Cessur Demirali Gürsu
Dışarıda fakat fikir Suçlusu
|
Savaş, Barış (10)
Saygın
okurlarım,
Bazı olgular
vardır ki zaman içine yayılır, bazıları
zaman içinde unutulur. Bazı operasyonlar ise bilinçsiz olarak hedef saptırmak olarak bilinçli yapılır, buradaki ince çizgiyi bilmeden medya bu psikolojik
operasyonların üzerine gider.
Son olarak 1453 operasyonları bunları işaret ederek örnek teşkil etmektedir…
At gözlüğü tarak
baktığımızda soyut olarak halifelik
sistemini halkın beynine yayan görünmez güçler ama görünür güçler
tarafından yapıldığını kendi anlayışımızla söyleyebiliriz, bu bir yede dorudan
gördüğümüz somut olgudur…
Fakat madalyonun
arka tarafını görmemizde gerekir.
Planlı yasal
olgular kullanılarak yasal statü ile yapılan, organize edilen hedef saptırmak için kullanılan örgütler sanal ortamda
toplanırlar. Bunlar bir grupta bulunmazlar ayrı ayrı gruplarda bu kişiler
bulunurlar, bu kişileri ayırmak çok zordur, çünkü kendilerini çok güzel gizlenmiş,
her olguda değişik zamanlarda değişik ortamlarda, tek eden yönetilen, kökü tohumlardır.
Bunları ağaç dallarına benzetmek gerekir, bu ağaç dalları kötü tohum vererek,
ortamı gereksiz yere işkâl ederek kendilerini göstermeden amaçlarına ulaşırlar…
Alınan bir mesajla bir önceden bilgileri verilen
değişik gruplardaki anlamsız ama anlamı olan resimler ile tüm önceden organize
edilmiş bu kişiler ortaya çıkarılır. Fakat bunları bilinçsizce yapılmış birkaç kişinin işi olduğu söylense de, yine de
arka kapılar ardında planlı bir organizasyonu olduğu olasılık içinde
unutulmamalıdır…
Gelelim yıllar
öncesindeki hikâyemize…
Geçtiğimiz
günlerde 12 Eylül olgusu tekrar gündeme
gelmişti, sonraki günlerde somut olarak 1453 grubu ve faaliyetleri gündeme
geldi bunu oturup tarafsız olarak düşünmemiz gerek…
Hikâyemiz 1978-1980 arasında geçiyor, Demokrasiye, Sosyalizme, Komünist sisteme
inanan, Kemalist sistemi savunan, milliyetçi faşizmi ön planda tutan,
Emperyalizmi, küresel ekonomik sistemi tartışmaya açan, bu tartışmaları yapan
benim dostum ve yoldaşım olan arkadaşlar,
şimdini olgun oluşumda gördüğüm dostlarımız, tanıdıklarım. Belki biraz yaşça büyük delikanlı kesimi. Bu fikir
ve diğer yapılan olumu veya olumsuz eylemleri “döneklik” yapan olarak
gördüğümüz veya kendilerini ve yetiştirdikleri gençleri Siyaset dışında uğraş veren, bu uğraşlar sonucu siyasetle
uğraşmayan, siyasete soğuk bakmalarını yıllar içinde adede eden ( apolitik )
biçimde yetiştiren kesim. Hayattın koşturması içinde
unuttuğumuz veya hatırlamaktan çekindiğimiz hikâyemiz olarak da görebilme
şansımız var…
İşte bu bizim 1960-1980 yılları arasındaki
gençliğin üzücü ve düşündürücü hikayemizdir..
Hepimiz bu hikâyenin bir bölümünde bulunuyoruz…
İstemesek de, istesek de; evet,
olumlu veya olumsuz olarak hepimiz ortak olarak bu hikâyenin içindeyiz.
O zamanki
gençler, genç oldukları çağlarda; bazı dostlarımızı
silahlı mücadeleyi seçmek zorunda dış
istihbarat olgusu içinde bıraktılar, bunun sonucunda fikir ve düşünce ile
başlayan bu akım yine dış ülkeleri istihbarat yolu ile yaptıkları operasyonlar
çerçevesinde silahlı mücadele içine girdi…
Yine kullanılan gençler olmuştu, suskun ama sinirli isyana dönük bir
halk ortaya çıkarıldı ve o zaman diliminde bu soğuk savaş yıllarında 12 Eylül
darbesi dış istihbarat tarafından önerildiği şekilde yapıldığı olasılıklar
içinde bulunduğu hikâyemizde belirtilen oluşumlardan biri olarak göze çarpıyor…
Silah ticareti o yıllarda Türkiye’de tavan yapmıştı. Bu oluşumdan rant elde eden kişilerin sayısı
tam olarak bilinmiyordu. Olasılık dâhilinde
çoğu şimdinin ünlü iş adamları oldukları
da hikâyemizde belirtilen başka bir gösterge olarak gösteriliyor. Kanlı
para sonraları adam olarak görünen, adamları
şirketleri ve mevkileri sayesinde şimdileri sayın olarak tanımamız için
operasyonlar o zaman diliminde yapıyordu, daha sonraları bular Narko-terör olgusu içinde örgütlere maddi
olarak yardım edecek kişiler olması yine olasılıklar içinde hikâyemizde
görülüyor…
Yakın
tarihimizdeki; Uğur Mumcu, Ahmet Taner
Kışlalı ve daha önceki cinayetlerinin ardındaki olgular bu yapı içindeki somut olaylar karışmış ama
ispat edilemeyen kişi ve kurdukları gruplar olduğu, şimdiki zaman dilimindeki dini
sömüren oluşumunu baş aktörleri oldukları ve o kişiler ile dış ve iç
istihbaratın senaryoları sonucu değişik versiyonlar halinde oluştuğu yine olasılıklar dâhilinde görüldüğü öne hikâyemizde
öne sürülüyor.
Kısaca her olgu birbirini tamamlayan dizi psikolojik
yönden istihbarat olanakları ile yapılan senaryolardan oluştuğunu bilmemizi
hikâyemizde vurgulanıyor…
O zaman diliminde potansiyel gücü olan gerçeklik yine genç kuşaktı...
Bunun yazılmış bir hikâye olduğunu söylemek zorundayım, çünkü yapılan
işlemler istihbarat olgusu içinde çok gizli ve gizli kapılar ardında saklanan
operasyonların hikâyesidir bu…
Daha önceden
yazdığım gibi hikâyeler zaman içinde kendi ideolojik ortamında her kesim için
geçerli olarak siyasi yönden abartılır veya olmuş gibi aktarılır, bu hikâyeler
geçek hayattan alınmış hikâyelerdir.
Bu hikâyeye
inanıp inanmak sizlere kalmıştır…
Yukarıdaki
paragrafta belirtiğim gibi hikâyeler geçek hayattan esinlenerek yazılır, hikâyeler
ne kadar gereceğe yakın olursa, olayları kendi bakış açımızdan, en önemlisi geniş açıdan bakmamızı sağlar.
Saygılar…
Bölüm Sonu…
Rogg & Nok
Genel yayın Yönetmeni
Cessur Demirali
GÜRSU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder