Salı, Ocak 22, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -2-


Saygın okurlarım,
Geçtiğimiz hafta bildiğiniz gibi Halifemiz yurtdışında iken üç adet vampir kadın Fransa’da öldürüldü daha sonra Rusya’da bir vampir daha öldürüldü…
Narko-Terör Hâlâ faaliyette Türkiye’deki göstergesi de Halifenin gizli ordusunu gösteriyor…
"Uyuşturucu Madde" (Narkotik) ve psikotrop kelimeleri akli faaliyeti ve ruhsal durumu etkileyen bir dizi maddeleri kapsar.
Bazı uyuşturucu maddeler, bu faaliyeti yavaşlatırlar (merkezi sinir sistemini uyuşturan depresanlar). Sonuç olarak bu maddeler ağrı dindirmek için (ağrı kesiciler, analjezikler), sinirsel heyecanı bastırmak veya sinirsel bozuklukları sınırlamak için (sedatifler) veya endişe gidermek için (trankilizanlar) kullanılan faydalı, tıbbi uyuşturuculardır.
İşte bu tür faydalı olan uyuşturucular zaman içinde Narko-Terör olgusuna da girmiştir bazı toplu katliamları yapacak kişi ve topluluklara bu maddelerden türetilmiş maddeler veriliyor, ve yukarıda belirtilen biçimlerde insanı beyni uyuşuyor daha sonra bu maddeleri veren kişi ve kurumların dediklerini düşünmeden yapıyorlar, bir yede düşünme ve muhakeme kabiliyetlerini sınırlıyor…
Bunu yanında arta kalan yasa dışı uyuşturucu veya türevleri olan maddeleri Narko-terör olgusunda çalışan veya bunu sattırarak beli bir kar elde edenler ülkeler, ülkemizde Halifenin sayesinde beli bir düzeye gelmişlerdir…    
Başka bir yönden olayı irdelersek, diğer uyuşturucular, akli faaliyetleri zıt yönde etkiledikleri bilen bir gerçektir…
Örnek verilecek olursak,  bu uyuşturucu ve türevleri heyecan hallerini de oluştururlar. Bu sebeple bu tür maddelerin tembih edici etkileri olduğu bilinir. Bunlar tedavi gayeleri ile sadece zihni faaliyetin temerküzü (canlandırılması) ve faaliyetlerin arttırılması gerektiği zaman (açlık hissini giderici maddelerle aşırı şişmanlığın tedavisi) kullanılırlar.
Bu tedaviyi doktor kontrolünde yapılmaz ise veya bunlar denetimsiz satılır ise geçmişte ve gelecekte göreceğimiz vahim durumlar ortaya çıkar…
Akli faaliyet üzerindeki kuvvetli etkilerine rağmen bazı maddeler vardır ki, bunların hiç bir tıbbi kullanımı yoktur veya çok sınırlı kullanımına doktor denetiminde izin verilir. Bunlar "halisinojen" maddelerdir, yani hayaller ve evhamlar meydana getirmede kullanılan maddelerdir. Bu maddelerin arasında Hint Keneviri de yer almaktadır.
İşte olgu burada kendin daha çaplı gösterir, Hint Keneviri sayesinde bir çok düşünsel olgular olmuş veya olacakmış gibi görünür, bunu sayesinde Narko-terör olgusu daha iyi faaliyet gösterdiği bilinmektedir…
Ülkemizde Halifenin %90 bildiği, %5 bilip çıkarı için sustuğu, %5 umursamadığı Narko-terör olgusu;  Bireysel etkenlerin yanında toplumsal ve ekonomik nedenlerinde büyük rol oynadığı ilaç bağımlılığının, özellikle gelişmiş ülkelerde yaygın olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise ilaç suiistimali geçmişte oldukça düşük düzeyde ve sadece afyon, esrar, öksürük ilacı ve barbitüratlarla sınırlı iken, son yıllarda Halifenin politik oyunları sayesinde Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde özellikle uyku ilaçları ve trankilizanları tıbbi amaçlar dışında da kullananların sayısı so 13 yılda önemli bir artış sağladığı at gözlüğü takmayanlar tarafından görülmektedir… Bu durum küçük kasaba ve köylerde dahi Batı, doğu, kuzey, güney kent ve sokaklarda yaygınlaşmaktadır.
İşte bizim halifenin Yönetimi altıdaki gizli ordunun yan gelir ve de dost ve akrabalarına unvan getirerek sayın denilen bazı görülen bazen görünmeyen kişilerin oluşturduğu ortam budur…
Bu ortam bilindiği halde bilinmezlikten getirilerek oluşum güçleniyordur…
Evet,
Olgular ve Halifenin yaptığı olgular son derece iyi kamufle edilmiştir, Halifenin gizli ordusu hakkında bulunan bilgileri şu anda desteleyecek kanıtlar ortadan kaldırılmıştır, bunları bilenler susturulmuş ya da öldürülmüştür, Türkiye ucuz Pazar olarak narkotik pazarına sunulmuştur…
 ABD’nin kıçını yalayan bu politik ortam ABD’nin olumlu görünen yasalarını Türkiye’ye uygulamak için göstermelik çaba gösteriyor, bunu yanında Uyuşturucu ile mücadele konusunda ABD’nin Yaptığı uygulamaları göz ardı ediyor…
Bu ABD çift standarttı olaraktan söylene bilinir çünkü tek politikaları olarak onların devleti (ABD) tek onların halkı vardır. Bu ulus kendi çıkarları için kendilerine taşeron kişi ve devletleri bulur onların politikalarını yönetir, yaşayan halkı karakteri ile ve devlet yönetimi karakteri ayrıdır, bu ayrım yönetim değişe bile karaktersizlik yapısı devletin değişmez…
ABD devletinde yönetimi değişik ellere geçse de dış politikaları sömürme ve böl, parçala, yok etme üzerine kurulmuştur, bu politikaları hiç değişmez…
ABD Kanla beslenen bir ülkedir, kimse kimse ile bu konuları görüşmez, tez yazarlar başkalarının hayat ve yapısını eleştiriler, kendilerine gelince birlik olmayı sağlayan bu politik yapılarıdır, her zaman onlar haklı dış ülkeler haksızdır…
Bilimi ve araştırmayı halkına küçük yaştan itibaren öğretir, ama bilimi ve yaşamı kendi halkları için yapar, hatta kobay olarak üçüncü dünya halklarını her olguda çok rahatlıkla kullanırlar…
 ABD Buna göre kendi hakkına sahip çıkar, halklarına ve yaşam standartlını bu yapısal politikalarla artırdılar…
ABD’yi çözmek çok basit ve kolaydır, işte o yüzden yaptıkları fazla önemsenmez çünkü basit olaylar büyük olayların gösrgesi olduğu kimsenin aklına gelmez, yavaş yavaş başka ülkenin içine sızarlar bu önceleri önemsenmez ama daha sonra önü alınamaz…
ABD’nin Planlarını kısa dönemde 10, orta dönemde 25, uzun dönemde 50 yıl için yapılır…
Bu çifte standart olgusunda halkını nasıl eğittiklerine, ve bilgilendirdiklerine şahit olduğum uygulamalardan konumuzla ilgili ufak bir örnekle bu haftaki yazımı bitireceğim…
1974 yılında ben ABD’de idim orada Türkiye’de şimdi 4+4+4 sistemine benzer yürütülen sistem gibi bir sisteme dâhil olmuştum, yaşım ufaktı, ona rağmen araştırmayı seviyordum…
Doğru, dürüst İngilizce bilmiyordum, 5 sınıfa kadar Türkiye’de okumuştum, 6. Sınıfa başladığım o gönlerde modern matematik ile tanıştım, o zaman matematik düzeyim iyi olmadığı için beni matematik derslerinde bir alt sınıfa yani 5. Sınıfa indiriyorlardı, önce bunu sebebini anlamadan isyan ettim, daha sonra ban açıklama yapılınca bunu kabullendim…
Günler günleri kovalıyordu…
Ben İngilizceyi de az çok sökmüştüm, tam o sıralarda Eğitmenimiz bir ufak broşürü herkese verdi, verilen bu broşürde tüm uyuşturucular, uyuşturucu madde türevleri, haplar renli olarak aslına uygun bir biçimde gösteriliyordu…
Broşürün yazılı olan kısmı ile üzerinde şeffaf bir kısım sağa sola oynuyordu, bu kısım’ı oynattığınız zaman önünüze bu uyuşturucu ve haplar nerde kullanılır, ne tür yan etkileri olur, hangi ortamda bulunur, kimler niye kullanır yasa dışı kullanım sonucundaki olan olumsuz olgular nedir, bu tür uyuşturucular nereden sağlanır, hangi ülkeler bu uyuşturucuyu yapar ve yetiştirir, geliş yolları nerelerdir gibi renkli olarak şemalar halinde anlatıyordu…
Bunu yanında, sex ve cinsel eğitim konusunda da eğitici video ve bilimsel yönde yetişmiş uzmanlar tarafından haftada 3 saat eğitim veriliyordu…
Bu uyuşturucu maddelerin yazılı olan broşürde gelecek yüzyılda tehlike arz eden ve ABD ye uyuşturucu tehditti olan ülkeler arasında Türkiye’de bulunuyordu…
O yıllarda memleket özleminden olacak; bu broşürü veren Eğitmenimize kalkıp şunu söyledim “In my country, such narcotics or not, this is a wrong is the knowledge of the teacher...” Türkçesi “Benim Ülkemde böyle narkotik maddeler bulunmaz, bu yanlış bir bilgidir öğretmenim...” dedim...
Evet,  çok kızmıştım, ve bunu bağra bara söyledim…
Eğitmen bana gülerek; " Look at the scientific data, you country returned to a more detailed research you do, then this data, don't you, now this possibility cases, the data are real...",  bunu Türkçesi ise "Bak bunlar bilimsel veriler, sen ülkene dönünce daha detaylı araştırma yaparsın, o zaman bu verileri yok edersin, şimdi bu olasılık olgusunda veriler gerçektir...", demişti…
Şimdi düşünüyorum insana bilimsel yönden eğitim verilirse…
Zorlama yapmadan her olguyu anlatmak mümkün olsa idi..
Yok saydığımız değerlerimiz yok sayılmadan öretebilir mi?
Yoksa bazı şeyleri saklayarak mı özgür iradeyi gelişir de benim bundan haberim yok mu?
Kısaca hurafe ve dini bilim dışında alternatif bir korku aracı olarak kullanarak mı, bir ülke başarıya ulaşır?
ABD’de o yıllarda şu da dikkatimi çekmişti, bu olgular çerçevesinde her türlü pislik ABD’de var iken bunu yanında her Pazar günü çoluk çocuk kiliseye ibadete gittiklerinde gördüm, ama ülkemizde camiye gitmek veya camiye gitmemek arasında akan genç neslimizi şimdi düşünüyorum…
Din ve diğer olgu, baskısı kurarak din eğitimi verildiğinde neler oldu, büyüdük mü, küçüldük mü, koyun gibi halifenin sözleri ile dinimizim öreniyoruz?
Her konuda özgür irade kullanılsa ve çıkar için din ve bezer hurafe kullanılmazsa bizim halife başa gelemeyecek ve ülke bu hâle gelmeyecekti…
Tatbiki ABD’de yaşadığım o zamanlar ikilem yaşıyordum, yaşım icabı Halifenin Yönetimi altında bir ülke olacağını düşünemiyordum, fakat şimdi ABD’nin kıçını yalayan halife ve gizli ordusunun oluşumu o zamanlardan olası olacakları ABD eğitim sistemi biliniyormuş, o zaman dilimindeki öğrenciler şimdi çoğu ABD’de yönetiminde söz sahibi, birde şu var ki öğrenciler çalıştığı sürece yükselme şansları bu ülkede vardır ve tehditti olayları bu öğrenciler ülkelerini  lehine çeviren yine o zamanki öğrencilerdir…
Petro-savaş olgusu içinde BOP ve KOP projesi altında oluşacak olguda Narko-terör olgusunu kendi ülkeleri adına kendi lehlerinde kullandıklarını artık “sağır sultan” bile biliyor…
Şimdi size samimi birkaç sorum olacak, yüreği olan kendi kendine cevap versin eyer evinizde Türkiye haritası ve Türk Bayrağı varsa, bunları önünüze koyun, birde bir aynayı koyun her soruyu olkuduktan sonra önce Hartaya sonra bayrağa sonra aynaya bakın ne görüyorsunuz işte gördüğünüz şimdiki Türkiye’dir…
· Eğitim sistemiz de yukarıda verilen yazdığım eğitim veriliyor mu?
· Benim anlattığım yıllardan bu yana kaç eğitim sistemi değiştirildi?
· Bilimsel yönden kaç eğitim sistemi Ulusumuz çocuklarına verildi veya veriliyor, deneme tahtası olarak kaç öğrencimiz kullanılıyor?
· Şimdiki zamanda Halifenin yönetimi altında oluşan,  Milli eğitim politikalarına bir bakınız, Din Hurafe ve yansıması Olan başörtü olgusu ile üretilen bir eğitim politikalarında oluşan, bu olgumuzda geçen Narko-terör olgusunu yenebilir miyiz?
·       Bu günlerde ABD ye benzemek amacı ile ABD den alıntı yapılarak Sigorta ve sürücü eğitim yasası yapılıyor, bu yasalar ne kadar gerekli ise Narko-terörü anlatan eğitim sistemi niye yapılmıyor?
Halife ve gizli ordusu döneminde oluşan politik ve ekonomik, jeopolitik siyasi olgular çerçevesinde;
· Çıkarlar mı ön plana alıyor?
· 13 yaşına kadar düşen uyuşturucu kullanan gençlerimize yönelik olumsuz çalışmalar var mı?
Var ise önem alınmamasının nedeni;
· Halifenin kendi çıkarları ve manevi babalarının bulunduğu ABD’nin çıkarları için Ürettiği yalan ve bölücü Politikalar mı?
Sorularım bu kadar…
Ne gördüğünüzü bilmem imkânsız…
Fakat Mustafa Kemal Atatürk olayları analiz etmiş ve yıllar önce şu sözü söylemiştir “Hiçbir mazeret başarının yerin tutamaz”…
Şeref ve haysiyeti olan benim gibi şeyleri görmüştür umarım…
Aslına bakarsanız Kendine deli(ği)kanlı diyen Halifemiz bu sorulara cevap vermedikçe olgumuzdaki Narko-terör olguları gelişip büyüyecektir…
Yılan yedi başlıdır…
Yedisinde birbirinden haberleri yok ama tek bir organdan yönetiliyor onları ve de o görünmeyen organ veya organları besliyorlar.
Biliyor musunuz yedi başlı yılanın yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor, bu yedi başlı yılanın birde gün doğunda kuyruklarına basıldığı zaman başları gün batımında oynuyor ve oynadıkça halkın bir bölümü daha bölünüyor…
Yılanın başlarını hep beraber aynı anda koparmadan bütün projeler havada kalacaktır…
Saygılar…
Genel Yayın Yönetmeni
Cessur Demirali GÜRSU
22.01.2013
İkinci bölüm sonu

Hiç yorum yok: