Salı, Şubat 07, 2012

HEDEF SAPTIRMA

HEDEF SAPTIRMA
07.Şubat 2012
erdogan 0702_3_text
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Er ya da geç Humus'un hesabı sorulacaktır'' dedi.
Saygın okurlarım,
Yorum yaparken çok dikkatli yapmamız gerekli…
Şimdi size A.A haber merkezini verdiği haber üzerinden giderek bazı yorumlar yapacağım bu yorumlar benim araştırma ve ön görülerimi oluşturur, isteyen beğenir isteyen beğenmez, ben hiçbir partinin sözcüsü olamam, ve olmayacağım, ben tek birinin sözcüsü olurum oda Türk halkımın, kendin Türk olarak kabul eden ve bu millete gönül veren beni anlar… 
AK Parti Grup Toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, ''Suriye bizim için sıradan komşu değildir, Suriye halkı sıradan bir halk değildir'' diyerek, ''Suriye'nin her metrekaresinde bizim ortak tarihimizin izlerini görürsünüz. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Bu kardeşlik tarihe kanla yazılmış bir kardeşliktir. Suriye'de olanlara sessiz kalamayız. Suriye halkına sırtımızı dönmeyiz. Biz, ana muhalefet gibi kendi halkını katleden zalimlerin sırtını sıvazlamayız. CHP gitsin Baas Partisi'ne destek versin'' şeklinde konuştu.
Herkes konuşur ama bu sayın dediğimiz Erdoğan olunca işler değişir okuyucularım…
Başta söyledikleri politik açıdan doğru sayılabilir fakat bu söylediklerinin içine CHP vurgulaması koyması doğru bir siyasi davranış değildir, bildiğiniz üzere ABD ve İngiltere büyük elçilerini geri çağdı, bunun sebebi bence Petro-Savaşın başladığına bir işarettir…
Artık aklımızı başımıza toplayıp tüm hükümet ve muhalefet olarak biz bu sıcak ortamda ülkemizi nasıl soğutabileceğimizi bulmamız gerekir…  
Ey Beşşar, eden bulur
Konuşmasında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı uyaran Başbakan Erdoğan, ''Gittiğin yol yol değil. Bu yol çıkmaz sokaktır. Daha fazla kan akıtmadan, daha fazla masum sivilin canını almadan bu yoldan dönmesini bir kere daha tavsiye ediyorum.

AK Parti Grubundan bir kere daha sesleniyorum: Ey Beşşar, men dakka dukka. Ey Beşşar, eden bulur'' dedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ı uyaran bizim sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan böyle olmasa bile doğru veya yanlış uyarılara nasıl cevap veriyor, bunu düşünmemiz gerekir, arkasını dayayacak bir güç bir kuvvet olmasa nasıl cevap verir, işte bu yol çıkmaz yol demekle kendi ülkesindeki yollara dikkat etmesi gerekir, işte o yollar Türkiye’yi başarıya veya başarısızlığa götürür.
Doğu ve batı pahları Türkiye üzerinde oyunlar oynuyorlar kimseye güvenmemsi gerekir bizim sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan’ın aynı şekilde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ında kimseye güvenmemesini tavsiye ederim çünkü Petro-savaş o bildiğiniz savaşlara benzemeyecektir…  
Yeni bir girişim başlatacağız
BM'de yaşanan sürecin, medeni dünya açısından bir fiyasko olduğunu ifade eden Erdoğan, Suriye yönetiminin değil, halkının yanında yer alacak ülkelerle yeni bir girişimi de bu noktada başlatacaklarını söyledi.

BM süreci aynen Türkiye Suriye üzerinde oynanan satranç oyununa benziyor bizim ne kadar satranç oyunu bildiğimiz malumunuzdur…  
İsrail'e pikniğe gitsinler
Geçen hafta sonu bir gazetede, Amerikalı yazarın, bir edebiyatçının, Türkiye ile ilgili ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, CHP olarak yazarı Türkiye'ye davet ettiğini ifade etti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 ''Ben buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na tavsiyede bulunmak istiyorum; eğer O yazar CHP'nin davetine icabet eder de buraya gelirse, lütfen Türkiye'den sonra birlikte İsrail'e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. Şöyle Gazze'yi gören bir tepede birlikte piknik yapsınlar. Arkalarına dünyanın en büyük açıkhava hapishanesi olan Gazze'yi alarak koro halinde o söylediklerini tekrar etsinler; 'İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok' desinler. İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok demek, en hafif tabiriyle yalancılıktır, cahilliktir."

Yukarıda da belirttiğim gibi fikre ve düşüncüğe saygı olmayan bir TBMM de yaşıyoruz oluşum olguları o kadar olumsuz ki sinirler harap oldu, ne konuştuğumuzu veya kimlerin oyununa gelerek siyaseti yönettiğimizi bilemiyoruz, aslında bunu bilenlerde var ama susmayı tercih ediyorlar, susaraktan hedef değiştirmeğe fırsat veriyorlar…   
CHP bile hak etmiyor
 Erdoğan, ''Dersimli olarak parti içinde Dersim konusunun konuşulmasına yasaklayacaksın, sonra yabancı gazetelere Türkiye'de fikir özgürlüğü yok diye yazacaksın. CHP bile böyle bir genel başkanı hak etmiyor'' dedi.

Saygın veya sayın, ne derseniz diyebilirsiniz geçmiş yazılarımda yazdığım bir kelime topluluğu vardı…
Atatürk : Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz….
Atatürk : Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.
Türkiye irticaya prim vermedi
Başbakan Erdoğan, "Bunlar bize utanmadan, sıkılmadan mürteci yaftası yapıştırmaya kalkışıyorlar. Türkiye hiç bir zaman irticaya prim vermedi" dedi.

Laikliği nasıl ölçtünüz?
Erdoğan, "Siz bu ülkede yıllardır laikliği nasıl ölçtünüz? Hangi cihazı kullandınız? Üniversite kapılarında laikliği nasıl kullandınız. İkna odalarında hangi aleti kullandınız? Ey Kılıçdaroğlu, başörtüsü düzenlemesini niye Anayasa Mahkemesine götürdünüz? Biz 9 yıldır hiç bir dayatmanın içinde olmadık, bugün de değiliz, yarın da olmayacağız'' diye konuştu.
Dindarlara 2. sınıf insan muamelesi yapıldı
 ''Hiç kimse bize mürebbiye edasıyla hedef gösteremez, rota gösteremez. 'Bu hükümetin gizli ajandası var' denilerek ensemizde boza pişirilmesine müsaade etmeyiz" diye konuşan Erdoğan, "Bu ülkede dindarlara yıllarca 2. sınıf insan muamelesi yapıldı" dedi.
 Erdoğan, ''Siz olsa olsa bilgisayarları formatlarsınız ama zihinleri asla... Hiç bir parti kendi tasavvurunu dayatmaz dayatamaz işte biz bunun bilincindeyiz. Toplum mühendisliğine de karşıyız siyaset mühendisliğine de''  diye konuştu.

Ben bu irtica, Laiklik, Dindarlık sözünü duyduğum zaman aklıma şu geliyor arkadaşlar, hani bizim sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan var ya, o sayın hakaret hitap sanatıdır diyordu ya, bakın nasıl kendine Müslüman bizim sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan var...
Geçmişte kendini nasıl ifade ediyordu ve şimdi nasıl ifade ediyor…
Geçmişin Aynası bu günün görüntüsüdür...
Ben bıkmadım ve yazıyorum çünkü benim silahım kalemim kurşunlarım fikrim ve düşüncemdir...
Yönetmek; özellikle bir sistemi, bir ülkeyi yönetmek; ESTETİK, BİLGİ, SEVGİ, SAYGI ve YETENEK gerektiren zor bir sanattır. 
Özellikle siyasi dengeleri; bu olağanüstü değerler üzerine kurmak, çok daha zor ancak, politik açıdan mutlak olması gereken bir olgudur. 
Söz konusu temel özellikler olmaz   ise; politik yıkımlara, sosyolojik patlamalara, ekonomik problemlere ve dış etkilere zemin hazırlayan zincirleme oluşumlar başlar. 
Ben ve Genel Yayın Yönetmeni olduğum Rogg & Nok lar olarak yinede uyarmak zorundayız.
Açık istihbarat ( Medya ve Kurumları) ve gizli istihbarat ( Dış ve içimizde bulunan ajan topluluğu )  servisleri, bu servisler ne ad verilirse verilsin yurdumuzda faaliyet gösteren bu oluşumlar, ona bağlı çalışan tüm tüzel-kamu kurum ve kuruluşların Türkiye'ye bakış açıları bu ESTETİK, BİLGİ, SEVGİ, SAYGI ve YETENEK kavramları üzerinde yoğunlaşıyor.
Bu kavramları örneklerle açıklayalım;
Örnek olarak bir insanda ESTETİK yok ise; dışarıdan doktor getirse bile ruhundaki ESTETİK kavramını değiştiremez.
Bir insanda BİLGİ kavramı yok ise; 20 tane okul bitirse bile, dışarıya bağımlı olur ve onların uşaklığına soyunur...
Bir insanda SEVGİ kavramı yok ise; o insan kendini, yalnız kendini sever, aynaya bakmadan kendini öven, sanki dünyanın hâkimi kendisiymiş gibi davranan, herkesi kullanmayı amaç edinen, kendini tanımayan kısaca bir terimle açıklamak gerekirse "Kendine Müslüman" olan kişidir…
Bir insanda SAYGI kavramı yok veya gelişmemiş bir zihniyetin kavramlarını taşıyorsa en yüksek mertebede  olursa olsun devlet ve siyaset tabiyesi oluşumu olamaz.
Bu saygıyı göstermeyenlere ancak bizim gibi korkmadan haber veren Rogg & Nok araştırmacıları terbiye ölçüsünde yorum yaparak ders verir bu ders bu hafta başında sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan’ın verdiği elektronik tabletlerde bu saygı öğretilemez bu içten gelen bir özverili duygudur...
Bir insanda YETENEK yok ise; yetenek göreceli bir kavramdır, anlamı ise değişik biçimlerde açıklanır.
Yetenek; Yalnız argo konuşarak veya halk dilinde konuştum diyerek yetenekler ispat edilmez. 
Yetenek deneyim ve fikre saygılı olgu olarak görülebilinir fakat bunu yalnız konuşmak ile ispat edemezsiniz davranış ve yaptıklarınız sizin yetenekli veya yeteneksiz olduğunuz ortaya çıkarır.
Önce Arap ligi sonra Batı
Başbakan Erdoğan, TBMM'den ayrılırken, gazetecilerin sorusu üzerine, Suriye halkının yanında yer alacak ülkeler nezdinde yürütülen yeni girişimle ilgili olarak, ''Çalışmalar sürüyor. Önce Arap liginde, ondan sonra Batı'' dedi.

Şimdi Petro-savaş sarı alam durumundayız bakalım yetenekleri ne olacak...
Tüm TBMM ne yapacak asıl hedefi nasıl vuracağını bizlere olmasada grubuna anlatmalı sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan, bu hedef saptırmanın hiçbir gereği yok çünkü saptırdığınız her gün her saniye türkiyenin alehine çalışıyor, bu uyarı tüm TBMM üyelerine bu uyarıyı dinlemezseniz sayın dediğimiz Başbakan Erdoğan siyaset sizleri yer, o zaman ben bile sizleri kurtaramam, bu ulus için çıkarlarınızı bir kenara koyup bu ülke için çalışın, dikkatli olun...
Bundan sonra tüm TBMM iyi şanslar dilemekten başka birşey elimden gelmiyor çünkü geçekten şansa ihtiyacınız var...
NELER OLDUĞUNUN FAKINDAMISINI?
Saygılar…
Cessur D. Gürsu

Hiç yorum yok: