Pazartesi, Şubat 04, 2013

Halifenin Gizli Ordusu -4-


Saygın okurlarım,
Tükürürseniz tükürüğünüz kurduğu zaman uçar, ya bu tükürüğünüz mikroplu olursa oda havaya karışır, bu mikroplar tehlikeli, yarı tehlikeli ve de öldürücü olarak ayrım yaparsak, bizler haber verenler işte böyle davranırız…
Bazı haberler görünse de görünmez olur, bazı haberler tekrar tekrar yayınlanır, bu haberleri takip etmek ile takip etmek siz saygın okurlara bırakılır…
Görüp de görmemezlikten geldiğiniz veya okumaktan imtina ediğiniz haberler yukarda yazdığım gibi tükürüğe hatta balgama bezer…
Önlem alınmazsa bu haberlerin verdiği nitelik kaybolur ve unutulur, unutmak belki bir nebze insanı rahatlatır fakat evet, fakat bu haberlerde geçen bilgiler iyi anlaşılmazsa o zaman hiçbir niteliği kalmaz…
Bu ikilem işte Halifenin Ordusunu besleyen yegâne olgudur, bu olguları unutturmak için haberler ve buna bağlı bilgiler yok edilir…
Simdi geçen haftadan bu yana Narko-terör alanında göze çarpan bazı gelişmeleri yazarak bu bölümü açıyorum…
27 Ocak 2013 Pazar 
Uyuşturucu halının altından çıktı…
Halifenin ülkesinde bulunan, Bursa’da düzenlenen halifenin görünür yani yasal ordu tarafından uyuşturucu operasyonunda 850 adet extacy hap, 8 paket bonzai ile 4 kilo esrar maddesi ele geçirildi, bu görülen haber olarak yayınlandı...
Haberin detayı ise; insanın dostu olan Narkotik köpeği Alfa’nın da destek verdiği ve işini zorluklarla yapmaya çalışan ve çoğu zaman halifenin gizli ordusu tarafından engellemeler ile karşılaşan Narkotik polisi tarafında, polis kameralarına saniye saniye yansıyan operasyonda vampirlerin, uyuşturucu maddeyi halının altındaki gizli bölmeye sakladığı ortaya çıktı.
Yıldırım İlçesi Beyazıt Mahallesi’nde bazı kişilerin uyuşturucu madde satmaya çalıştığı ihbarı üzerine harekete geçen Halifenin yasal ordusuna bağlı Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Narkotik Büro Amirliği ekipleri, iki ayrı halifenin gizli ordusunun müsaadeleri ile görünen adrese baskın düzenledi…
Hırsızlık ve uyuşturucu madde ticareti yapmak’ gibi 8 ayrı kaydı bulunan ve halifenin gizli ordusunun gözden çıkardığı Yılmaz T.’ın (20) evine baskın düzenleyen narkotik ekipleri, 850 adet ‘extacy’ isimli uyuşturucu hap, 1 kilo esrar ve 8 paket bonzai maddesi ele geçirdi. vampir Yılmaz T. gözaltına alındı.
İNSAN DOSTU ALFA’NIN UYUŞTURUCUYU BULMASI KAMERAYA YANSIDI
Aynı mahallede vampir Seyithan D.’nin (19) evine operasyon düzenleyen işini yapan polis ekiplerine yine işini yapan narkotik köpeği Alfa da destek verdi. İşini yapan Ekipler, odaları didik didik aramasına rağmen bir şey bulamadı. Devreye giren insan dostu narkotik köpeği Alfa’nın salondaki halıya tepki vermesi üzerine halıyı kaldıran polisler, gizli bir bölme buldu. Bölmenin kapağının açılmasıyla zulalanmış 3 kilo esrar maddesi ele geçirildi. Operasyon anı ise işini yapan polis kamerasına yansıdı. İnsan dostu Alfa’nın halıya tepki vererek, işini yapan polislerin zemindeki bölmeyi açması da saniye saniye görüntülendi.
‘Yağma ve hırsızlık’ suçlarından 2 ayrı kaydı bulunan vampir Seyithan D.’nin yalan söyleyerek, uyuşturucu maddeyi İstanbul’dan tanımadığı kişilerden aldığını söyledi. 
Hiçbir uyuşturucu satıcısı veya hiçbir uyuşturucu alıcısı tanımadığı bir kişiden yüklü miktarda alış veriş yapmaz…
Emniyetteki sorgulamalarının ardından “Uyuşturucu ticareti yapmak” suçundan Halifenin kontrolü altında bulunan adliyeye sevk edilen vampir Seyithan D. ve vampir Yılmaz T. Halifenin kontrolü altında bulunan nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine konuldu.
Halifenin yönettiği ülkede bulunan Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi kontrollü yetkilileri, vatandaşların durumu şüpheli görülen veya uyuşturucu satmalarından şüphelenilen kişilerin ‘155 Polis İmdat Hattı’na bildirilmeleri istendi. 
 Yukarıdaki halifenin senaryosundan bir gün sonra 28 Ocak 2013 Pazartesi günü
Ünlü olmak göreceli bir kavram olduğunu geçmiş yazılarımda belirtmiştim işte bu tür Ünlüler narkotik suçlarından halifenin kontrolü altındaki adliyeye sevk edildi, buda senaryonun bir bölümü idi…
Halifenin yönettiği ülkede, İstanbul'da geçen haftalarda gerçekleştirilen uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan ve aralarında dizi oyuncularının da yer aldığı 35 vampir zanlısı yine halifenin kontrolü altındaki adliyeye sevk edildi.
Vampir Zanlılar, emniyetten çıkarken arkadaşlarımızın sorularına cevap vermedi.
Halifenin yönettiği ülkede, yasal ordusuna bağlı İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü halifenin gizli ordusu tarafından denetimli ekiplerinin 25 Ocak 2013 tarihinde işlerini denetimli olarak gerçekleştirdiği operasyonda gözaltına alınan vampir zanlıların halifenin yasal ordusuna bağlı emniyetteki işlemleri tamamlanmıştı.
Ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen, Ünlü isimlerinde yer aldığı 35 vampir zanlı halifenin kontrolü altında  adliyeye sevk edildiği haber kanallarına verildi. 
Senaryo gereği,  Dizi oyuncusu denilen Çağatay Ulusoy'un aralarında bulunduğu ünlü isimler, halifenin emniyetten çıkartılışları sırasında arkadaşlarımızın sorularını bu Ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen, Ünlü cevapsız bıraktı.
Torbacılık yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan bazı vampirler ise görüntü alan arkadaşiarımıza saldırmaya çalıştı. 
Halifenin Polis minibüslerine bindirilen vampirler, halifenin kontrolü altında bulunan Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürülmüştü.
Halifenin gizli ordusunun müsaadesi ile yapılan Operasyon kapsamında gözaltına alınan oyuncu Ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen, Ünlü sayılan  Cemal Hünal ile şarkıcı Cenk Eren ise halifenin kontrolü altındaki emniyetteki yapılan senaryoda ifadelerinin ardından serbest bırakılmışlardı.
Aynı gün Ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen, Ünlü sayılan Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca Halifenin gizli ordusu tarafında düzenlenen senaryonun ardından serbest kalmışlardı…
Halifenin yönettiği ülkede bulunan İstanbul'daki halifenin yasal narkotik operasyonunda gözaltına alınan 34 şüpheliden, aralarında Halifenin gizli ordusu tarafından hazırlanan senaryonun ardından Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca'nın da bulunduğu 15 kişi halifenin kontrolü altında bulunan savcılıkça serbest bırakılmıştı…
Gözaltında tutuldukları halifenin yasal statüde bulunan İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü denetimli ekiplerince verilen görev dâhilinde sabah saatlerinde halifenin denetimi altında bulunan Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirilen 34 şüpheli, soruşturmayı yürüten TMK 10. maddesi ile yetkili halifenin savcısı Abdullah Mirza Coşkun'a Halifenin gizli ordusu tarafından hazırlanan senaryo gereği ifade vermişti…
İfade verme işleminin ardından, aralarında Ünlü olmak göreceli bir kavram olmasına rağmen, Ünlü sayılan oyuncular Çağatay Ulusoy ve Gizem Karaca'nın da bulunduğu 15 kişi halifenin denetimi ardında bulunan savcılıkça serbest bırakıldı.  Bu denetimli Savcılık, diğer 19 şüpheliyi ise Halifenin gizli ordusu tarafından hazırlanan senaryo gereği tutuklama istemiyle TMK 10. maddesi ile yetkili 3 No'lu Halifenin denetimi altında bulunan hâkimliğe sevk etmişti.  
Takip eden günlerde magazinsel uyuşturucu operasyonları fazla medyaya yansımadı yalnız  30 Ocak 2013 Çarşamba günü Rusya, ABD ile anlaşmadan çekildi diye bir haber çıkmıştı…
Ülkemizi kontrol altında bulunduran ve Halifenin gizli ordusu ile yakın bağları olan Rusya istihbaratı ve  Amerika istihbaratı  ile olan güvenlik ve uyuşturucu kontrolü alanındaki anlaşmaya son veriyordu…
30 Ocak 2013 Çarşamba günü Rusya Hükümeti resmi internet sitesinden bildirildiğine göre, Rusya Amerika ile olan güvenlik ve uyuşturucu kontrolü alanındaki anlaşmaya son veriyordu.
Konu ile ilgili kararname Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev tarafından 28 Ocak’ta imzalanırken, anlaşmanın 30 Ocak 2013 Çarşamba gününün gerçeklerine uymaması ve potansiyelini yitirmesi gerekçesiyle Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın isteği ve girişimleri üzerine ortaya atılmıştı.
25 Eylül 2002 tarihinde Rusya ile Amerika arasında imzalanan anlaşma gereği Amerika düzenli olarak suçlarla mücadeleye yönelik projelerin uygulanması için Rus makamlarına maddi yardımda bulunuyordu onlarda Türkiye’deki hükümeti oluşumuna karşı tedbirlerini askıya alacaklardı, olgular değiştikçe, bilhassa Türkiye’deki düzen 10 senede Amerika’nın lehine değişip güneyde savaş kokuları başlayınca, bu olgular dahilinde bu anlaşmayı tek taraflı olarak bozdular…
9949856-mafya
01 Şubat 2013 Cuma ise AB den dikkat çekici bir haber medyaya yansıdı; Uluslararası uyuşturucu olgusunda Mafya çağa ayak uydurdu haberi geldi…
AB’nin yeni raporu, ilk defa itiraf niteliğinde gelen bu haber uyuşturucu ticaretiyle mücadelenin giderek zorlaştığını gözler önüne seriyor. 
Narko-terör ile iç içe olan suç örgütleri, üretim ve dağıtım yöntemlerini sürekli değiştiriyor bilgileri daha önceleri bilinmesine rağmen fazla dile getirilmiyordu daha dorusu bunu bu işle uğraşan uzmanlar biliyor ama halka duyurmuyorlardı, ne zaman “yumurta kapıya dayandı” işte ozaman bazı bilgiler uluslararası platformlarda konuşulmaya başlandı.
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan “Uyuşturucu Raporu”, konuyla ilgili yeni sorunlara dikkat çekiyordu.
Artık uyuşturucu maddeler internet üzerinden sipariş ediliyor, posta ya da kurye yoluyla dağıtılıyor. Uyuşturucu trafiğinden büyük gelir elde eden organize suç örgütleri, bunu diğer yasa dışı faaliyetlerinin finansmanında kullanıyor.
Daha ileri giderek şunu da söyleyebilirim, artık yasal olarak bazı kişileri bu konuda yetiştirip, akılı bilgisayarlarda da özel programlar yaparak bizim ülkemizde dahil olmak üzere Narkotik ile ilgili veri kayıtlarını elde etmeleri için özel bilgisayar programcıları yetiştirilmek için çalışmalar yapılıyor… 
AB Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Cecilia Malmström, çok karmaşık bir "küresel uyuşturucu ticareti" ağının Avrupa'da faaliyet gösterdiğini, bu nedenle mücadelenin de kolay olmadığını kaydetti. Uyuşturucunun satışında kullanılan internetin de mücadeleyi zorlaştırdığını ifade eden Malmström, üretim sürecinde de sürekli yenilikler olduğuna işaret etti.
Gençler risk altında demesi ilginç gelişmeleri göz önüne seriyor…
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlığı İzleme Merkezi Direktörü Wolfgang Götz ise birçok gencin "hakkında çok az şey bilinen uyuşturucuları denediğini" belirterek, bunun büyük tehlike oluşturduğu uyarısında bulundu. Götz, AB düzleminde güçlü bir işbirliği talebinde bulundu.
EUROPOL Direktörü Rob Wainwright ise uluslararası uyuşturucu ticaretinin daha önceden olduğu gibi çoğu organize olmuş (Narko-terör) suç örgütünün ana faaliyeti olduğunu belirtti.
 Wainwright, “Yeni fırsatlara ayak uydurup, takipten kurtulmak için kaçakçılık metotlarını değiştiriyorlar. Giderek daha fazla konteynır, uçak ve posta hizmetleri gibi ticari ulaşım olanaklarından yararlanıyorlar”  söylevini yaptı…
Bakınız 2000 yılarına gelmeden bunlar yine tartışılıyordu…
Öyle ki, 1986 yılı Ocak ayında yapılan "Uyuşturucu ve psikotrop ilaç düzenlemeleri" konulu toplantıda Türkiye'de bu tür ilaçların kullanımındaki artışın 1975 - 1980 yılları arasında yüzde yüz olduğu, son beş yılda (1980 -1985) ise bu artışın yüzde dört yüze çıktığı belirtilmişti…
Bu belirtmelere rağmen uluslararası platformlarda daha iyi olmasa da şimdiki zaman dilimine göre başarılı işlemler ve operasyonlar yapılıyordu…
Bu başarılı kabul edilen narkotik operasyonları gün geçtikçe gerilemeye başladı sebebi Narko-terör olgusu küresel bakımdan ülkeleri yönetmeğe başlamasıdır…
Bu nedenle santral sinir sistemi üzerinde etkili olan, suiistimal edilen ilaçların ve bu ilaçlar yanında bulunabilecek maddelerin analizleri Forensik (adli) ilaç laboratuvarlarında, özellikle Kriminal Polis Laboratuvarlarında ayrı bir önem taşımalarımda ön planda görülmekteydi…
Bu ilaçların analizleri, renk ve gravimetrik spektrofotometrik, spektrofluorometrik, polarografik, radioimmunoassay kâğıt kromatografisi, ince tabaka kromatografisi, yüksek basınçlı sıvı kromatografisi ve gaz kromatografisi gibi çeşitli yöntemlerle yapılmakta olması önem taşıyordu.
Kullanılan İlaçların tıbbi indikasyon (gereklilik) dışında kullanılması ve özellikle bu konuda çalışan ve tedavi eden  doktorların gerek göstermediği durumlarda kişinin kendi inisiyatifi veya yetkisiz kişilerin tavsiyesi üzerine kullanılması ilaç suiistimali veya tıbbi olmayan ilaç kullanılışı diye adlandırımıştı…
Bu tür ilaç suiistimalinin geniş anlamda tanımıdır denmişti. 
Bunu yanında bu tanıma göre bütün ilaçlar için suiistimal söz konusudur, bilgisi de verilmişti… 
İşte böylece antibiyotiklerin, vitaminlerin, antiasit ilaçların, glukortikoidlerin, nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçların suiistimalinden söz edilebilir bilgisi de verilmesine rağmen. İlaç suiistimali (ilacın kötüye kullanılması) ile ilacın kötü kullanılması farklı şeylerdir bilgisi de bir yada çok açıklayıcı olmamakla birlikte yine de o zaman diliminde bilinçli olanlara fikir veriyordu… 
Yanlış ilaç kullanılması, onu doğru olarak kullanması gereken kimselerin ya doktorların veya doktorun kontrolü altındaki hastaların ilacı yanlış indikasyonda, çok kısa veya uzun bir süre kullanmaları gibi durumları veya benzer durumları kapsadığı da verilen bilgiler arasındaydı.
Bazı psikotrop (diğer adıyla psikoaktif) ilaçlar kişide bağımlılık yaptıkları için, yukarıdaki tanımda olduğu gibi indikasyon (gereklilik) dışında, devamlı yada periyodik olarak uzun süre (bazen yaşam boyunca) ve ekseriya giderek artan dozlarda kullanılırlar bilgisi verilmişti… 
Bağımlılık yapma potansiyeli olan ilaçların çoğu tıpta hastalıkların tedavisi ve diğer amaçla kontrolü şeklinde kullanıldığında bu ilacın suiistimali anlamına gelmezdi… 
Bağımlılık yapan ilaçlardan bazıları (LSD ve benzeri halisinojenler ve esrar gibi) tedavi amacıyla kullanılmadıklarından, her zaman suiistimal edilirle bilirdi. 
İlaca bağımlılık bazen sadece psişik bağımlılık şeklinde olabilirdi fakat tek başına fiziksel bağımlılık gelişmezdi… 
Fiziksel bağımlılık gelişmişse beraberinde psişik bağımlılık ta gelişmiştir, işte bu bağımlılıklar Bilinmesine rağmen Konumuzda geçen Narko-terör olgusu bu bağımlılık yapan ilaçların veya geniş anlamı ile Uyuşturucu maddelerin yayılmasına son derece maddi manevi tarafından destek olmuştur…
Bunun yanında ülkeyi bölmek için oluşan oluşuma da parasal destek vermek için bu Narkotik olgu kullanılmıştır, ülkemizde 1990 ortalarında ve 2000 yıların başlarında bu narkotik olgu daha önem taşımıştır ve bunda en çokta Halifenin Gizli ordusu payını almıştır…
İktidara gelmek için değişik yollar gibi bu Narko-terör olgusu büyük bir başarı ile doğu ilerimizde kullanılmıştır…
Halifede doğudan seçilerek başbakan olmuştur, işte senaryonun ana teması bu zaman diliminde çizilmiştir, burada ölüm taciri, bebek katili olan insan evladına sayın diyen halife başbakan olduğunu unutmamak gerekir…
Evet,
Şimdileri o halife sözde Terörü bitirmek için yine o ölüm taciri ile diyalog kurmaktadır, yakında af çıkarıp kendisi Cumhurbaşkanı, o yoldaşı ölüm taciri ise başbakan olursa hiç şaşmam… 
Yazımın başında belirtiğim gibi Tükürük olgusu…
Şimdiki zaman diliminde yüzlerine tükürsek bile Halife ve halifenin gizli ordusuna bağlı  komutanları ve askerleri “Yarabbi şükür” diyorlar… 
Saygılar…

Bölüm Sonu
Genel Yayın Yönetmeni..
Cessur Demirali Gürsu  

Hiç yorum yok: