Pazartesi, Ekim 19, 2015

İçi bozuk olanları derdi de aynı olur mu, bu olguda dış içine çıkar mı acaba?

Biri terörist mühendisti bir yasal terörist dostu ve vatan haini ikisi bir araya gelince ne olur sizce?
Nasıl bir ucube bir terörist politikası çıkar biri dişi biri erkek bozuntusu siz düşünün o ucube çocuğu kime benzer?
İşte bunu cevabını terör mühendisleri tarafından sorgulamaya başladı, sonunda ufak politik o çoğun karakteristik yüzünün cevaplar bu gün değişik ortamlarda yayınlanıyor.
“Erdoğan’ın da, Merkel’in de derdi iç politika” deniyor…
Bu belli bir karakteristik tahlil olarak bu haberde göreceksiniz.
Terör mühendislerinin laboratuvarı olan merkezlerin toplandığı ve de yapılan mühendistik çerçevesinde önce besleyip büyüten ve terörist olarak yetiştirip daha sonra bunları belli bir politik oyunla ihraç eden Avrupa’ya yine onları katkıları ve insan tacirlerinin yardımı ile Suriyeli modern köle olarak seçilip transfer edilen insanların akınını durdurmak için İstanbul’u ziyaret eden terör mühendislerinden biri olan ve önceden yaptıkları Fizibilite raporları yanlış çıkmasından rahatsız…
Bu raporlardan çıkan sonuç şimdi teröristlere karşı oluşturdukları birliğin dış kökenli olarak yaptıkları politika çerçevesinde, bumerang tipi olarak oynadıkları terör oyununda terör bizim memlekette oynana oyun gibi kendilerini vuracağını bu raporlarda geçiyor…
Ülkemize bakarak bir çoğu zaman siyasi yönden bizleri kobay olarak kullandıkları ve kullanacakları açıktır.
Bir ölçüde kendilerine yönelik korkularından bu terör olgusu çerçevesinde politik ataklar yapıyorlar…
Bu atakları bizde denemezlerse neler olacağını başka kobay elerinde olmadığı için son aylarda iyi kötü polisi oynayan yine bu birliktir…
Siyasi yönden rüşvet vermeye kadar her türlü pis oyunu denemeye hazır olan bu birlik ülkemizde önceden kurdukları ve büyüttükleri terörizm odaklı hücre evlerini Ankara’da oluşturdukları katliam gibi yapacakları biliniyor, ve bu kişi ve kişiler siyi yönden ülkemiz tehdit etmek için geldiklerini biliyoruz…
Bu olguda oluşturdukları terör bağlantılı din sömürücü hükümetin onlar olan bölünmez bağlılıklarını da bu aşamada kullanıyorlar…
Bunu yanında gelecekte bu olgular onları vuracaklarından korkuyorlar çünkü tüm terör bağlantılarını sağlayan batı ve doğu komite, savaş komisyonunun üstleri AB’de olduğu biliniyor…
Kendi toplumlularını bu yanlış politikalar sonucu çıkmaza soktuklarını da biliyorlar kendi insanlar için bu terörist mühendisliğini yıllardı öncülünü yapan Almanya Başbakanı Merkel, teröristlerle yatıp kalkan biri ile işbirliği karşılığında bu ortamda siyasi rüşvet vermeyi ve tehdit ederek nabız tutmak amacı ile Türkiye’ye geldiği bilinirken göstermelik olarak vize muafiyeti ve mali yardıma yeşil ışık yaktı. Haberleri verildi…
Davulu sesi uzaktan hoş geldiğin söyleyen Uzmanlar ziyareti biraz davulu yakından dileyenler dâhil olarak tartışmaya açıp değerlendirdiler.
Ama bize bu değerlendirmeleri değerlendirmek zorundayız, aklınız kullanıp yukarıdaki bilgiler doğrultusunda sizlerde düşünün size bu değerlendirmeler nasıl geliyor.
Bu haberde bunu cevabını sizlere bırakıyoruz…
Dün bu olgular olup yorumlanırken bir taraftan bu gün Sloven – Hırvat sınırında binlerce kölelik yapmak için bekleyen kişiye kapılar aralandı algılama haberi de geldi, önceki yazımızda belirtiğimiz gibi bu terör olgusunda bilinçsiz bir devlette terörü olgusu içinde Şerefsizler ile satranç oynamak ne kadar zor olduğunu ve de yine bu yazımızda da belirtelim yalnız bizler satranç oyunu bitmeden masayı terk etmeyiz, yine bir önceki mesajımız gibi yine bu olguda dikkatli olunmaz isek unutmayın oyun biden bire değişime uğruyor…
Taşları yer yer değiştirildiğini dikkatli olmaz iseniz görmeniz mümkün olmuyor…
Sanki bir yanılsama yani el çabukluğu ile taşların yerleri değiştiriliyor, hile ile savaş oyunu teröre bağlanıp oynanıyor…
İstanbul ziyaretinde hem Başbakan Ahmet Davutoğlu hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşen Angela Merkel’in ana gündemini Suriye’de savaştan kaçan sığınmacıların Türkiye’de nasıl tutulabileceği sorusu oluşturdu. Sığınmacı sorununu ‘kontrolsüz bir kriz’ olarak niteleyen Merkel, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin canlandırılması gerektiğine de vurgu yaptı. Merkel, Türkiye’yle üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılabileceği, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınabileceği mesajını verdi.
“Bilerek İstanbul’u ziyaret etti”
ı
Son dört yıldır donmuş olan Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir ivme yaşanacak mı? Suriyeli sığınmacı sorununa gerçek bir çözüm bulunabilir mi? Merkel’in ziyareti neyi değişterecek? ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Hüseyin Bağcı, sorulan soruları yanıtlarken, Merkel'in ziyaretinin “her iki tarafın da birbirine olağanüstü ihtiyacının olduğu bir dönemde gerçekleştiğini” söyledi. “Merkel çok dikkatli hareket etti ve Ankara’ya gelmek yerine İstanbul’u ziyaret etti. Ankara’ya gelseydi; daha kapsamlı bir ziyaret olacaktı ama bilerek İstanbul’u tercih ederek Erdoğan ve Davutoğlu’na –benim acele işim var. Sığınmacı sorunu için geldim. Türkiye’nin iç politikasının ayrıntılarına girmek istemiyorum. Saray tartışmalarından uzak durmak istiyorum- mesajı verdi” diyen Bağcı’ya göre Merkel, bu mesajıyla hem Alman kamuoyunu hem de Türk kamuoyunu rahatlatmaya çalıştı. Merkel’in Almanya’da 2017’de yapılacak seçimleri kaybetme riskinin bile olduğunu ve bu riskin de Suriyeli sığınmacı sorunundan kaynaklandığını anlatan Bağcı, “Merkel; kendi kamuoyuna –bakın çalışıyorum-, Türk kamuoyuna da –sizin iç siyasetinize şimdi girecek vaktim yok- demeye çalıştı ve bunda da başarılı oldu. Ziyaret; Almanya’da çok tartışılacaktır ama Merkel bu ziyareti –Göçmen krizini çözmeye çalışıyorum ve uğraşıyorum. Türklerle de bu yüzden anlaşıyorum- diye satacaktır” diye konuştu.
Hüseyin Bağcı, AB’nin Türkiye’ye sığınmacılar konusunda yapacağı mali yardı paketinin nasıl kullanılacağı ve sonuç getirip getirmeyeceğinin zaman içinde anlaşılacağını anlatırken; “Erdoğan’ın da, Davutoğlu’nun da derdi tıpkı Merkel gibi iç politika. İki hafta sonra yapılacak seçim öncesi Türk hükümeti de Merkel ziyaretini kamuoyuna –Almanya’nın desteğini aldık-diye satacaktır. Erdoğan çok şanslı bir siyasetçi. Hem Merkel vize muafiyeti ve üyelik müzakereleri için yeni fasıllar açma sözü de verdi ki, Türk hükümeti bu sözleri seçim yolunda kullanmaktan kaçınmayacaktır” diye konuştu. Bağcı’ya göre, Türkiye-AB ilişkilerinin yeni bir ivme kazanması da kuvvetle muhtemel. “Karşılıklı ziyaretlerle taraflar birbirine yaklaşacaktır ama bu yakınlaşmayı çıkara dönüştürmek için de gayret gerekiyor. Türkiye’nin garip Suriye politikasından uzaklaşması şart” diyen Bağcı, 1 Kasım seçimlerinin Türkiye ve AB ilişkilerinin geleceği için dönüm noktası olacağını da düşünüyor. Çünkü seçim sonrasında oluşacak hükümetin tarzı; Merkel’le varılan anlaşmanın hayata geçmesinde temel rol oynayacak.
“Kazan-kazan politikası”
Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden Nail Alkan da Merkel'in ziyaretini değerlendirirken “Hem Merkel hem de Erdoğan bu ziyaretten kazançlı çıkacak. Taraflar ziyareti –kazan kazan- politikası üzerine oturttular ve iç politikadaki sorunlarını çözmek için kendilerine yol açtılar” diye konuştu. “Ancak, özellikle sığınmacılar konusunda geçici bir çözümün değerlendirildiği görülüyor. Sorunun büyüme ihtimali çok yüksek ve bütün dünyayı ilgilendiren bir Suriye meselesi var. Merkel’in; AB içinde bu meselesi uzun uzadıya konuşması gerekecek ki, işte o zaman bu ziyaretten elde ettiklerini yine bir gözden geçirmesi gerekebilir” diyen Alkan, Türkiye içindeki sığınmacı krizinin de daha trajik boyutlara ulaşabileceği riskine dikkat çekti. Alkan'a göre, zaman içinde BM, Avrupa ve Türkiye’nin sığınmacı konusunu daha etraflıca konuşması hem Suriyeli sığınmacılar hem de tüm dünya için öncelikli gündem maddesi olmalı. Almanya’da son dönemin en temel konusunun sığınmacılar olduğuna dikkat çeken Alkan, “Merkel; sığınmacıları Türkiye’de tutmak istiyor ancak biliyor ki, sığınmacılar da Avrupa’yı Türkiye’den daha cazip buluyor. Erdoğan’ın da, Merkel de şimdi iç politikadaki dertlerini sonlandırmaya çalışıyorlar ama bu kısa süreli çözümler kurtarıcı olamaz. Uzun süreli çözüme her ikisinin de, sığınmacıların da ihtiyacı var” diye konuştu.
Merkel’in ziyaretinin ardından Türkiye-AB ilişkilerinde ‘bir hareketlenme’ görülebileceğini, özellikle Türkiye’nin bu hareketlenmeyi iyi değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Nail Alkan, “Vize serbestliğinde de, üyelik müzakerelerinde yeni başlıkların açılabileceğinde de nasıl ilerleneceği bilinmez ama Türkiye Almanya’nın açtığı bu yolu iyi kullanırsa kazançlarını en iyi noktaya taşıyabilir” değerlendirmesini yaptı.
“Niyet var, plan yok”
Merkel'in ziyaretiyle son 4 yıldır dünya gündeminden hiç düşmeyen Suriyeli sığınmacılar sorununda yeni bir adım mı atılıyor? Bu soruyu da İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır değerlendirdi. Çorabatır, “Ortada bir çözüm niyeti var ama durum çok karışık” derken bu karışıklığı şöyle özetledi:
“Türkiye'ye verilecek olan 3 milyar euro nasıl ve kimler tarafından kullanılacak? Belki de bu paranın bir kısmı, Ege’de polisiye tedbirleri artırmak için kullanılacak. Türk ve Alman bürokrasisi, sığınmacı sorununda aynı dili mi konuşuyor bilmiyoruz. Türkiye; sığınmacılara mülteci hakkı tanımadığı sürece, onlar da Avrupa’ya kaçmaktan vazgeçmeyecekler. Almanya’yla anlaşmak yetmiyor. BM başta olmak üzere tüm AB’nin, sığınmacı konusunda artık ortak bir plan oluşturması gerekiyor. Yoksa, Merkel'in Türkiye'ye sunduğu paket geçici çözüm olmaktan öteye geçemez. Çok zor ve kritik bir dönemece girildi, sorunun çözümü için. Türkiye’deki sığınmacıların sorunları da artıyor. Sadece Almanya’yla diyalogu artırmak yetmiyor.”
Bu türde bir çok uzaman görüşü değişik ortamlarda yayınlanırken bu gün yazımızın başlığında belirttiğimiz gibi olgulara değişik açılardan bakmayıp at gözlüğü takarak bakarsak ve de dikkatli olmaz iseniz olguları görmeniz mümkün olmuyor, sanki bir yanılsama yani el çabukluğu ile taşların yerleri değiştiriliyor, hile ile savaş oyunu teröre bağlanıp oynanıyor…
İşte öyle bir olgu haberi algılama yöntemi ile verildi; özel olarak terör mühendislerinin çalıştığı ve özel planlar kullanılarak senaryo çerçevesinde, Avrupa’ya Afganistan, Irak ve özellikle de Suriye’den Batı ve doğu komitesinin savaş komiyonu denetimi altıda yapılan senaryo gereği insanları yer değiştirmesi sağlanıyor, bu olguda transfer edilen insanların kontrol edilmeden yapılan bu operasyonların sonucu akını sürüyor. Haberleri yumuşatılarak veriliyor halbuki yanlış uygulama sonucu oluşan bu politikanın sonuçları yine Türkiye üzerinde kurulan oyunlar çerçevesinde oynanacağını ve bunun sorumluluk olarak sonuçta ülkemize patlayacağını bilmemiz gerekir…
Senaryo gereği oluşturulmuş savaş ortamındaki çatışmalardan kaçarak modern kölelik olgusu içinde yoluna düşürülen ve de insan tacirleri yardımı ile transfer edilen kişilerin büyük çoğunluğun hedefi Almanya ve Avusturya’ya ulaşmak. Bu çerçevede hayatta kalan kişiler arasından seçilerek köle olarak kullanılmaları planlanıyor, organ mafyası fazla zarar görmeyen vücutları kullanma planları da bu aşamada yer alıyor. Fakat bunlar dış ve iç medyada fazla yayınlamıyor, ve gösterilen mağduriyetler olarak yayınlanıyor, perde arkası saklanıyor… Bunun için yolda ölmeden balkan ülkelerinden köle veya terörist kamlara alınacak kişilerin güzergahlarında buluna yollardan geçenlerin binlercesi Hırvatistan Slovenya sınırında geleceklerini bekleyerek takılmıştı. Slovenya hükümeti geçici olarak kapının açılacağını duyurdu haberi de bugün verilen haberler arasında yer alıyor.
Sloven yetkililer nihai kararlarının geçtiğimiz gün nabız yoklaması ve siyasi rüşvet vermek için ülkemize gelen terörist mühendisti ve onun çalışması sonucunda oluşan olguda bulunan Almanya ve komşusu Avusturya’nın bu transfer edilen modern köle olacak inşaları yapılacak olan politik ataklarda bu köleleri kabullerine paralel olacağını ifade ediyor. Sloven-Hırvat sınırından bu aşamada günde 2 bin köle olacak kişinin geçişine izin verilecek. Haberleri alt manşetlerde algılama olarak verilmeye devam ediliyor…
Slovenya’nın girişleri kısıtlaması sonrası halen Hırvat hükümeti de Sırbistan sınırında önlem almış durumda. Akın sırasında öldürecekleri kişilerin politik açıdan nasıl sıyrılacakları konusunda çalışmaları olduğu gelen haberler arasında veriliyor, bunu yanında bize komşu Yunanistan’dan Makedonya’ya ise günde yaklaşık 500 göçmen geçiyor. Bilgileri son olarak veriliyor…
İşte buda olgular dâhilinde grubumuzun seçtiği ham haber:


[ Bu habere Cessur Demirali Gürsu katkıda bulunmuştur…]
Rogg & Nok ANTİ-TERRORİSM Araştırma Grubu

Hiç yorum yok: