Pazartesi, Ağustos 27, 2012

H. M. Y. S. M. V. B. S. B V. M. K. A. (Şeytanın Aklına Gelmez)

H. M. Y. S. M. V. B. S. B V. M. K. A.
Birinci Bölüm, ikinci Kısım, Sekizinci Anlatım, Sözcük Sayısı 1.249

Halk Olma Olgusu Ve İsyan Kokusu

(Şeytanın Aklına Gelmez)

Saygın okurlarım,

25 Ağustos 2012

Umurlu karakoluna 3 günde 3 saldırı oldu…

Diyarbakır’dan sonra istihbarat tartışması oluyor, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” …

İstihbarat olgusu olay olduktan sonra yapılmaz, olay olmadan yapılır ve önlem alınır, bilgiler toplanır daha sonra bu bilgiler doğrultusunda önlem alır veya önlem alınması için talimat verilir, verdirir. Olay veya herhangi bir operasyon olduktan sonra ise bunları bulmak için başka istihbarat şekilleri mevcuttur…

Evet, ve evet olay olduktan sonra yapılan istihbarat olgusunda zafiyet olmadığı söylenir ama bu laf salatasıdır…

Ben ve bu işleri bilenler bu laf salatasını ve de bu filimi çok gördük artık ezberledik, örneğin Uğur MUMCU cinayetinde de böyle söylemler söylenmişti, bir farkla o zaman bir yazar öldürülmüştü şimdi halk öldürülüyor, o cinayette biri şeref sözü verildi…

Şimdi şerefleri olmayanlar bu sözü bile söyleyemiyorlar, Narko-teröre bu zamanda önem vermeliğiz, kısaca olay ve olgular at gözlüğü ile bakılmadan fotoğrafa bakıp çok yönlü araştırma yapılması gerekir…

Her neyse hem o zamanki hem de bu zamanki dilimde yine sonuç elde edileceğini zannetmiyorum fakat çalışma yapanlara başarılar dilemekten başka bir şey şu anda söylenmemelidir…

Bu istihbarat olgusunu sorgulamak, milli veya yerel işini yapan istihbarat elemanlarını sorgulamak onların iş yapma olgularını etkilemez…

Operasyonları yapan istihbarat elemanları bu işi yapmak için uzun eğitim almışlardır, sorgularsanız moralleri bozulur demek yalandır, böyle bir yazılı veya sözlü savunma veya inkâr etmek demek, hükümet ortada yok ne yapacağımızı bilmiyoruz demektir. Örneğin bu elemanlara psikolojik eğitim verilir ve bu tür baskılara karşı koyacak elemanlar tarafından bu operasyonlar, kısaca istihbaratlar yapılır… 

Evet,

Söylenenlere inanmayın Türkiye’de bir istihbarat zafiyeti var ama iş ve değerlendiren kurumlar arasındaki yapılanmadadır bu yapıların arsındaki boşlukları dış istihbarat elemanları doldurur, sonuç olarak:

·         Elemanlar üzerinde ki ters ve düz siyasi baskı…

·         Operasyon için ayrılmış ekonomik yapılanma ve dağıtım şekilleri…

·         Ters ve yüz Provokasyonlar ve bu konuda önlem alınması…

Sayesinde bu tür istihbarat zafiyeti her zaman özellikle bu hükümet var olduğu sürece olacaktır…

Bu olguda benim geniş açıdan gördüğüm görünen fotoğraf bu…

Yoksa inkâr etmek yapılmamış demek değildir zaten bu zafiyetin belgesi de olgumuz istihbarat olduğunda bulunamaz bulmak için fotoğrafa dikkatli at gölüğü takmadan bakmak yeterli olacaktır kanıt aramak için geçecek her zaman dilimi biraz daha zafiyete çanak tutacaktır. Buda istihbaratın diğer bir oyunudur ve de bunu dış istihbarat yaparak kanıtları ve görünen fotoğrafları değiştirir ve bunu araştıranları yapanlar havanda su döver…

Benim değindiğim olgu 13.08.2012 ve 20.08.2012 tarihinde yazdığım istihbarat zafiyeti ile işini yapan elemanların sonucu değerlendiren elemanlar arasındaki zaviyeden veya iş bilmez elemanların oralara getirilmesinden ve de oturmasından söz etmiştim dostlar…

Bu hafta size bir dönekliği göstermek istiyorum…

Dönmeden dönmeğe farkı vardır ama siyasi manevraların ve dönmelerin Türkiye’de sonu yoktur şimdiki zaman dilimindeki dönmeye bakın…

Şimdiki zaman diliminde dönmelerden birini, kim olduğu açık yinede irdelemekte fayda var…

İşte 24 Ağustosta haberlerde bu dönmenin haberleri yayınlandı ertesi gün Umurlu karakoluna saldırı oldu fotoğrafa geniş açıdan iyi bakın sizlerde göreceksiniz…   

Kızan kızabilir, darılan darılabilir…

24 Ağustos 2012 günü bu dönekliği gördüm çok sevindim, bir yandan da korktum çünkü istihbarat buna dikkat etmez ise ne olacağını düşündüm ve ertesi gün Umurlu karakoluna saldırı oldu…

Birde aşağıda yazacağım şekilde düşündüm çünkü bence bir düşünen hayvanım yani insanım…

Bu sayın denilen kendini düşünen hayvan Atatürk’ün kurduğu, siyaseti öğrendiği siyaset kumrunda olmadığı için sevindim…

İnsan dediğimiz düşünen hayvan kendini düşündüğü kadar diğer kişileri niye düşünmez, bunu için kendini görünmeyen veya açısını saklayan o varlık iyi ki CHP de değil gibide düşünebiliriz, yoksa buda mı bir oyun diye de düşünenleriniz olabilir…

İşte o siyaset kurumu CHP şimdiki zamanda zaten bozulmaya başlamışken bu kişinin orada olmaması beni gerçekten sevindirdi…

Bu bence dansözlük veya dansörlük yapan düşünen havan kısaca hiçbir insanın politika için bile böyle bir ortamda kıvıramazdı…

Benim bakış açımdan gördüğüm fotoğrafını ve dansöz gibi dönmeyi kedi yazım dilime size biraz anlatacağım…

Böyle dönekler olmadığı zaman sökükleri kesip dikmek daha kolay olur fakat yamalı bohça hesabı CHP nereye kadar gider oda başka tartışma konusudur. CHP Sıfırdan yenilenmek için çaba göstermesi en iyisidir, bunun için genç ve dinamik Atatürkçü beyinlere tüm halk olgusuna ulaşmış halkın ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır…

Benim, sizlerin, bizlerin biliyorum ki yanımıza gelen yularlı adi şerefsiz kölelerin sözlerini, düşüncelerini bile dinleriz ve de dinlesiniz, onlara saygısızca davranmayız, cümleleri kelimelere bağlayarak kızıp yazmakta kızmayıp yazmakta bizim duyduklarımızı yansıtmamıza bağlıdır dostlarım…

Şimdiki zamanda onlara saygısızca “Ananı da al git…” veya “Böyle sanatın içine tükürürüm…” deseler, dönek bile olsalar yinede saygılı davranırız çünkü biz onlar gibi şerefimizi beş paraya satacak kadar şerefsiz olamadığımız bilinmelidir…

Son olarak da şehitlere kelle diyen birinin iktidarında olanlar bizi üzer ve düşünürüz fikir yürütüp bu fikirlerimiz etrafında birlik ve beraber oluruz…

Bir düşünen hayvan düşünün buna insan densin…

Sözde kültür bakanı görevi yapsın ve tatil kıyafetleri ile şehit cenazesine gelsin…

Bu düşünen hayvan, bu şehidin devlet töreni bile bozan biri olsun….

Bu şehit devlet adamı değildir bando ile toprağa verilemez yalnız tekbir sesleri ile toprağa verile bilir desin…

Bululduğu ve siyasi ortama bukalemun gibi uyan biri olsun…

Bu düşünen bukalemuna benzeyen hayvan oğlu hayvan denen insan evladı tören sırasında askeri bandoyu durmasını istesin, istemekle kalmadı bu ulusun albayına utanmadan emir verecek cesareti bilen göstersin…

Bunun da adı sayın denilen Ertuğrul Günay olsun…

Ve bu zaman diliminde bu kişiyi biz görelim ve ona saygı duyalım olur mu dostlarım?

O ve onları da belli bir düzeyde dinler saygılı olarak yaptıklarına cevap verelim olur mu dostlarım?.

Kendimiz överken bile kendimize Türk diyelim bazıları gibi bizler Kasımpaşalıyız demeyelim olur mu dostlarım?

Dinimizi onlardan öğrenmeyiz, biz yıllarca Müslüman yaşadık Müslüman öleceğiz, Alevi, Suni,Kürt, Laz, Çerkez kısaca ülkemizde yaşayan herkes kardeştir diyelim dostlarım olur mu?

Belkide olur belki olmaz ama biz olacakmış gibi davranalım olur mu?

Bizler Ters ve düz provokasyonları kullanarak siyaset veya halkı gayyana getirmeyiz çünkü çıkacak isyan kokularını duyarız ve kendimiz ve etrafımızı kontrol ederiz kontrolsüz güç güç deyidir, kontrolümüzü kaybettiğimiz zaman ülkemizin içine düşeceği olguyu görürü ona göre davranırız...

Dünyanın tanıdığı Mevlana bu ülkeden çıkmıştır onun felsefesini unutmamız geren bir zaman diliminde yaşıyoruz…

Bu ülkeyi bize veren başta büyük öder Mustafa Kemal Atatürk’ün torunları ve silah arkadaşlıkları olarak bu kardeşlikten övünürüz, bunu açık açık söylemesek de bizler korkmuyoruz çünkü kardeşiz...

Kardeşler gönül gözü ile bakarlarsa birbirlerini anlar, ama içlerine fesat tohumları ekilirse bu anlayıştan uzak olur…  

Karşımızdaki olan adi şerefsiz ve bu ulusun çıkarlarından kendi çıkarlarını üstün gören ve bu milleti satan dış memleketlerin uşağı olan sayınlar veya sanal olarak yarattıkları düşmanımız bile olsa onlara saygısızca kendilerine, ailesine küfür veya ona benzer hakaret etmeğiz…

Bizler, sizler ülkesini seven herkes laik ve hukuk devletine inanarak davranır…

Sabrederiz, inancı ve davranışı ne olursa olsun saygılı ve sevgili olarak davranırız…

Bizler, sizler, bizi tanıyan herkes şunu bilir, dinimizi imanımızı kullanarak siyaset arenasın ortamda bazı kendini bilmezler gibi kendimize çıkar sağlayacak oyunlar oynamayız biz kumarı bile namuslu oynayanlardanız, önümüzde bu kadar namusuz şerefsiz varken bile namuslu olmayı prensip haline getiririz…  

Seçilmiş ve atanmış olan o tür düşünen hayvan kısaca insan dediğimiz varlıklara bizi alık, aptal gibi görebilirler, o görüş açısı onlara göre doğru olabilir.

 Bu görüş açısına bile bizlerin saygımız vardır…

Biz bizi bilirsek onlar kendilerin bilmese de bizler o ve onların isteği biçimde onların bakış açıları üzerinden Ters ve düz politika yapmayız, biz yazarız okuyan olur okumayan okumaz, buna da saygı duyarız…

Bekledikleri ve bekleyecekleri, umdukları görüntü belkide beni, sizleri, bizleri aptal, alık gibi görmeleri, işlerine geliyordur, belki ben, siz, bizler öyle bir görüntü veriyoruzdur, buda bizim görünen yüzümüz olsun varsın…

Kim bilir daha kafalarında nasıl bir ölçü ile ben, siz bizleri değerlendiriyorlar?  

İşte asıl bu ölçüyü bulmalıyız…

Yinede sayın denilen Ertuğrul Günay’ın yaptığı olguyu görünce fotoğrafa bir daha baktım önce insanlığımdan utandım sonra siyasetten ve bir daha Fotoğraflara baktığımda özür dileyerek Yuh be, dedim böylesine…

Bu döneklik şeytanın aklına gelmez…

Saygılar…

Cessur Demirali Gürsu

27.08.2012

 

Sekizinci Anlatım sonu

İkinci Kısım devam edecektir

Birinci Bölüm Devam Edecektir

Hiç yorum yok: