan çalışma esnasında, henüz bilinmeyen bir nedenle meydana gelen patlama sonucunda, 25 askeri personel şehit olmuş, 4 askeri personel hafif şekilde yaralanmıştır.
Olayla ilgili idari ve adli soruşturmaya başlanmıştır.
İlk zaman diliminde yapılan açıklamalara bir bakalım…
Afyonkarahisar'ın kent merkezindeki 500. İstihkâm Ana Depo Komutanlığı Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası'ndaki mühimmat deposundaki çalışmalar sırasında, saat 21.15 sıralarında patlama meydana geldi.
Vali İrfan Balkanlıoğlu patlama ile ilgili olarak saat: 23.00 sıralarında bir basın açıklaması yaptı.
Vali Balkanlıoğlu’nun 185 dakika sonra yatığı açıklamasından bazı başlıklar şu şekilde;
Bu olayın bir sabotaj veya terör hadisesi olmadığı tamamen kaza olduğu kesinleşmiştir.
İçerideki askerlerimiz hakkında bilgiler vermek spekülasyonlara neden olur.
Bu bilgilerin dışındaki tüm haberler spekülasyondan ibarettir.
Bir Türk ulusunun valisinin 185 dakika sonra açıklama yapıyor ilinde genetik araştırma merkezi bulunmayan bu vali hemen kararını bildirdi, herhalde olanakları bu konuda tüm ülkelerden daha iyi teknoloji ve alt yapıya sahip olan vali “tamamen kaza olduğu kesinleşmiştir.” Kararını verdi.
Bu vali daha sonra hayatı devam ettiğini söyleyerek ziyarete gelen Orgeneral Necdet ÖZEL hediyeler verdi ve bunları resmi web sitesinde yayınladı. Tepkiler üzerine yine bu vali bu resimleri ve bu ziyaret hakkındaki açıklamalarını resmi web sitesinde kaldırdı.
İlk zaman dilimindeki bir atanmış valinin bazı açıklamaları işte böyle…
İyi niyetle yapılmış bir açıklama olarak kabul edersek Valinin “tüm haberler spekülasyondan ibarettir” demesini mantıklı karşılayabiliriz…
Bir yandan düşünelim, bir ulus ve içinde çalışan haberciler niye tüm haberler düşüntülü veya vurgunculuk (spekülasyon) olarak bildirir?
Haberci şüphe duymamalımıdır?
Haberci aldığı haberi aldığı gibi araştırma yapmadan yukarıda belirttiğim biçimde aldığı haberleri şüphe duymadan, güvenilir bir kaynağa dayandırarak haberleri verebilir mi?
Türkiye’de bu zaman diliminde böyle bir kaynak var mı sahip olduğu güce güvenebilir mi?
Türkiye’de her verilen bilgi halk ve halkın yararına doğru bilgi veriliyor mu?
Karar verme mekanizması halk mı?
Biraz daha düşünelim, bizler için ve şehitlerimiz için karar veren siyasi ortamda sözde siyaset yapan sayın denilen milletvekillerimi?
Bu milletvekilleri nasıl halk ve şehit yakınları yerine karar verebiliyor ve de bu gücü kimden alıyor?
En doğrusu halk doğru siyaset adamlarını ve kadınlarını halk iradesi olarak T.B.M.M’ ne getirebiliyor mu?
Asıl konuyu ve asıl önemli konudan halkı uzaklaştırmak için bazı oyunlar dış güçler tarafından tezgâhlanıyor mu?
Sayın denilen sanatçı kimliği ile davranan Sezen Aksu bile, 30 yıldır terörden bahsediyor…
Unutmuş olabilirsiniz bu hanımefendi çok değil seçimlerde şimdiki siyasi oluşuma oy vermişti.
Yine bu hanım bu oy verme zaman dilimine kendisi oy verdiğini söylemişti.
Yine bu hanımefendi hakkında olan çoğu dedikoduları ben yayınlamıyorum çünkü kendisi beni yazılarımdan tanır…
Herkesin bir sabrı, sabır hududu vardır.
Evet, hanımefendi reklamın her türlüsü mübahdır fakat şehitler için yapılması ve önceki yaptığı şeyleri unutturması beni üzdü.
Bu sanatçı SEZEN AKSU, F. G. İle yakın veya uzak ilişkisini ve bu dedikodunun nereden çıktığını açıklarsa sevinirim…
Bakınız, olaylar beni bile çileden çıkardı, benim bildiğim şu; geçmiş zaman diliminde her kim asker olursa olsun onun askeri kışlasına teslim olduğu veya askerlik işlemleri başladığı zaman Türkiye istihbarat servisi bu er ve erbaşlar, yedek subaylar hakkında detaylı araştırma yapılıyordu…
Birde Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığına bağlı Mühimmat Deposunda çalışan personel hakkında daha detaylı araştırma yapılıyordu, bu araştırma bitikten sonra komutanlarının denetiminde eğitim ve öğretim verilip öyle Mühimmat Deposunda çalıştırılırdı…
Birde TSK bu beş gün içinde yaptığı açıklamalara bir bakalım ve satır satır inceleyelim…
08 Eylül 2012
TSK- “Susurluk Mühimmat Depo K.lığının lağvedilmesi üzerine 284.550 adet el bombası Afyon’da konuşlu Mühimmat Depo K.lığına nakledilmiş ve mühimmat geçici olarak depolanmıştır.”
BEN- Evet, Susurluk, neyi sizlere anımsatıyor, Depo K.lığının lağvedilmesi hakkında kimlerin bilgisi vardı?
TSK- “Mühimmatın sayımı, tasnifi ve yeniden depoya yerleştirilmesi işlemine Bölük Komutanı nezaretinde 04 Eylül 2012 tarihinde başlanmıştır. Bu faaliyet, 05 Eylül 2012 tarihinde de devam ederken aynı gün saat 21.15 sıralarında depoda peş peşe iki patlama vuku bulmuştur.”
BEN- Bölük Komutanı nezaretinde 04 Eylül 2012 tarihinde bu tasnif başladı ise ve 05 Eylül 2012 tarihinde de devam ederken geçen zaman diliminde nöbet ve nöbet değişimi sırasında personel kontrol edildi mi, bu kontrol sırasında ve daha sonra olan peş peşe iki patlama sonucunda sağ kalan personelin el ve yüzündeki koku ve yaralanmaları hiç olmazsa göz ile hemen araştırma yapıldı mı?
TSK- “Patlamanın depo içinde olduğu, “
BEN – içeride acil mühimmat tahliyesi olan kapılalar da mı bu patlama oldu ve bu patlama daha önceden hazırlanan bir düzenek sayesinde can alıcı noktalarda olmuş olabilir mi?
TSK- “O esnada depoda iki astsubay, iki uzman erbaş ile 3-4 uzun dönem askerimizin bulunduğu,”
BEN- Yukarıda belirttiğim astsubay ile er ve erbaşlardan dâhil veya hariç patlamadan önce ve sonra kaç personel çalışma yaptı ve o vahim olayın olduğu yerde çalışmadan önce bunların detaylı istihbarat araştırmaları yapıldı mı?
TSK- “İstifleme işleminin yetkili ve uzman olan bu personel tarafından yapıldığı,”
BEN- 284.550 adet el bombası iki astsubay, iki uzman erbaş ile 3-4 uzun dönem askeri tarafından kaç günde yapılması planlandı, bu plandan kimlerin haberi vardı, yoğun çalışma temposunda atlanan bir olgu olabilir mi?
TSK- “Diğer askerlerin ise depo içinde olmayıp, deponun önünde ve dışında oldukları,”
BEN- Savaş ve barışta askeri bölümlerde güvenlik benim bildiğim kadarı ile ön planda tutulur TSK’nın bildirdiğine göre 7 personel dışındaki bu kadar kalabalık bir personel orada ne arıyordu, bir kişinin bildiği sır iki kişinin bildiği haber olur, bu kalabalık ortamda güvenlik nasıl sağlandı. O zaman diliminde bu kadar kalabalık personel ortamı olduğunu kimler biliyordu…
TSK- “Görevin başlangıcında erbaş ve erlere Şehit Sürveyan Astsubay Bakım Kd.Bçvş. Bedri NAYİM tarafından gerekli ikaz ve hatırlatmaların yapıldığı,”
BEN- Şehidimiz Kd.Bçvş. Bedri NAYİM tarafından gerekli ikaz ve hatırlatmalar yapıldığı halde niye iki bomba ayrı zaman diliminde patladı, kolay yol şehitleri zan altında bırakmaktır, fakat olgu bizler gösterilen fotoğraf gibi olmadığını düşünüyorum.
Düşününce ve o bizlere gösterilen fotoğrafa geniş açına bakınca, benim gördüğüm resimde o vahim olayın bu kadar kolay çözüme ulaşmayacağını düşünüyorum, çünkü iki bomba patlamış olduğunu TSK açıkladı…
TSK- “Hava karardıktan sonra “dışarıda kalan az sayıda mühimmatı da emniyete alalım ve faaliyeti bitirelim” düşüncesiyle çalışmanın sürdürüldüğü,”
BEN- Askerin emir ve komutlarına şeytanın aklı bile ermez derler bunu yapan şeytan olmadığı aşikârdır, yani kaza olmadığını düşünebiliriz, sabah iştimasından sonraki zaman dilimi arasındaki patlama süresince geçen zaman aralığında bu işlem yapılmadığına göre daha sıkı güvenlik önlemleri olması gerekmez miydi?
TSK- “Ancak patlamanın nasıl meydana geldiği hakkında bilgilerinin olmadığı öğrenilmiştir.”
BEN- Farkındaysanız ben fazla yorum yapmadım aklıma takılan soruları açıkça yazdım, yukarıdaki sorulardan seçtiklerinizi düşünün bu sorular içinde olgunun nasıl olduğunu bulabilirsiniz.
Gelelim açıklamaların devamına yine açıklamaları biraz irdelemekten zarar gelmez…
TSK- “Bazı görsel medyada şehit olan askerlerimizin yeni askerler olduğu kamuoyuna açıklanmıştır. Bunun gerçekle bir ilgisi bulunmamaktadır.
BEN – Ben daha ileri giderek şunu söyleyebilirim, ülkemizde bulunan tüm basın yayın organları TSK için yıkım senaryoları üretmektedir, kaz veya başka bir şey olsun her zaman TSK suçlanır. Pekâlâ, kısa dönem askerlik yapma kanununu kim ne için çıkardı. Bu kanun çıkmadan önce çanak tutan yine bu görsel uşak medya değimliydi. Ters ve yüz politikalar üreterek askeri suskun hale getiren ve bu politikaları yapı taşını oluşturan, hükümet sorumlu değil mi?
Sayın denilen R.T. Erdoğan “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” sözlerini eleştiren yine bu medya ve organları değimliydi, şimdi kısa dönem askerlik yapanların ne yapacağını söylemek onursuzluğuna sahip olan yine bu medya ve çok bilinen yazarlar değimi?
TSK- “Şöyle ki;
Asker şehitlerimizin 15’i kısa dönem askerdi.
Kısa dönem askerler; üç haftalık temel askerlik eğitimi aldıktan ve askerlik yeminini yaptıktan sonra birliklerine dağıtımları yapılmaktadır. Şehit olan bu kısa dönem 15 askerimiz bir aylık askerdi. Bunlar, mühimmatın tasnif ve istiflenmesiyle değil, mühimmat sandıklarının depo içine girmeden depo dışında taşınmasıyla görevlendirilmişlerdir. Depo içinde tasnif ve istiflemeyi ise iki astsubay, iki uzman çavuş, 3-4 uzun dönem asker ile birlikte yapmaktaydı.
Uzun dönem askerlik olarak isimlendirilen ve 15 ay olarak vatani vazifesini yaparken şehit olan 6 askerimizden ikisi 12 aylık, biri 9 aylık, ikisi 6 aylık ve biri de 3 aylık askerdi.;”
BEN – Evet durum ne olursa olsun bu olgu içinde bu açıklamaya güvenebiliriz, bu açıklamaya açık kapıda bırakabiliriz, bu tarafsız ve yansız fotoğrafa hangi açı ile baktığımızı ile açık kapıdan içeri baktığımızda görebiliriz. Baskı unsurları, bunlar iç ve dış siyasi, istihbarat diye genelleme yapacak olursak asker hem kendi personelinin güvenliğini sağlamak hem de ülkeye gelecek saldırılara göğüs germesi geçekten güç bir iştir. Ve de 35 seneye tekâmül eden terör ve siyasi baskılar yüzünden asker yukarıda belirttiğim gibi hedef tahtası haline gelmiştir, üstüne üslük şimdiki siyasi oluşum ile de sesiz bir psikolojik savaş içindedir. Eskisi gibi kapalı bir kutu olmaktan zorla çıkarılmıştır, bunun yanında kendine ait bir istihbarat olanağı da bu zaman diliminde elinden alınmıştır, söylenmese de dışarıya bağımlı olmaya zorlanmıştır…
Bu ölçülerde bu kadar ayakta kalmasının yegâne sebebi öncede yani 40 sene önceden aldığı eğitim ve dirayetli olmasının sebebidir, unutulmaması gerek bir olgu daha vardır, bu subay ve astsubaylar erbaş ve erler aynı düzeyde eğitim almadıkları da bir geçektir. Tüm çalışan personel insandır her insan gibi kızar her insan gibi üzülürler, şu anda o insanların sabırları test ediliyor, son 25 senede bu sabır değişik biçimlerde de dış güçler tarafından test edildi…
TSK- “Kara Kuvvetleri Komutanlığının 2010 basımlı “Mühimmatın Depolanması ve Emniyet Standartları Teknik Talimnamesi”nde; “Hafif silah mühimmatı (el bombası dahil) açıkta depolanamaz.” hükmü yer almaktadır.”
BEN- Askeri bölgelerde her olgu bir talimata bağlı olarak emir komut zinciri halinde sürmektedir hatta tuvaletlerde bile “sifon çekilecek” yazar işte askerlik böyle bir olgudur ve kimse bu olguya karşı duramaz…
TSK- “ İdari, teknik ve adli ekipler henüz olayın oluş şeklini belirlemeden bazı basın yayın organlarında; yetkisiz ve konuyla ilgili bilgi ve deneyimi bulunmayan kişilerce açıklamalar yapılarak kamuoyunun yanlış bilgilendirildiği de görülmektedir.”
BEN- Evet, bu açıklama doğru, fakat ve fakat olgu oluşunca her kafadan bir ses çıkması doğaldır ve tüm basın ve yayın organları üzerindeki dış baskılar yüzünden değişik senaryolar TSK üzerinden yapılıyor. Soru sorulmadan cevabı alınmış gibi haber ve yorumlar yapılıyor bunu önünü açan şimdiki hükümet ve sözcüleridir, kelimeler alınıp tam manası verilmeden kuvvetli delil varmış gibi yayınlar yapılıyor…
Buna benim her zaman değim gibi ters ve yüz politik, psikolojik baskı ve halkı gayyana getirip askerlikten soğutma ve güven kaybının yaratmak amacı ile dış istihbarat olgusunun sonucudur…
Sonuç her zaman bu zaman diliminde başarıya ulaşmıştır.
Akıllara takılan sorular benim yaptığım gibi sorulması gerekir…
Soru sorulmaz ise veya bu sorulara mantıklı bir cevap verilmez ise herkes cevap almış gibi reyting osun diye yayın yapabilir...
Sorulara cevap verilmesi demek ise yanlış cevap vermek olmamalıdır…
Üç yanlış bir doğruyu götürür, oda askerde ölüm demektir.
Herkes hata yapabilir ama asker hata yapmamalı ve doğru bilgileri paylaşmalıdır..
TSK- “Olay, her yönüyle ve derinliğine incelenmekte olup, idari ve adli soruşturma sonuçlarının beklenmesinin sağduyulu bir davranış olacağı değerlendirilmektedir”.
BEN- Askerlik sol emri ile başlar, hatta arazide olsun normal hayatta osun kıdemli ve kıdemsiz askeri personel ikili dolaşırken kıdemsiz olan kıdemlinin solunda yürür, kıdemlini sağ tarafı boştur sağ tarafını daha büyük bir kıdemli personel doldurur, ben bu mesajdan askerin halktan yardım istediğini çıkardım. Baskılar ve olaylar askeri derinden yaralamıştır. Bu yaraları halkın sarması gerekir…
TSK- “Bir kez daha elim olayda hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sabırlar diliyoruz.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.”
Evet, saygın okurlarım, benim toparladığım son günlerdeki ön açıklamalar bu kadar…
Önceki 25 senede böyle vahim bir olay olmamıştı, ben şimdi soruyorum:
“son 10 senede kimler için detaylı istihbarat çalışması oldu ve bu istihbarat çalışmasının sonucunda, kimler Lojistik yerlerde askerlik yaptı, bu istihbarat sonuçları kimler tarafından değerlendirildikten sonra hangi kişiler orada görevlendirildi, personel psikolojik taramadan geçirildi mi? “
Sayın denilen Türkiye’nin valisi ve TSK bu sorulara zannederim spekülasyon demezler…
Ben bir haber yayın yönetmeni olarak herkesin huzurunda kapalı kapılar ardında olmadan açık internet üzerinden sorular soruyorum.
Bu arada takdir edersin ki arada 5 gün geçti herhalde bu vahim olayda mantıklı bir vali olarak görüntü veren Balkanlıoğlu denilen vali sözüm size, evet, hayat devam ediyor da, siz devam ederken bu sorular sormuştur diye umuyorum…
Sayın denilen Tayip R. E.,
Bu haberi yanıltma haber olarak sizin görmemenizi de umuyorum, sıkıntınızı var ama bu sıkıntıyı emekli subaylardan çıkarmanızı beni çok üzdünüz, isterseniz doktorlarınıza sorun, danışmanlarınıza sorun, sıkıntılarınızı onlar hatta ve hatta hanımınız bile sıkıntınızı giderebilirler…
BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ONUR KAZANIR, BİLGİ BİLİÇSİZ AĞIZLARDAN ÇIKTIĞI SÜRECE ANCAK GÜLÜNÜR, SİZ SÖZDE BU ÜLKENİN BAŞ BAŞBAKANI OLARAK GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞMEYİN…
SAYGILI OLUN SAYGI DUYSUNLAR, BARE ONURLU OLUN, BİLMEDİĞİNİZ KONULARDA AHKÂM KESMEYİN BİRAZ SUSMAYI BİLİN…
İNANIN ARTIK SİZ YEMEK ZAMANINDA HABERLERDE GÖRÜNCE MİDEM BULANIYOR...
Bu sayın denilen Tayip’in verdiği bilgiler dezenformasyonudur…
Saygılar.
Rogg & Nok Genel Yayın Yönetmeni.
Cessur Demirali Gürsu
Onuncu Anlatım sonu
İkinci Kısım devam edecektir
Birinci Bölüm Devam Edecektir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder