Pazartesi, Ağustos 25, 2014

Planlı Yasa Uygulamaları: (Bölüm 7)


Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu

Saygın okurlarım,

Bu bölümde bazı şeyler İronik  olsa bile ufaktan dokunacağım,  dokunca acı verecek olgular olabilir, anlayan anlar…

Evet,

Bu gün Kimse bana darılmasın!

Herkesi, her kesimi kısaca halkımı en az sizleri beni sevdiğiniz kadar seviyorum…

Her oluşum sevgi ile başlar, sevgisi  oluşum ve yapılanma olmaz… 

Yazılar genelde giriş, gelişme, sonuç bölümleri ile oluşur…

Giriş ve sonuç bölümleri arasındaki ortak özellik; her iki bölümünde çarpıcı yazı düdeninde olmasıdır…
Giriş bölümünde Kişiler okuduklarından sıkılmamalı, hatta gelişmeleri takip edecek olgunluğa yazar tarafından yönlendirmelidir…
Kısaca giriş, gelişme ve sonuç bölümünde anlatılan şeyle birbirinden bağımsız olmamalı, bilgiler birbirinden bağımsız olsa da sonuç bölümünde bu bilgiler birbirleri ile ilişkilendirilmelidir…

Bu yazım şekli haber verirken de geçerli bir kuraldır…
Bazı haberler sonuca ulaşır, bazıları ise sürüncemede bırakılır…

Sonucu beli olmayan haberlere çoğu zaman da habercilikte tolerans gösterilmez…

Yayın kurumunun vereceği haberler; genel yayın yönetmeni başkanlığında kurulan bir komisyonda tartışılır, haber veren kişiye bu komisyon etik olduğu varsayılan önerilerde bulunur…

Daha ileri giderek haberin kalbine kadar bu komisyon girerek kalbin yaşamasına veya durmasına bu komisyon karar verir…

Yukarıda belirtiğim biçimde olayları görürseniz özgür basın diye bir olgu yoktur…

Özgür fikir, özgür düşünce, özgür beyin vardır…

Bunları yapan her kişiye, ister medyada, ister özel hayatında, bence bu insanlar ve kişilere özgür iş yapıyorlar denir…

Evet,

Bana kimse kızmasın…

Ben bağımlıyım; özgürlüğe, düşünmeye, fikir öretmeye, bağımlıyım…

Bu bağımlılığın hapı, doktoru yoktur, bu bağımlılık yalnız sevgi, ve hoş görü olgusuna sahip olanlarda bulunur…

Yasa ve kuralar bu kişileri etkilemez, olgu çerçevesinde oluşan bir akımdır…

Sebebi ise her haber birbirine bağlı olarak yayıcı tarafından belirlenir…

Bu süren zaman diliminde her kişi birbirine bağımlı olarak çalışır, buna grup çalışması deniyor…

Her gurubun bir lidere ihtiyacı vardır, yani bir başı olması gerekir…

Burada dikkat edilecek konu ise başların ayak, ayakların baş olmamasıdır…

Medyada da bir beyin ve grubu yönetecek olan kişi topladığı  gruba sinir sistemi dersek, bu sinir ve sinir uçlarını sağlam olması gerekir…

Bu beyin diğer beyinlerle bağlı veya ondan etkilenerek kararlarını verir…

Bu karlara kayıt şartsız uyulması gerekir çünkü beyinsiz bir oluşum olmaz…

Beyinsiz bir oluşum sonucu, bitkisel hayata girmiş gibi bir oluşum görünümü verir...

Bu bitki hayatını devam ettirmek için dışarıdan destek almalıdır, bu desteğin süresinde tedavi yapan veya tedavi için maddi kaynak sağlayan kişinin sorumluluğundadır. Ötenazi bu oluşumda yer alamaz, hastanın her uzvu bağışlanmaz, kendi rızası dışında satılır, satın alan kişide bu uzvu kendi vücudunda kullanır, bitkinin genetik yapısını değiştirir, zaten bu bitkinin genetik yapısı ile oymak isteyenler tarafında bu olgu yapılmıştır, fakat önceden bu oluşumu bilmek ve görmek imkânsızdır…

Her oluşumun olurken içine önceden sokulmuş virüsler olabilir, bu oluşumu başta desteleyecek gibi davranırlar, işleri geri planda durup, fitne, olumsuz davranışlar ile içerden içeri beyini yok etmektir…

Olgunun sonunda bitki parçalanmış ve bütün sinir sistemleri budana yok edilmiştir…

Burada ayakta durması gerek beyin takımın yöneten Genel yayın yönetmenidir…

Geçek hayatta Genel yayın yönetmeninin bir sözü ile ya yayın devam eder, ya da yayın durdurulur…

Bu yapı devlet yapısına benzerlikleri görülür, kısaca devlet içinde devlet yapılanması gözlenir…

Basın yayında köşe yazarları olanlar, bu yapının dışında yazı yazabilir…

Köşe yazarları yine de bağımlı olduğu kurumun politikaları dışına çıkamaz, çıktığı zaman ya istifa eder, ya da yazısını durdurur başka bir yayın kurumana geçer…

Her iki şekilde, bu karar köşe yazarının kararı olduğu görünse de, bazen yazarın yazdığı yazı gazetede etik olmayan yollardan sansürlenir veya kesilerek yazarın verdiği anlam yok edilir….

Anlamı olmayan  yazı okuyucu tarafından okunmaz ve gün geçtikçe yazarın performansı düşer, ne kendi yazılarından memnun olur nede okuyucu kendine bağlar…

Teknolojinin verdiği nimetlerle yazar kendi performansını ölçebilir…

Her olgunun sebep ve sonucu olduğu bilinir; yazılar ve verilen haberler için yapılan bu uygulamanın sebebi ise, her yazı o yazarın çocuğu olduğu bilinir. Yazar çocuğunu büyütmek veya öldürmekle de sorumludur, buda  yazarın içyapısına bağlı olarak gelişir…

Yazının bütünlüğünü koruyan yazarın tek amacı yazdıkları ile halka ulaşmaktır, bu olgu yayıncı kurumun politikaları tarafından engellenir kısaca fikir ve düşünceye gem vurulur…

Öte yandan politik gelişmelere bağlı olarak baskı gören yayın kurumunun yaptığı istemli veya istemsiz bir sansürleme oluşumun sağlar. Çoğu zaman yazarın görmesi gerek acı bir gösterge budur…

Ergenekon ve Balyoz davaları için yazı yazan çoğu meslektaşım işte bu yazı veya haber konusu ile uğraşırken bir yandan da yayın kurumu ikna etmek için uğraşmak zorunda bırakılmıştır…

Planlı yasal uygulamaları detayları gelecek yazı dizimde sizlere aktaracağım fakat şunu bilmenizde yara var; bu planlı yasal uygulamalar, özgür yazar ve düşünce adamların fikirleri söylememesi için yapılmış bir uygulamanın bariz bir örneğidir….

Emperyalist ve faşist din odakları güçlendi, fikre ve düşünmeye engel oluyorlar, sanal bir dünya yaratılmaya çalışılıyor, günümüze ve geride bıraktığımız günlerde olduğu gibi şimdiki zaman dilimine bakacak olursak; olası oyunları fark etmeye yarayan olguları görebiliriz. Bilmiyorum, fakındaysanız bu kadar zamandır Ergenekon davasındaki baş yani beyini Türk adaleti bulamadı, çünkü böyle bir olay yoktu…

Adaletli bir adalete sahip değiliz sanal olarak olguları görüyoruz, sanki olmuş gibi olgulara karşı durma ve tepki göstermeğe, kısaca gerçek olmayan tutarsız davranmaya alıştırılıyoruz…

Sustuk, sabrettik; olgularla öyle bir vaziyet aldı ki bazı yazar ve düşünürleri sanal olarak yaratılan suçlarla susturmaya çalışıldı…

Bundan geçmişte olduğu gibi gelecekte de, şimdiki zamanda da en bük zararı Haberci ve aileleri gördü…
Dur denmez ise ilerde kimse konuşamayacak ve yazamayacak…

Siz gençler; özgür, bağımsız düşünce fikir yapısına sahip olan herkes. Ben sizlere güveniyorum, yeşil ne kadar sevdiğinizi Gezi olgusunda bizlere ispat ettiniz, şimdide bu güzel vatanımızı, hangi görüşten olursanız olunuz el birliği içinde kendi özgür fikir ve düşüncelerinizle kurtarmanızı istiyorum.

Bizler orta yaşa gedik, sizlere yalnız önerilerde bulunabiliriz, sizler bizleri de eleştiriniz, fikirlerinizi söylemekten korkmayın, düşünce ve fikirler tartışılarak büyür ve gelişir…

Önümüzde çok çetin olgular ve buna bağlı olaylar olacak, planlı yasa uygulamaları sizi enlemesin, korkutmasın siz bizlerin geleceğisiniz…

Saygılarımla…    

Bölüm sonu…

Rogg & Nok Genel Yayın Yönetmeni

Cessur Demirali Gürsu


Hiç yorum yok: